Covid-19 salgınında gelen iyi haberler mevcut. İyileşen sayısındaki artış ve vefat eden sayısında en azından stabil seyreden ve hatta kısmen azalan rakamlar moral yükseltici. Ancak henüz tedbiri elden bırakmamak lazım. Son zamanlarda kimi haklı, kimi ise şımarıkça olan yakınmalar geliyor kulağıma mütemadiyen. Fakat haklı olarak yakınanlar da dahil olmak üzere hiç kimse uyması gereken kuralların dışına çıkmamalı henüz. Şımarıkça yakınanları ise zaten çoktan Allah’a havale ettim...
Tedbiri elden bırakmamak derken, bunu söylememin nedeninin daha iyi anlaşılması için şöyle bir örnek verebilirim; 2015 yılı Ankara Garı terör saldırısı... Coronavirüs ile bir alakası yok tabi ki de! Ancak o saldırıda 109 vefat, 500’den fazla yaralı olmuştu ve bu rakamlarla Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı terör saldırısı olarak kayıtlara geçmekle kalmayıp yarattığı travmanın belki de ebediyen süreceği bir durum oluşmuştu. Şimdilerde ise haftalardır günde 120’ler civarında vefat haberi alırken en son 24 Nisan’da 109 vefat olduğunu öğrenince kısmen de olsa sevinir hale geliyoruz ve rehavete kapılma eğilimine giriyoruz hatta!
Terör saldırısında yaşamını kaybeden siviller veya görevi başında şehit düşen askerlerimizin arkasından duyulan üzüntü ve kaygılar ne kadar haklı ve yerindeyse coronavirüs nedeniyle haberini aldığımız günlük vefat haberlerine karşı da aynı üzüntü ve kaygıyı duyabilirsek eğer, işte o zaman belki de durumun vehametinin olanca şiddetiyle sürdüğü duygusuna kapılarak, asla rehavete kapılınmaması gerektiğini de idrak edebiliriz.
Terör ve virüs... Terör kadar aşağılıkça olmasa da sonuç olarak neden olduğu can kayıpları itibariye virüsün daha da tehditkar olduğunu söylemek gayet mümkün... Yoksa sapla samanı karıştırdığımı düşünmeyin lütfen! Her ikisinin de ortak paydası insan hayatının son bulması nihayetinde... Ve günlük olarak açıklanan 127,122,125,109 gibi sayılar sayı değil sadece, insan onlar ‘’İNSAN’’... İşte vurgu yapmak istediğim bu..!
Verilen sayılar birer sayı gibi gelmekten çıktığı ve onların ailesi-yakınları-sevenleri olan birer insan olduğu gerçeği her daim akıllarda kaldığı zaman zaten rehavete kapılmaya imkan olmayacaktır. Üstelik bunun bir de her an yaşamını yitirme olasılığı bulunan ağır durumda, entübe vaziyette olan bir kısmı da var ki yine 24 Nisan tarihinde bu sayı da 929 idi...
Gözle görülmeyen bir düşmana karşı verilen savaşta, nefes alamamanın ne demek olduğunu yaşamadan anlamanın mümkün olmadığı bir durumda, geceyi-gündüzü karıştırdığın ve yapay ışıklar altında, monitörlerden gelen dıt dıt sesleri arasında yoğun bakımda geçen bir günün nasıl olacağını idrak etmenin görmeden mümkün olmadığı şartlarda nefsine hakim olarak sokağa çıkmamanın veya dükkanı kapalı diye uğradığı maddi kayıp nedeniyle ‘’yeter artık, açılsın her yer’’ diye düşünmemenin çok da kolay olmadığını biliyorum! İşte bu yüzden zaten bu yazıda bunları yazıyorum ki durumun ciddiyetinden bir an için bile olsun uzaklaşılmamasına bir nebze de olsa katkı sağlayabileyim diye...
Tekrar ediyorum; rehavete kapılmak için çok erken!!! Rakamsal olarak iyiye gidişat rehavete kapılmayı değil, rehavete kapılmadan uyulması gereken tedbirlere harfiyen uyabilmek adına dişimizi sıkacağımız sürenin azalmaya başladığını düşündürerek moral kazanmayı sağlamalı sadece...
Maalesef Karşıyaka gibi Türkiye ortalamasının çok üzerinde entellektüel seviyeye sahip bir şehirde bile sokağa çıkma yasağının olmadığı günlerde parklarda piknik yapanları da, alışverişteyken maske-mesafe vb gibi tedbirlere uymayanları da görmekteyim. Hatta sokağa çıkma yasağı varken bile evimin balkonundan sokakta gezinenlere şahit oluyorum. Bu işin şakası yok! Virüsü alt eden bir tedavi de yok! Tedavide yapılanlar tamamen semptomatik, yani oluşan kötü belirtileri düzeltmeye yönelik ve buna alınacak yanıt da kişinin bünyesine göre değişkenlik gösteriyor. Direkt virüsü yok edecek bir ilaç bulununcaya veya virüse yönelik bir aşı bulunup da rutin kullanıma girinceye değin kimsenin ‘’tamam bu iş bitti’’ deme şansı ne yazık ki yok!
Rakamsal verilerin iyiye gitmesine hep birlikte sevinelim, ama bunun üzerimizde oluşturacağı bir rehavete de asla izin vermeyelim...
Sağlıcakla kalın!...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!