Basketbolda çok hızlı bir transfer trafiği başladı. Öyle ki, takip etmekte dahi zorlanıyor insan. Karşıyaka'dan gelen haberlerde ise transfer konusunda aceleci davranılmayacağı söyleniyor. Atı alan Üsküdar'ı geçmeden eksik mevkilere doğru transferler yapılır umarım.
Takım ne kadar doğru ve erken oluşturulursa hazırlık dönemi de o kadar verimli olacaktır. Şu ana kadar netleşen iki isim var. Errick McCollum ve Kenan Sipahi. Bir ihtiyar delikanlı ve bir de bal yapmayan arı misali...
Bence takımdaki en iyi oyuncu olan Amath M'Baye, en iyi olmasının karşılığını da Euroleague şampiyonuna yaptığı transferle almış oldu. Takımın skorerlerinden Bonzie Colson Maccabi Tel Aviv'e transfer oldu. Yine, kritik anların en faydalı isimlerinden Can Korkmaz Daçka'ya gitti. Semih, Mahir, Yunus Emre de gitti ama onların gidişini ciddi bir kayıp olarak görmüyorum. Tüm bunlar zaten bekleniyordu. Planlar da bu yöndeydi. Takım olduğu gibi dağıtılacak ve yepyeni bir oluşuma gidilecekti. Ama, gidenlerin yerini doldurabilecek isimler bulunmazsa bu planın sonu hüsranla bitebilir.
McCollum şayet yaşı itibariyle ve de Semih Erden sendromuna (son yıllarımda Karşıyaka'ya gidip yatayım sendromu) yakalanma ihtimali nedeniyle bugüne kadar tanıdığımız McCollum gibi olmazsa büyük hayal kırıklığı olacaktır. Kenan Sipahi ise orta seviye basketbolunu bir adım üst seviyeye taşımazsa o da Karşıyaka için hüsran potansiyeline sahip bir oyuncu. Umuyorum ki her ikisi de faydalı olacaktır. Ben sadece olası kötü senaryolara karşı tedbirli olunması gereğinden bahsediyorum burada...
Teknik kadronun aceleci davranmadan, ama hızlı hareket etmesi lazım. Acelecilik hatayı getirebilir doğru, ama hızlı hareket etmemek de uygun fırsatları kaçırmaya sebep olabilir. Ufuk Sarıca'nın doğru oyuncu tercihi yapma becerisine güveniyorum. Umarım yine bu güvenimi boşa çıkarmaz. Ve bir diğer umudum da ''ilk günkü heyecanımı taşıyorum'' şeklinde kullandığı ifadenin doğruluğunu hepimize göstermesi. Açıkçası diğer takımların hızlı transfer trafiğini gördükçe Karşıyaka'nın atacağı adımları daha da büyük bir heyecanla bekliyorum.
Bir zamanlar alt yapımızdan A takıma alınan veya alınması muhtemel olan oyuncularımızdan da konuşurduk. Ne de güzeldi o günler... Ufuk Sarıca Karşıyaka'ya geldiğinde 11-12 yaşında olan alt yapı çocukları bugün itibarı ile 18-19 yaşlarındalar ve bunlardan 1 tane bile mi yetenekli evladımız çıkmadı?! Ya da bu doğrultuda bir düşünceye Ufuk Sarıca asla sahip olmadığından mı durum böyle?! Alt yapı oyuncuları ile de ilgileneyim ve oradan Türk basketboluna, Karşıyaka'ya yeni yetenekler kazandırayım diye düşünmesi gerekli değil mi?!
Cevabı belli sorular sorduğumun farkındayım ama birilerinin bu durumu hatırlatması gereğinden hareketle bazen de böyle yapmak gerekiyor işte... Karşıyaka her zaman basketbol liginin oyuncu fabrikasıydı, hemen her takımda Karşıyaka menşei olan oyuncular bulunurdu. Bu durum biz Karşıyakalıların hem gururlanmasına hem de daha düşük bütçelerle, Karşıyakalı oyuncularla başarı yakalamanın verdiği büyük hazzı yaşamamıza neden olurdu.
Ufuk Sarıca Karşıyaka'ya geldiğinden beri basketbolda elde ettiği başarıları ile Karşıyaka'yı her rakibin çekindiği bir takım haline getirdiği için hakettiği büyük takdiri zaten görmekte ama bir Karşıyaka geleneği olan alt yapıdan oyuncu yetiştirmenin değerini de bence bir an önce hatırlamalı.
Uzun soluklu başarıların da, kulübe maddi anlamda katkı sağlamanın da, bugün olup da yarın olmaması halinde sponsorsuz kalınacak olsa bile tıpkı 86-87 sezonunda olduğu gibi yine de dimdik ayakta durabilmenin yolu da buradan geçiyor çünkü...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!