İnsanoğlu, çeşitli zamanlarda bugünlerdeki gibi salgınlarla karşı karşıya kaldı. Öyle ya da böyle elindeki imkânlarla bunlara karşı durdu. Epeyce kayıplar yaşandı. Bugün de yaşanıyor. Nereden kaynaklandığı konusunda net bilgi olmadığı için (Olsa da ne yapılır ki?) herkes çeşitli varsayımlarla bilgisayarlarının ekranlarını doldurmaya devam ediyor.
Bu bir pandemi, yani salgın… Covid-19 diyen var, Corona diyen var. Şimdi bunlar ne anlama gelir diye gözlerinizi rahatsız etmek istemiyorum. Neticede, korunmak için çeşitli önlemler alınıyor ve bir şekilde buna karşı mücadele ediliyor. Bu salgını hafife alanlarımız yanında bunun ticaretini yapanları görüyoruz. Bu işin şakası yok. Bakın şimdiden psikiyatri alanında hekim olan arkadaşlarımızı arar olduk. Biraz daha geçsin onların hiçbirinden randevu alamayacağız. Çünkü o kadar çok hastaları olacak ki telefonda bile görüşemeyeceğiz. Yazın bunu bir tarafa…
Sağlık Bakanlığı ve çalışanları olağanüstü bir gayret sarf ederek bu bela ile mücadele ediyorlar. Ama vatandaş olarak bizler de aynı hassasiyeti göstermek zorundayız. Zorunlu olarak evde kalanlarımız yanında çalışmak için işyerlerine gidenlerimiz, bu virüsü oralardan evlerine getirmemelidirler. İşyeri sahiplerimiz en üst düzeyde koruma ve korunma önlemlerini almalıdırlar. Gazetelerde, televizyonlarda, radyoda (Dinleyenimiz kaldı mı acaba?) sosyal medyada gördüğümüz, okuduğumuz kadarı ile her ne kadar yaşlı ve akciğer sorunu bulunan vatandaşlarımızı daha çabuk yakalayan bu virüs gençlerde de aynı oranda etkili oluyor.
Spor yapmış ve yapmakta olanlarımızın görece bağışıklık sistemi daha güçlü sanılabilir. Bu sizi aldatmasın. Geçmişte çok aktif biçimde egzersiz yapmış olsanız bile bugünkü yaşam tarzınız, beslenmeniz siz korumayabilir. Öte yandan kronik bir rahatsızlığınız varsa (Kalp-damar rahatsızlığı, diyabet, böbrek yetmezliği, vb.) bu virüs çok uyanık, yönünü size doğru çevirebilir. Tam bu noktada sosyal mesafe ve azami hijyene dikkat etmek gerekiyor. Maskemizi takacağız, zorunlu olmadıkça bulunduğumuz yerden çıkmayacağız, ellerimizi bugüne kadar olmadığı şekilde temiz tutacağız.
Sokağa çıkma yasağı üzerine biraz söz etmek istiyorum: Birincisinde, geç açıklandı diye Bakanımızı eleştirdik. İki gün evde kalacağız diye beklenmedik şekilde fırınlara, marketlere saldırdık. Yahu biz, bu karardan birkaç hafta öncesinde marketlere, fırınlara, mağazalara saldırıp oraları talan etmedik mi? Yasak kararı yokken bile bu kadar agresif bir alışveriş telaşı içinde olan insanlarımız, Cuma gününün ortasında bu açıklama yapılsaydı da aynı davranışı gösterecekti.
Sanıyorum ikinci hafta sonu yasağı daha temkinle karşılandı. Cezalarla, tepkili açıklamalarla bu pandemi yönetilemez. Sosyal medya ve televizyonlarda daha açıklayıcı daha yatıştırıcı bilgiler aktarılmalıdır. İnanır mısınız, insanlarımız önlerinde unvanları bulunan bilim adamlarımızın çok farklı açıklamalarından bıktılar. Yakında gazeteciler veya haber spikerleri onlardan daha iyi bilgi verecek olurlarsa şaşırmayalım. Herkes bu konuda ne kadar çok bilgiye sahip ya? Bilim insanları açıklamalarda bulunabilirler ama bunları bir makaleye bağlamadıkça konuşulanların çoğu içi boş şeylerdir.
Her şey rağmen umutsuz olmanın gereği olmadığını söylemek istiyorum. Doğum kadar ölümün gerçek olduğunu hiç birimiz unutmamalıyız. Biz insanlar doğduktan sonra hiç ölmeyecekmiş gibi çalışıyoruz. Arkadaş buluyoruz, evleniyoruz, zengin veya fakir oluyoruz (Süresi 100 yılı geçmeyen), çoluk çocuğa karışıyoruz, iş sahibi oluyoruz, ömrümüzü bir araba ve bir ev içi harcıyoruz, mutlu veya mutsuz oluyoruz ama hayat devam ediyor.
Şimdi bir Türk kahvesi (Kuru Kahveci Mehmet Efendi, paketlenmiş olanı değil, Mısır Çarşısında sıraya geçilip, beklenip alınmış), hem de okkalı bir şekilde, yanında bir gerçek Türk Lokumu (Ben Hacı Muhiddin Ebu Bekir’de üretilmiş olanını tercih ediyorum) alma zamanı. Kahvenin kokusu ve kendisi şimdi yanıma geldi. Bu yazıyı bitirme zamanı…*
Umut sözcüğünün arkasındaki “…suzluk” ekini tekmeleyin, atın. Bakın keyfinize…
*: Burada verilen şirket isimlerini reklam gibi algılamayın lütfen! Evimizde bunlar vardı
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!