1979 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi BESYO antrenörlük bölümü mezunu. 10 sene Darüşşafaka'da çeşitli kategorilerde antrenör olarak çalıştı. Ardından 3 yıllık Erdemir tecrübesi. Türkiye Basketbol Süper Ligi ile ilk tanışma 2012-2013 sezonunun ikinci devresi Erdemirspor'dan ayrılan Hakan Demir'in yerine, asistan koç iken başantrenör olarak görev verilmesiyle oldu. Daha sonra da Demir İnşaat Büyükçekmece ile anlaşarak 5 yıl burada görev yaptı. Burada 2015-2016 sezonunu 10'uncu sırada, 2016-2017 sezonunu 13'üncü sırada ve 2017-2018 sezonunu da 12'nci sırada tamamladı. Amatör olarak oynaması dışında basketbol oyuncusu olarak bir kariyer geçmişi yok. Antrenör olarak da kazanılmış bir kupası yok.
Henüz 37 yaşında. İzmir'de doğdu, İzmir'de büyüdü. İlk basketbol oynadığı ve ilk antrenörlük yaptığı şehir İzmir. Hatta; ''doğup büyüdüğüm semtte (evimin hemen karşısındaki Alsancak Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda) antenman ve maçlarını izleyerek büyüdüğüm, kulüp-takım-basketbol-insan sevgisini öğrendiğim yer Karşıyaka camiası'' şeklinde kendini tarif ediyor. 2000-2002 Karşıyaka altyapı, 2002-2005 Tuborg altyapı, 2006-2007 Banvit Genç, 2007-2008 Banvit A takım asistan koç, 2008-2013 Erdemir A takım asistan koç, 2013-2016 Karşıyaka A takım asistan koç, 2016-2017 Beşiktaş A takım asistan koç ve sonrasında şanssız bir dönem geçirdiği Samsun Büyükşehir Belediyesi Anakent başantrenörlüğü vazifeleri yaptı. Samsun aşaması için şanssız diyorum çünkü takımın başından ayrılırken 15 haftada sadece 4 galibiyet alabilmişti. Ancak ''şanssızlık'' olarak nitelendirmemin asıl nedeni, önceki kariyerinde kenar yönetiminde bulunduğu diğer takımlardayken elde ettiği basketbol süper ligi şampiyonluğu, Türkiye kupası, Cumhurbaşkanlığı kupası ve basketbol süper liginde final oynama başarılarına sahip olması. Bu saydıklarımın ilk üçü Karşıyaka ile, final oynama başarısı ise Beşiktaş ile oldu.
İlk paragrafta bahsettiğim kişi koç Özhan Çıvgın. Kendisi ileride iyi işler başarabilecek bir potansiyele sahip. Karşıyaka ise iyi işler başararak kariyerini parlatabileceği önemli bir basamaktı aslında kendisi için. Olmadı... Sanıyorum ki takımla arasında bir uyum sorunu vardı. Ya da belki Karşıyaka'nın ağırlığını taşıyamadı. Şayet öyleyse bile hatayı kendisinde değil, kariyer geçmişi itibariyle henüz gelişme aşamasında olan bir koçu Karşıyaka gibi bir ekolün başına getirenlerde aramak lazım kanaatindeyim. Karşıyaka'da başarılı olmak hem çok kolaydır, hem de çok zor! Çok kolaydır; çünkü basketbolu çok çok iyi bilen bir taraftarın koç olarak sizi yönlendirmesi önemli bir avantajdır. Çok zordur; çünkü hedefleri ve beklentileri daima yüksek olan bir basketbol camiasının parçası olmak ciddi bir baskı unsurudur. Özhan Çıvgın'a başarılar, yolu açık olsun...
İkinci paragrafta bahsettiğim kişi ise Servet Özsüner. Henüz başantrenör olarak Basketbol Süper Ligi'nde tecrübesi olmamakla beraber, yardımcı antrenör olarak ciddi başarılara imza atmış bir isim. Karşıyaka ile birlikte yardımcı koç olarak en büyük 3 kupayı kazanan teknik kadronun belki de en önemli parçasıydı. Böyle düşünüyorum, çünkü geçmişte Ufuk Sarıca'nın gerek milli takımla da anlaşması sonrası milli takım kampında olması nedeniyle, gerekse kimi zaman aldığı cezalar nedeniyle takımın başında bulunamadığı dönemlerde Servet Özsüner'in takımın başında yer aldığı maçların neredeyse hemen hepsini Karşıyaka zaferle sonuçlandırmıştı. Karşıyaka ruhunu hisseden, bu şehrin çocuklarıyla ve basketbol kültürüyle büyüyen birisi olması da bir diğer avantajı.
Şu anda nerde ne yapıyor, boşta mı değil mi bilmiyorum! Ancak bildiğim bir şey varsa o da, Servet'in edindiği tecrübeler ve kazanılan kupalardaki katkılarına bakılacak olursa (yaş olarak hemen hemen yakın yaşlarda olmalarına karşın) Özhan Çıvgın'a kıyasla basketbol koçu olarak gelişim anlamında ciddi anlamda daha ileri bir seviyede olduğudur. Tecrübe bu hayata ne zaman geldiğinle değil, bu hayatta ne kadar şey yaşadığınla alakalı bir kavramdır. Bu anlamda, Servet Özsüner gerek tecrübe olarak, gerekse ''Karşıyaka ve basketbol'' kavramının idrakı açısından belki de en baştan Özhan Çıvgın yerine tercih edilmesi gereken başantrenör olmalıydı. Zaten ilk iki paragrafta yer alan, her iki koçun kariyer geçmişlerine bakılınca, Karşıyaka'nın başına Özhan Çıvgın getirilebiliyorsa, Servet Özsüner haydi haydi getirilebilir dedirten cinsten...
Zararın neresinden dönülürse kardır! Bu aşamada doğru tercih Servet Özsüner'dir diye düşünüyorum. Sezonun yarısından fazlası bitmişken, Karşıyaka'yı hiç tanımayan biri olmamalıdır takımın başında. Kaybedecek vakit yok çünkü... Servet Özsüner baş koç olarak takıma getirilir de yine yaşanan bir hayal kırıklığı olursa şayet, o zaman sezon sonu gereği yapılır ama ben böyle bir hayal kırıklığı olasılığını çok düşük görüyorum. Yine de aslolan Karşıyaka neticede. İsimler gelir geçer, Karşıyaka basketbolda her koşulda sonsuza kadar varlığını sürdürür...
Sağlıcakla kalın..!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!