Mutlu olmak!.
Hepimizin, her an, her yerde ve her şekilde istediğimiz bir duygunun ifade biçimi!.
Normali de bu zaten!...
Peki:
Mutluluk kavramını, sadece kendimize göre mi tarif edeceğiz?...
Ya da, sadece kendi mutluluğumuzu mu, düşüneceğiz?...
Öyle ya:
Çünkü, mutluluk denilen olgu, her zaman, her şekilde ve herkese nasip olmuyor!..
Şekil ve şartları var!...
Başlangıcı var!. Nedeni var!. Süresi var!..
Seviyesi var!...Bireysel yapısı var!.. Çoğulculuk anlamı var!. Etki gücü var!... Yayılma özelliği var!..
Yani, kısacası çok amaçlı ve araçlı bir duygu seli de diyebiliriz!...
Kişiye göre değişebilen, toplumlara huzur veren, birlik ve barış isteğine katkı sağlayan, olumlu gelişmelerin tarifi de diyebiliriz!...
Bebekliğimizden itibaren, bizleri sevindiren ve sahip olma iç güdümüzü destekleyen her aktivite, mutluluk vesilesi olmuştur!...
Buraya kadar çok güzel!..
İyi de:
O halde, ben bu yazıma neden, "GİZLİCE İSTENMEYEN MUTLULUK!..." başlığı koydum, dersiniz?....
Açıklayayım!...
Eğer siz mutluysanız, yaşamınızda her şey ya da birçok şey istediğiniz gibi oluştuysa, yapacağınız en önemli davranış, hemen ve vakit kaybetmeden, çevrenize bakmak ve sizin dışınızdaki kişilerle empati kurmaktır!.
Onların da mutlu olup olmadıklarını araştırıp, öğrenmektir!...
Kendinizle, çevrenizdekilerin mutluluk ya da mutsuzluk grafiğini masaya yatırıp, test etmektir!...
Bu test sonucunda, eğer, çevrenizde mutsuz ve şanssız bireyler, aileler ya da giderek sayıları artan topluluklar var ise, mutluluğunuzu haykırarak dile getirmeniz, hiç doğru bir davranış olmaz!.
Yani, bir bakıma bencillik anlamına gelir!..
Tehlikelidir!. Vurdum duymazlıktır!... Kıskançlığı körükler!... Nefret duyguları oluşturabilir!...
Çünkü, mutsuz olan kişi ya da toplumlarda, mutlu olan kişilere yönelik "GİZLİCE İSTENMEYEN MUTLULUK!.." yapısı oluşur!. Ayni anda ve ayni yerde, birçok aç insanların önünde, pervasızca ve egoist yapıyla, bir kişinin, hapur hupur yemek yemesi gibi bir şeydir!...
Kıskançlık ötesi gizli öfke, nefret, eziklik ve dolaylı olarak, intikam duygularını yaratır!...
Şimdi:
Gelelim, ülkemizdeki mutluluk ve mutsuzluk yapısının gerçek görüntüsüne!...
Mutsuz insanların oransal olarak sayıları, mutlu olanlara göre, dengesiz ölçüde yükseliyor ise, böylesine bir sonuçta, mutlu olanların da payı vardır demektir!...
Bebekliğinde, günahsız bir melek vasfında olan bireylerin, bir kısmının psikopat, sadist, sapık, vicdansız cani ve acımasız olmalarının kökeninde, mutsuzlukları gizlidir!. Bu durumda ise, herkesin sorumluluk payı vardır!..
Sevgiyi, ilgiyi, saygıyı, güzel kültür ve eğitim yapısını, aşılayamadıkları için!...
Ayırımcılık yaptıkları için!....
Aşağıladıkları ve sadece eleştirel açıdan baktıkları için!...
Menfur ve kötü olayların yaratılmasının kaynağını tespit edip, önlem almadıkları için!..
"Adam sen de, bana ne!.." zihniyetinde oldukları için!..
Kötü olayları önceden önlemek yerine, olduktan sonra, sadece nefret ve küfür ihtiyaçlarını giderdikleri için!...
Bataklığı kurutmak yerine, sinekleri öldürdükleri için!...
Kısacası :
İnsanların çoğunluğunun mutsuz olması, sevgiden mahrum, kaybedecek değerlerinin bulunmaması, tüm insanlık için büyük tehlikedir!..
Cinayet, terör, tecavüz, hırsızlık, sahtekarlık, VS, mutsuzluğun tezahürü (göstergesi) oluşumlardır!...
Bu konuda, birbirleriyle, millet vasfında ve birlikte yaşamak zorunda olan topluluklar, dikkat etmek, mutsuzluğu ortadan kaldıracak tedbirleri almak zorundadırlar!...
Yani:
Kısacası:
Mutlu olan insanlar, bu makalemdeki konuda duyarlı ve sorumluluk duygusu içerisinde bulunmalı, "GİZLİCE İSTENMEYEN MUTLULUK!." yapısına neden olmamalıdırlar!...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!