Ve Ufuk Sarıca da gitti…
Önce takımın ilk 5’i ve şimdi de koç…
Takım gitti yani…
Giden ilk beş içinde en son ayrılan Kenan Sipahi oldu. Yani tabir-i caizse gemiyi en son terk eden kaptan oldu… Gelen bilgilere göre de yüklü bir miktar alacağından feragat ederek… Helal olsun kaptan’a…
Koç Ufuk Sarıca için de alacaklarından feragat ettiği yönünde duyumlar aldım. Olasılıkla doğrudur. Ona da helal olsun…
Son oynanan şampiyonlar ligi maçımızda gideceğini bile bile koç Ufuk Sarıca yine son derece oyun içinde ve son derece aktifti. Bu da büyük bir profesyonellik örneğiydi… Yeri geldi eleştirdik, yeri geldi övdük ve nihayetinde bu birliktelik bir kez daha son bulmuş oldu…
Ayrılıklar ardından gerek Mc Collum’un gerekse Kenan Sipahi’nin yaptığı açıklamalara bakınca hepsinin de kalbini burada bırakarak ayrıldığını görüyoruz…
Muhtemelen Ufuk Sarıca’dan da daha ayrıntılı bir açıklama gelecektir. Gelmese de biz biliyoruz ya da en azından tahmin edebiliyoruz duygularını…
Eminim ki ayrılanların hepsi mecburiyetten ayrıldı ve hepsi de burada son derece mutluydu (son aylardaki maddi nedenler haricinde). Çünkü burası bir basketbol şehri…
Basketbol Karşıyakalıların yaşam tarzının bir parçası ve bunu da her maçta salonlarda yansıtıyoruz zaten. İddia ediyorum dünya üzerindeki basketbol bilgisi en fazla olan taraftar Karşıyakalılardır ve haliyle bunun oyunculara yansıması da pozitif yönde oluyor…
Hem kendi ligimizde hem de Avrupa’da final oynayabilecek kapasitede bir takım, netice itibarı ile dağılmış oldu…
Bu süreçte ıkına sıkıla, ittire kaktıra son birkaç ay takım bir arada tutulmaya çalışılırken de kadroda yer alan herkesin maaşlarını, basketbolun borçlarını, giderlerini bir şekilde aşağı yukarı öğrenmiş olduk…
‘’’’’’Şimdi çok merak ettiğim bir başka konuda ben bir soru sormak istiyorum. Futbol için durum nedir?
Bir kez olsun hangi futbolcuya ne kadar para ödendiği konusunda veya futbol takımının masrafları ya da borcu konusunda hiçbir yerde yazılan çizilen bir şey görmedim ben!
Futbol şube Karşıyaka Spor Kulübü içerisinde ezoterik (bir konudaki derin bilgilerin ve sırların ehil olmayanlardan gizlenerek, bir üstat tarafından sadece ehil olanlara inisiyasyon yoluyla öğretilmesi – içte kalan, saklı bilgi) bir oluşum mu yani? Veya bu kulüpte göze batan sadece basketbola yapılan masraflar mı?
İster istemez insan düşünüyor; acaba futbol şube olmasa ve oraya aktarılan paralar basketbol-voleybol-tenis-yelken-atletizm branşlarında kullanılsa bu saydığım her branşta Türkiye çapında en üst seviyelerde ve daimi başarılara imza atılabilir mi acaba diye?! Çünkü futbol gideri bu denli ketum şekilde gündeme getirilmezken acaba diğer tüm branşları kurtarabilecek kadar mı diye şüpheye düşüyor insan…
Basketbolu batırdık, hadi bundan sonra da biraz futbolu kurcalayalım bakalım (burada kinaye yaptığımı ve aslında bunun bir yanlış olduğunu ifade etmek istediğimi anlarsınız umarım!) Şu merakımızı da bir giderelim de futbol da basketbol kadar zararlı mı değil mi anlayalım!..
Basketbolu batırırken devamlı olarak basketbolun kulübe verdiği zararlardan konuşulduğu için futbolun maddi anlamda yarattığı durumu öğrenmek de hakkımız diye düşünüyorum…’’’’’’
Aslında yukarıdaki satırlarda tırnak içine aldığım ifadelere, yani aslında işte tam da bu kafaya, işte tam da bu zihniyete karşı olan beni bile bu hale dönüştüren gelişmeler yaşandı basketbolun içerisine düştüğü durum yaşanırken…
Bir önceki yazımda da ifade ettiğim gibi, ben Karşıyaka Spor Kulübü ile ilgili olarak ne ailemden (yedi göbek Karşıyakalıyız bu arada) böylesi bir yaklaşım görmedim, duymadım ne de kendim asla ve asla hiçbir zaman bu tarz bir düşünce yapısına sahip olmadım normalde… Ama basketbol hakkında öylesine fazla ileri geri konuşuldu ki, benim gibi branş ayrımı yapmaksızın armamızın yer aldığı her kulvarda sadece Karşıyaka adı olduğundan dolayı var gücüyle destek veren bir adamı bile ‘’basketbol-futbol’’ kıyaslaması yapacak hale getirmeyi başardılar…
Ben kendimden eminim ama… Kısa süre içerisinde yine özüme dönüp böylesi ayrımcılıkların dışında kalacağımı biliyorum…
Ancak sürekli basketbola saldıran (özellikle de bazı futbol fanatikleri) bir kesimin yol açtığı ‘’geçici’’ kırgınlığımın bir yansıması olarak da ben de benzer soruları futbol adına sorayım da bakalım bu kez onlar kendilerini nasıl hissedecekler ve hissettiklerinin kendilerine vereceği rahatsızlığı görüp de kendi yaptıkları yanlışlarından geri adım atabilecekler mi?!
Benim kendimden emin olduğum kadar, umarım onlar da kendilerinden ve Karşıyakalılıklarından emindirler ve bundan sonrasında bir bütün olduğumuzun idrakında olacaklardır. Eğer bunu başarabilirlerse biz basketbolda yine küllerimizden doğarız. Zira basketbol bizim genlerimizde var! Yeter ki birbirimizi yemek yerine el ele verelim. Ya da en azından başarısız olanlar başarılı olanları aşağı çekmeye çalışmak yerine örnek almayı tercih etseler, bu bile yeter…
Umuyorum ki basketbolda gelinen son noktayı kendi içimizden keyifle izleyenler yoktur! Varsa eğer onlara ve basketbolu bu hale getiren yöneticilere söylenebilecek tek söz belki de; ‘’sevinin küçükler, övünün büyükler’’ olacaktır.
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!