İzmir Körfezi'nde vapurla ilk temasım çok erken çocukluk yaşlarımda babamın elinden tutarak dolaştığım günlerde olmuştu. Hala da ne zaman vapura binsem ilk olarak aklıma babamla olan vapur keyiflerimiz gelir... Evet bizim için vapura binmek bir keyifti. Okul öncesi ihtiyaçları için veya yaz tatili öncesi giyim ihtiyaçları için Kemeraltı'na giderken kullanırdık ama aslında o ihtiyaçlar bir taraftan da bahaneydi, vapura binip de keyif yapabilmek için...
Bizler, çocukluğumuzda vapurlarımızı öylesine sahiplenmiştik ki, onları isimleriyle tanırdık. Vaniköy, Hasköy, Selçuk, Alaybey, Karşıyaka, Bergama, Alsancak, Efes, 9 Eylül, vb... Babam elimden tutar, kendi babasının kaptan olmasının da etkisiyle vapurun her yerini gezdirirdi, bana da tanıtmak isterdi. Yarısı deniz seviyesinin altında kalan alt katından tutun da büyük gürültüyle çalışan makine dairesinin görünebildiği o boşluktan baktırmaya kadar... Canımız isterse üst katta otururduk ama babamın tercihi genelde orta kısımdı. Oturduğun yerde sıcak mı geldi, açardın hemen sürgülü pencereyi aşağıya doğru, ohh miss püfür püfür...
Ya da istersen dışarıda ön balkonda, arka balkonda veya vapurumuzu çepeçevre saran yanlardaki dar açık alanın tahta sıralarında deniz kokusunu içine çeke çeke seyahat edebilirdin. Ben o kenar kısımları çok severdim ama babam çocuklar için biraz tehlikeli bulduğundan olsa gerek pek de oraya oturtmak istemezdi beni... Vapurumuzun içi zaten ferahtı ki! Tavanların yüksekliği, vapurun orta kısmında yer alan iki taraflı açıklık olan alan, canın isteyince açabildiğin sürgülü pencereler gibi nedenlerle zaten içerde de pek klostrofobik hissiyata girmeye imkan yoktu.
Uzun, deri minderli, rahat ve araları geniş karşılıklı kanapeleri ile adeta maksat bir yerden bir yere gitmek değil, vapurda konforun ve keyfin tadını çıkartmaktı. Zaten vapura binen hiç kimsenin de acelesi olduğunu sanmıyorum. Saatleri belli olduğuna göre, bir yere yetişmekte acelesi olan zaten vapuru bir tercih olarak kullanmazdı. Ya da varmak istediği saate göre hareket eder, gerekirse bir önceki vapura binerdi. Ayrıca körfezde süzülürlerken o canım vapurların sunduğu görsel şölen de harikaydı. Her biri beyaz kuğulardı benim için... Her kim ki o model vapurları tasarlamışsa, belli ki ciddi bir estetik duyguya da sahipmiş... Herkesin sevgilisi olmayı başarmaları da bundandı belki.
İstanbul'da da aynı model vapurlar vardı. Ve sanırım hala orada kullanılıyorlar da (çok uzun yıllardır İstanbul'la irtibatım olmadığından emin olamadım). Kadir Topbaş zamanında İstanbul'a yeni vapurlar alınması planlandığında, modeller İstanbul halkının oylamasına sunulmuştu ve rekor bir oranla herkesin aşkla bağlı olduğu, hepimizin bildiği o klasik modele en çok benzeyen model seçilmişti. İzmir'de de yeni vapurlar gündeme geldiği zamanlarda böylesi bir halkoylaması yapıldığını anımsıyorum ama seçenekler arasında maalesef benim çocukluğumun o güzelim vapurlarının modeli yoktu!
Şu sıralar haftanın iki günü işim nedeniyle düzenli olarak vapurla karşıya geçmem gerektiğinden dolayı hasret duyduğum çocukluğumun vapurlarını yazmak istedim. Ancak, şu sıralar vapura binmenin maksadı çok değişmiş gördüğüm kadarıyla. Amaç sadece, varılmak istenen noktaya en hızlı şekilde varmaya dönmüş anlaşılan. İyi ama böylesi bir kavram, vapurun o duygusal ruhuna aykırı ki!
