Karşıyakamızda inşaatlar, yıkımlar son hız devam ediyor...
Şehir adeta bütünüyle bir şantiyeye dönmüş vaziyette...
Özellikle de Yalı caddesinde artık keyifle bir yürüyüş yapabilmek son derece zor. Yürümeye kalksanız her şeyden önce orta seviyede bir atletizmci becerilerine sahip olmanız gerekiyor...
Yerdeki kalas ve demir çubuklardan engelli atlama, inşaat sınırlarını belirleyen panoların her an devrilmesi ihtimaline karşı sürekli tetikte ve kedi reflekslerinde olma gereği, o esnada çalışan vincin kolunun altından geçmeye mecbursan ''amman haa kafama düşmesin bu kol'' kaygısıyla iyi bir kısa mesafe koşucusu, ayağının takıldığı bir inşaat artığını başkası da takılmasın diye orada bırakmaya gönlün razı gelmiyorsa eğer onu oradan kaldırıp güvenli bir noktaya fırlatabilmek için sıkı bir gülle atmacı, kazılan temelde biriken suların oluşturduğu gölete mazallah bir şekilde düşersen eğer iyi bir yüzücü olma gerekleri ilk aklıma gelenler...
Bir de bina yıkmanın ve yerine yenisini yapmanın öyle sanıyorum ki olmazsa olmaz bir koşulu var; ''bina yanındaki kamuya ait kaldırımda yer alan herhangi bir yeşilliğe yaşam hakkı tanınmaması...''
Bu konuda acaba yasalarla belirlenmiş bir durum var da o nedenle mi tüm ağaçlar, tüm çiçekler, tüm yeşillikler yok ediliyor. Yeşili, ağacı yok etmezsen sana imar izni yok gibi bir yasa mı var acaba?!
Ancak konu sadece bizlerin iyi bir atlet olarak yetiştirilmesi ve bina yakınındaki her türlü yeşil canlının yok edilmesi ile sınırlı kalmıyor tabi... Bir de ''yürümeme yolu'' oluşturmaya özel özen gösteren firmalar da mevcut...
Kaldırım nedir, yaya için yürüme yolu değil mi! İşte bazı inşaat firmaları bu yürüme yollarını sadece yarattıkları inşaat artıklarını üzerinde bırakarak değil, bizzat kaldırımın kendisini tarumar edip, çökertip yok ederek yürümeme yollarına dönüştürüyorlar. Yürüme yolunu yürümeme yoluna dönüştürmekse anlamı, kentsel dönüşümün anlamını biz yanlış kavradık sanırım...
Bunun örneğini en son Yalı bulvarı-Fazıl Bey caddesi kesişiminde yer alan inşaat alanında yaşadık mesela. Oradaki inşaatta kenarlarında hiçbir güçlendirme yapılmadan ve kazdıkça su çıktığı görüle görüle devasa bir temel kazılmaya başlandı. Geçenlerde yağan sağanak yağmurlarda da doğal olarak kenarlardaki topraklar yumuşayarak adeta bir heyelean meydana geldi ve bir tarafındaki yaya kaldırımının üçte ikisi çöktü. Yanısıra, temel çukurunun hemen birkaç metre yakınındaki komşu apartman binası da tehlikeye girdi...
Bunun akabinde ilgli merciler harekete geçirilerek önce devirdikleri elektrik kutusu nedeniyle oradaki temel göletinden zorla çıkarılan kutunun onarımı yaklaşık 9-10 saatte yapıldı ve koca bir muhitin elektrik sorunu çözüldü, sonrasında da iş işten geçip kaldırım yok edildikten sonra kazıklar çakılarak güya tedbir alınmış oldu...
Peki, böyle mi olmalı kentsel dönüşüm?!
Bir de çok merak ediyorum, acaba bu felakete ve hala süren yan apartmanın devrilme tehdidine neden olan inşaat firması ceza alacak mı, alacaksa da ne kadarlık bir ceza olacak?
Neyse, yazıyı daha fazla uzatmadan sırıkla atlama antrenmanıma yetişmem lazım. O inşaatın oluşturduğu suni göl şayet tüm sahil yolundan ilerleyip denizle birleşecek olursa, sırığımı yere dayadığım gibi hooop suyun üstünden yola devam...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!