Karşıyaka'da gündem şirketleşme. Bir önceki yazımda bu konuyla ilgili ayrıntılar açıklandıktan sonra ayrıca bir yorum yapacağımı belirtmiştim. Ve beklenen açıklama yapıldı. Ancak, bu konuya girmeden önce ben yine biraz basketboldan bahsetmek istiyorum.
Onuralp Bitim'in Bursa'ya transferi Karşıyaka için bir kayıptır. Sezon boyu yaptığım gözlemlere dayanarak, bu gidişin altında yatan nedenin de Ufuk Sarıca olduğunu söyleyebilirim. Alınan molalarda veya oyuncu değişikliklerinde Onuralp Bitim ile olan diyalogları esnasında gözlemlediğim vücut dili sanki Onuralp'e yönelik orantısız bir uyarı şiddeti olduğu yönündeydi. Bu konunun böyle olduğunu tabii ki iddia veya ispat edemem. Onuralp'e sormak lazım! Bir diğer husus da Onuralp Bitim'e yeterince sorumluluk verilmemesi. Sürekli olarak daha ısınamadan oyundan alınan ve her alınışında demotive edilen bir oyuncu ne kadar atletik, ne kadar yetenekli olursa olsun mental anlamda konsantrasyonunu oyuna verebileceği bir düzeye doğal olarak gelemeyecektir.
Keza DJ kennedy ile ilgili olarak da Ufuk Sarıca'nın yanlış kullanmasına bağlı sorun yaşandığını düşünüyorum. Basketbol şampiyonlar liginde üst üste çift haneli sayılara ulaşma rekorunu elinde bulunduran bir oyuncunun birdenbire performansının dibe vurmasının altında yatan nedenleri doğru saptamak lazım! Olasılıkla Raymar Morgan'ın da takımdan ayrılacağı bir durum var ortada. Umarım Ufuk Sarıca yeni sezon için yine en iyi yaptığı şeyi, yani transferde doğru oyuncu seçmeyi başarır da, Karşıyaka da yine büyük hedefleri kovalayabilir.
Yalnız; sponsor desteği sayesinde, Ufuk Sarıca'nın dışarıdan belirlediği oyuncuların takıma kazandırılması suretiyle elde edilecek olan başarılar, Ufuk Sarıca ve sponsor var oldukça olacak olan başarılar olacaktır. Oysa ki, Karşıyaka'nın kişi ve kurumlardan bağımsız olarak sürekli alt yapıdan gelecek kendi iyi oyuncularıyla başarıda süreklilik arz edecek kendi sistemini bir an önce oturtması lazım. Bu anlamda da Türkiye'nin basketboldaki en tecrübeli kulübüyüz belki de! Bunu anlamak için basketbol geçmişimize bakmak yeterli. Daha önce yaptık, yine yapabiliriz...
Şirketleşme konusuna geri dönecek olursam, bu konuda yapılan basın toplantısında sarfedilen sözlerden en kilit nokta olanı eski başkanlardan Hasan Denizkurdu'nun açıklamaları arasında geçen birkaç cümle bence; ''Futbol Federasyonu Futbol Kulüpleri Tescil Talimatı'na göre futbol şubesi, spor kulübüne ait bir şube olarak nitelendiriliyor. Bu projede derneğin gitmesi diye bir şey yok. Dernek ebediyen duracak. Kulüpler bu talimata göre futbol şubelerini bir bütün olarak kurulmuş veya kurulacak anonim şirketlere TFF kararıyla devredebilirler. Talimata göre bu devirle futbol şubesinin ligi ve şehri değiştirilemez. Şirket yine bu talimatın 16. maddesine göre şirket tarafından derneğe yeniden devredebilir.'' Burada geçen sözlerin bir analizini yapacak olursak;
Diyor ki, yasalara göre zaten dernek statüsünün gitmesi diye bir şey yok ve futbol da spor kulübüne ait bir şube! İyi de bunu zaten herkes biliyor. Bu cümlenin hatırlatılmasına ihtiyaç duyulmasının nedenini ben ilerleyen satırlardan anlayabiliyorum. Çünkü, ilerleyen satırlarda pek çok kişiyi tedirgin edecek olan ifadeler var ve öncesinde sarfedilen sözler bu tedirginliği yumuşatmaya yönelik görünüyor. Tedirginlik yaratan tarafı ise; kulüpler futbol şubelerini ''bir bütün olarak'' kurulmuş veya kurulacak olan anonim şirketlere devredebilirler cümlesi. 'Bir bütün olarak''..! Hatta bu ifadenin yumuşatılması için başına konulduğu gibi, arkasına da konulan bir cümle var ki orada da; bu devirle lig ve şehir değiştirilemez ve şirket tarafından derneğe yeniden devredilebilir! ifadesi yer almakta...
