7 basketbolcu, koç ve yardımcısı… KSK basketbol takımından ‘’şimdilik’’ ayrılanlar. Gerçi Russel ve Muhsin Yaşar konusu ile ilgili kesin açıklama henüz yok ama gidişat belli…
İkinci defa ‘’eski’’ başkan sıfatına haiz olan İlker Ergüllü’nün futbolda başarı için gösterdiği çabaları ve açıklamaları sonrası gelen ikinci istifası da ilginç bir gelişme oldu doğrusu… Gerçi basketbolu yok sayan tutumu nedeniyle büyük de bir üzüntü duymadım… Futbol sevdalıları ise haliyle son derece üzgün… Keşke tüm branşlar için aynı hassasiyeti gösteren bir başkanımız olsa da herkes mutlu olsa…
Peki ne yapılmak isteniyor kulüpte?
Gidişat ile ilgili tedbirler alınıyor mu?
Herhangi bir hamle yapılacak mı?
Tüm bu soruların cevapları mulak! En son bir toplantı yapıldı ama herhangi bir sonuç çıkmış gibi de görünmüyor. Tabir-i caizse dağ fare doğurdu…
Hal böyleyken ben kendi çevremden edindiğim, kulüp idaresinde rolü olmayan ancak yüreği Kaf Sin Kaf için atan Karşıyakalılar ile ilgili izlenimlerimi aktarayım bari… Her şeyden önce herkes son derece üzgün. Geleceğe dair umutlar iyice azalmış durumda. Eskiden en şirketleşme karşıtı olanlar bile artık tek kurtuluş reçetesi bu diyecek kıvama geldiler…
Basketbol takımının durumuna ise sadece Karşıyakalılar değil, tüm Türkiye üzüntüyle bakıyor. Çünkü tüm Türkiye’de en üst seviyede sayısız başarıları olan bir branş basketbol. Geçmişi böyle olunca da üzüntüsü de lokal değil genel oluyor haliyle…
Şu anda gençlerimizin verdiği mücadele takdire şayan ama eminim ki onlar da tecrübe kazanıp maç da kazanmaya başlayacak olursa sonrasında önlerini göremeyecekleri bir kulüpte kalmak istemeyeceklerdir…
Her şeye rağmen basketbolda küllerimizden yeniden doğabiliriz, çünkü bu bizim mayamızda, tarihimizde, geçmişimizde var…
Bunun olabilmesi için ise öncelikle kulüp sağlıklı bir idari yapıya büründürülmelidir. An itibarı ile de bunun en mantıklı çıkış yolu gerçekten de şirketleşme olarak görünüyor. Ancak bu şirketleşme konusu da olabilir çerçevede dizayn edilip hayalcilik yapılmaması lazım…
Herhangi bir şirketin 503 milyon TL borcu olan bir kulübün tamamına talip olması ihtimali bence oldukça düşük. Bunun formülü bence şu olabilir; branş branş şirketleşme… Öncelikle tarih yazdığımız branşlardan başlayarak tabi…
Basketbol ve yelken ile bu başlangıç yapılabilir. Çünkü bunlara talip olacak olan şirket bilecek ki, adı ile anılacak olan bu branşlarda başarı elde edilmesi kaçınılmaz bir gerçek… Adının zirvede yer alacağını bilmek kadar teşvik edici bir şey olabilir mi herhangi bir şirket için…
Sonra sonra bu branşlardan edinilecek olan kazanımlarla diğer branşlara da destek verilebilir. Şayet belli bir seviyenin üzerinde başarıyı da yakalayacak olursa, o zaman futbol için de bir başka şirketleşme gündemi oluşabilir… Çünkü altın kural şudur; önce başarı sonra hak edilmiş olan desteğin alınması… Zira, kimse başarı olasılığı görmediği bir yere yatırım yapmak istemez…
En başından daha başarısız branşları da kapsayacak şekilde topyekün bir antlaşmayı yapabilecek yeteneği olan yöneticilerimiz varsa da helal olsun der, daha da mutlu oluruz tabi…
Ancak şu anda önceliğimiz başarıları ile her daim bizleri gururlandıran branşların bu seviyesini koruyabilmek için atılacak adımlar olmalıdır. Burada amaç Karşıyaka adını yükseklerde tutmak olmalıdır, tribünlerin bir kesiminin gözüne hoş görünmek için atılacak nafile adımlar olmamalıdır…
Her aklı başında, her mantıklı düşünen ve gerçekten Karşıyaka sevgisini çıkarsızca ve yüreğinde hisseden her Karşıyakalının da aynı fikirde olduğunu yakın çevremle yaptığım sohbetlerimden gözlemleyerek bunu söylüyorum…
En son Rüçhan Tamsöz ‘’Karşıyaka basketbolda bu durumda olmayı hak etmiyor’’ dedi ve hemen akabinde onunla da yollar ayrıldı. Bu sadece bir tesadüf mü, yoksa içimizdeki İrlandalıların kulübü ele geçirmiş olması ve adeta basketbolu yok etmeye and içmiş olmalarının bir tezahürü mü acaba?!
Eğer öyleyse, bizi de kendinizi de daha fazla yormayın ve vurun basketbol şubenin kapısına kilidi, kapatın gitsin… Her gün dirhem dirhem ölmektense tek seferde gidelim bari…
Ama şu da unutulmamalı ki; ‘’yiğit ölür, namı kalır’’…
Basketbolu bitirmeye çalışanların adını hiçbir yerde hiçbir kimse hatırlamayacak ama basketbol tarihinde Karşıyaka’nın adı her zaman her yerde övgüyle anılacaktır…
Borç çok, küçülmek lazım dediniz tamam dedik. Küçülmek için ‘’sadece’’ basketbolun seçilmesine ise tamam dememizi beklemeyin lütfen! Bu yapılan; altın yumurtlayan tavuğu kesmekten başka bir şey değil.
Biraz akıl, biraz izan lütfen!
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!