Yamantürk yalnız Beşiktaş'ı değil...

Tevfik Yamantürk’ü yakından tanırım. Rahmetli babası gibi, Türklüğe, vatana aşık, başarılı bir iş ve spor adamıdır. Hafta içinde gazetelerde onunla ilgili basit seçim haberi gibi sanılan bir söylem yayınlandı. Beşiktaş kulübünde Divan Başkanlığı da yapan Yamantürk, bu defa aday olacağını belirtiyor, bunun gerekçesinin çok önemli olduğunu vurguluyordu. Açıklamayla ilgili bir iki yorum yayınlandı. Amma yorumcular konuyu tam kavramamış gibiydiler. Yamantürk son günlerde moda olan yabancıların ve ülkeyi temsi edemeyen bireylerin Türkiye’de spor kulübü almalarının ülke birliği için bir tehlike olduğunu, bunu durdurmak için başta Beşiktaş’ta ve ülkede savaşacağını açıkça söylüyordu. Yamantürk çok haklıydı. Ülkemizde spor kulüplerinin özelikleri milli olmaktır. En büyüğünden en küçüğüne kadar taraftarlar kulüplerini Türk olduğu için tutar, sever ve onunla iftihar ederler. Onlar bu milletin malıdır, satılamazlar. Her modayı hemen benimseyen, bilinçsiz batı hayranları bu konuda da Arap milyarderlerin İngiltere’de kulüp almalarını görüp harekete geçmiş durumdalar. Bu Lozan’da binbir güçlükle sırtımızdan attığımız kapitülasyonun sporda yeniden konulması olacaktır. Bu spor ticaret, borsa karambolünde Türkiye’ye yeni kısıtlamalar getirilmesi demektir. İlk defa bu uyarı Devlete yapılmıştır. İlgi ve yetkililer Türkiye’nin bu konudaki görüşünü açıklamalıdırlar. Bu ülkeyi bilinçli olarak sevenlerin Yamantürk’e hem Beşiktaş Genel Kurulunda, hem de spor arenasında arka çıkmaları ve destek vermeleri bir vatan vazifesidir.