Peki ya yeniden devredilmesi gereği gündeme gelir de şirket devretmek istemezse! Şirket yönetiminin bu açıdan tek başına karar verebilecek bir pozisyonda olmaması için bağlayıcı bir takım alt maddeler, kanun-yasa vb var mı?! Derneğin, şirketi yönetecek olanların şahsi ticari kaygılarla hareket etme ihtimalini denetleyebileceği bir mekanizma, yine derneğin bu anlamda istediği zaman devreye sokabileceği bir inisiyatif olacak mı?! Bunun olabilmesi için devir hakkının yüzde 51'lik bir dilimini derneğin elinde bulundurması gerekiyorsa, tamamen devri yönünde bir karar alınması doğru mu?! İnanın bu soruların cevaplarını sadece merakımı ve kaygılarımı gidermek için almak istiyorum. Maksadım; çözüm değil de her daim sorun ortaya koyan bir kısım Karşıyakalılar gibi davranıp da körü körüne muhalefet etmek değil. Zaten şirketleşme konusuna da bir kurtuluş reçetesi olarak makul ve mantıklı bir çözüm olarak bakıyorum. Ama ayrıntılar çok önemli!
Hasan Denizkurdu'nun açıklamalarının devamında geçen ''Bir tarafta dernek başkanı, bir tarafta şirket başkanı olacak ve isterse dernek günü geldiğinde şubeyi tekrar devralabilecek.'' şeklinde bir cümle de var... Ama bu cümlenin de altını doldurmak lazım! Dernek ''isterse'' günü geldiğinde şubeyi tekrar devralabilecek denilirken ''isterse'' kelimesinin kapsadığı koşullar da net olarak ortaya konmalı.
Eski başkanlardan Cenk Karace'nin açıklamalarında yer alan ''Ben olaya yüzde 51'e 49 olarak bakmalarını istemiyorum. Mevcut yapıda bunu götüremeyiz.'' ifadesi de bence ayrıntılandırılmalı. 51'e 49 olarak bakılması halinde, mevcut yapıda bunun götürülemeyecek olmasının nedenleri de izah edilmeli ki her kesim ikna olabilsin. Yine Cenk Karace'nin ifadelerinde geçen ''Günü geldiğinde futbol şubesi borçsuz olarak geri derneğe verilebilir. 5 yılda bir müzakere edilip kulüple birlikte değerlendirilebilir.'' cümleleri var. Fakat bu, bu şekilde ''verilebilir-değerlendirilebilir'' olarak mı ifade edilmeli, yoksa kesin bazı şartlara bağlanarak netleştirilmeli mi?!
Olanca iyi niyetimle, gerçekten de cevaplarını merak ettiğim için sorduğum ve tamamen Karşıyaka menfaatleri doğrultusunda en doğru kararın alınmasını istediğim için mulak görünen noktaların netleştirilmesi gerektiğine duyduğum inançla yukarıdaki paragraflarda bazı sorular yönelttim...
Her şeyin çok açık, çok net ortaya konulduğu ve önceliğin Karşıyaka Spor Kulübü'nün başarılı bir şekilde sonsuza değin varlığını sürdürmesini sağlamak olduğu düşüncesi temelinde atılacak olan her adımın destekçisiyim. Ancak tedirginlik yaratan noktalara dair tedirginliklerin giderilerek, her Karşıyakalı'nın içine sinmesinin sağlanması da şart!
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!