Şimdiki katamaran tipi vapurlar belki daha güvenli, belki daha hızlı ama ne yazık ki ruhları olmadığı gibi keyif de vermiyorlar... Tavanları basık, harekete geçtiği andan itibaren kapı-pencere sanki uçağa binmişsin gibi kapalı ve denizde gidiyorsun ama denizi teneffüs edemiyorsun, bir de şu pandemi zamanında olup da merkezi havalandırmayla herkesin nefesini birbirine dolandıran ve dışarıdan temiz hava sirkülasyonuna müsade etmeyen sistem de cabası... Maalesef durum böyle olunca da vapura keyif için değil, bir yerden bir yere gitmek için binenler sınıfında ben de yerimi almış hale dönüştüm mecburen. Hiç mutlu değilim, hiç sevemedim...
Tam 132 yıl önce İzmir Hamidiye Vapur Şirketi ile başlayan bu tatlı serüven, kapalı kutuda gidilen bugünkü hallere dönüşmeseydi keşke. Merak edenler internet üzerinden araştırabilir; bu klostrofobik ve geometri kitabından fırlamış gibi görünen estetik yoksunu kapalı kutular kullanıma girinceye değin kullanılan vapurların fotoğraflarını... Ne kadar zarif, ne kadar estetik ve ne kadar keyifli olduklarını...
Pandemi öncesi kızımı alıp, babamın bana yaptığı gibi ben de elinden tutup birkaç kez vapura bindirmiştim. Bir zamanların keyif sunan körfez vapurlarını hiç görmediğinden kıyas şansı da olmadığı için, mevcut kapalı kutu haliyle bile olsa vapura binip İzmir'e gitmeyi çok sevmişti. Salgın nedeniyle iki senedir bindirmiyorum ve kendisi bana sürekli çok özlediğini söylüyor. Yavrum, demek ki bir de hiçbir keyif verici unsuru dikkate almadan, sadece hız ve ulaşım amaçlı devreye sokulmuş olan bu kapalı kutuları değil de benim çocukluğumun vapurlarını görebilmiş olsaydı duyduğu özlemi frenleyemeyecek ve salgın malgın dinlemeden bindirmek zorunda kalacaktım. Gerçi onlarda her taraftan miss gibi deniz havasının girdiği, ferah ve sirkülasyona paralel virüs bulaşı açısından da daha az riskli bir ortam olduğundan zaten ben de frenlemeye çalışmazdım herhalde...
Dijital çağ, zamana karşı yarış, hep bir yerlere yetişme telaşı, daha çok iş çıkartmaya zorlanma, hız hız hız ... İyi de insanı insan yapan en temel unsur, insanın sahip olduğu duygularıdır. Estetik, keyif, haz alma gibi... Keşke o güzelim vapurlarımızın teknik donanımı yenilenerek, bakımları yapılarak, gerekirse tamamen motorları değiştirilerek bir şeyler yapılsaydı da ben de kızıma babamın küçükken benim elimi tutarak o vapurlarda bana yaşattığı duyguları yaşatabilseydim. Ya da en azından aynı model esas alınarak yeni vapurların siparişi verilseydi. Keşke...
Bakınız 1951 yılında Bremen'de yapılan Bergama vapuru... Doğru bakımla bugün hala 70 yaşına rağmen özel günlerde ve belli saatlerde sefer yapabiliyor. Demek ki yapılabilirmiş... Sürekli sefer yapamaz diyorsanız eğer, o zaman aynı modelde yeni üretimler yapılabilirdi. Neyse, daha fazla yazdıkça daha fazla hüzünleniyorum...
Selam olsun sizlere İzmir Körfezi'nin kuğu gibi süzülen, keyifli eski vapurları. Anılarımızda daima yaşayacaksınız...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!