Resesyon!...
Öncelikle bu kelimenin esas anlamını bilmek gerek. Fransızcadan gelen "resesyon" ifadesinin kelime anlamı, "ekonomik gerilemenin ya da çöküşün ifadesidir.
Yani, bir ülkede, ekonomik veriler, gelişmeler sonucu, üretimde düşüş, maliyetlerdeki artış, enflasyondaki hızlı tırmanış, arz düşüklüğü, talep fazlalığı, buna mukabil, istihdam problemlerindeki tehlikeli tırmanış, ve daha pek çok ekonomik ifadelerin, eksi bakiye vermesi anlamına gelmektedir.
Aslında, ekonomide temel faktör ve tarif,"mal+hizmet=para" felsefesi unutulmaması gereken tarifin, basit ifadesidir.
Daha anlaşılır biçimde tarifini yapacak olursak, mal üretmek için finansal varlık sahibi olmak şarttır.
Hizmet üretmek ise, finans + istihdam faktörlerinin aktif şekliyle tanımlanabilir.
Bütün bu ekonomik kurallar, birbirleriyle iç içe olması gereken unsurlardır.
Daha pek çok tariflerinin ve detay anlatımlarının yapılabileceği ekonomik açılımlar, son derece önemli ve karmaşık tariflere muhatap bir seviyede anlatılabilir.
Peki; Ekonomide, düşüş trendi, ya da, "resesyon" kelimesiyle tarif ettiğimiz durgunluk, gerileme, enflasyon, para değerindeki kayıplar, hangi nedenlere dayanır?...
İşte, bu husus çok önemlidir.
Ekonomide, sağlıklı sonuca ulaşabilmek için, öncelikle, itici güç olan veya besleyen argümanların, sağlıklı olması gerekiyor.
Bu argümanların başında, ülkedeki "HUKUK ve YARGI UYGULAMASI" sistemlerinin başarılı gelişmesi büyük önem arz etmektedir!...
Çünkü, ekonomideki başarı veya başarısızlığın kontrolü, denetimi ve destek gücü, "HUKUK"sal uygulamalardaki sağlıklı verilere dayanmaktadır ve dayanmalıdır.
Bu ifademle ne demek istiyorum?
Açıklayayım;
Eğer bir ülkede, yaşamakta olan topluluğun tamamını ilgilendiren ve etkileyen, ekonomik yapıyı oluşturan, tüm faktörlerin idaresini, kontrolünü, varlık sorumluluğunu üstlenen "SİYASİ" irade, başına buyruk davranarak, "RESESYON"a sebebiyet veren uygulamalar yapıyor ise ve bu uygulamalar sonucu, ülkede ekonomik çöküş yaşanmaya başlamış ise, bu olumsuz durumun izalesi, ya da düzeltilmesi için, ilk müdahale, hukuk ve yargı sistemlerinin sorumluluğundadır.
Oysa, ne yazık ki, ülkemizde, yıllardan beri tüm Türk toplumunda çoğunluk olarak tarif edebileceğimiz.bireylerin, ortak kanaatlerini oluşturan "HUKUK ve YARGI UYGULAMALARI"ndaki başarısızlıklar, ekonomimizdeki çöküntünün de nedenlerinden birisi olarak görülmektedir.
Bir başka ifade ile, ülkemizde, çalışmadan ve kolay para kazanma yolunu seçen, sahtekarlık, dolandırıcılık, vergi kaçakçılığı, ekonomiyi baltalayıcı, zimmet, ihtilas, irtikap (rüşvet) gibi faktörler tırmanıyor ise, üretime yönelik olması gereken ekonomik çarklar, ters istikamette mesafe alıyor demektir.
Bu olumsuz gelişmeye neden olan bireysel, siyasal veya kurumsal sorumlular, caydırıcı kararlara muhatap olmuyorlar ve bunun sonucunda, toplumsal değil, kişisel zenginlik, kamu nezdinde kabul görüyor ve adeta alkışlanıyor ise, o halde, bu tür olumsuz ekonomik gelişmelerden, toplumun büyük kesimi, zarar görüyor, demektir.
Peki;
Böylesine arzu edilmeyen, toplum yapısını, tercihlerini, yaşam faktörlerini, siyasal görüşlerini olumsuz etkileyen ve birbirlerinden ayrıştıran ekonomik çöküşün ortadan kalkması için ne yapmak gerekir?
Bu soruya net ve sağlıklı cevap verilmesi gerekirse;
En başta gelen çözüm formülü, toplumun birlik, beraberlik, fedakarlık ölçüsünde ve akılcı mücadele etmesi, devlet ile milletin, birbirlerinden ayrılmaz parçalar olarak, ortak hareket edilmesidir.
Örnek vermek gerekirse;
İkinci Dünya Harbi'nden yenik olarak çıkan, ekonomik, sosyal ve kültürel yapısı çökmüş olan ALMANYA, toplum (millet) olarak, devletlerine büyük destek vermişler, fedakarlıkta bulunmuşlar, ülkelerinin kalkınması için, öncelikle "HUKUK ve YARGI" sistemlerini ve uygulamalarını, caydırıcı ceza yöntemlerini, tarafsız ve devletin varlığını korumaya yönelik geliştirerek başarı elde etmişlerdir. Bugün ise, Avrupa Birliği devletlerinin LÖKOMATİFİ seviyesine yükselmişlerdir. Havadan, bedava, çalışmadan para kazanma felsefesini, adeta toprağa gömmüşlerdir. Dürüst, üretime dayalı, azimle ve bilinçli çalışıp üretmek, adaletli paylaşım yaparak, "ÖNCE DEVLET!...DEVLET VAR İSE, BİZ DE VARIZ!...DEVLET GÜÇLÜ İSE, BİZ DE GÜÇLÜYÜZ DEMEKTİR!..." felsefesiyle yaşam profilini benimseyen ALMANYA, Türkiye'mizin önünde, mükemmel bir örnektir...
"DEVLETİMİZ VE MİLLETİMİZ İLE BİRLİKTE, BÖLÜNMEZ PARÇA OLARAK, MÜCADELE EDİP, BÖYLESİNE SEVİMSİZ RESESYON DERDİNDEN, KURTULACAĞIZ!..." dileklerimle, moralimizi bozmadan başarılı olacağımıza inanmamız gerektiğini, belirtmek istiyorum...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!