Çalışmak kadar başarmak da önemlidir

Şimdi düşünme sırası “dizi”si olan hanımlarda... Evlerde “Sen maç izleyeceksin, benim dizim ne olacak?” kavgaları başlar mı?..
Başlar!..
Futbol severlere gözünüz aydın, sonunda futbol heyecanını yeniden yaşamaya başladınız… İnşallah tuttuğunuz, gönül verdiğiniz, sevdalı olduğunuz takımınız sezonu istediğiniz gibi tamamlar da bu kez yüzünüz güler…
Elbette “Süper Lige hasret Ege”liler yine TV başında “Bir zamanlar bizim takım” hikâyelerini anlata anlata maçları izleyecek…
Bu işler böyle… Ya başaracaksın veyahut düşeceksin!
Akhisarspor’a bakın. Bir anda Avrupa Kupalarında boy gösterirken ehli olmayan yabancı ellere teslim edilince tepetaklak geldi. Paraşütsüz düşüşe geçti,  Amatör Kümeden kıl payı, yine Akhisarlılar tarafından kurtarıldı. Böylelikle de Profesyonel ligin dibi 3. Ligde barındı…
Şimdi idealist bir başkan zeytin diyarının futbol elçisini ayakta tutmak, yine eski şaşaalı günlerine döndürmek için savaş veriyor. Bu kez sevindirici bir başka olay da Akhisarlıların yönetimin ve takımın etrafında kenetlenmesi… Beklendiği gibi, olmasa bile destekler başladı…
Bu bile sevindirici gelişme…
Akhisar aslında tütünden, zeytinden çok önceleri bir futbol kenti… Yıllardır “Türk Futbolu”na hediye ettiği, milli takımlara yetiştirdiği futbolcularıyla gurur duyuyordu. Akhisarspor’un kuruluşundan sonra şampiyon olduğu kadrosunda şehir dışından alınan elde gösterilecek kadar az futbolcu vardı. Onlar da takviye olarak gelmişti…
Kendi futbolcunu yetiştiremez ve elin oğluna kalırsan yandın!..
Unutmayın “Bir iş iyi gidiyorsa, bilin ki zamanında birisi cesur bir karar vermiştir.”
Peter Drucker’in bu sözündeki anlamının ne denli önemli olduğunu bir kez daha tekrarlamaya gerek yok herhalde.
Çoğu zaman “yaşa takılanlar” vardır ya… Onlara Clive Staples Lewis’in şu sözünü anımsatmak istiyorum:
“Yeni bir hedef belirlemek, bir rüya görmek söz konusu ise, asla yaşlı değilsin.”
O nedenle de; siz siz olun yaşa takılmayın!..
Yaşam da başarılı olanların çoğu, delice gelen cesur kararlarıyla bir adım öne çıkmayı başarmıştır. Bugün sadece sporda değil, ticarette, siyasette, ekonomide, akademide aklınıza gelecek her yerde durumun aynı olduğunu ifade etmeliyim.
Düz, rutin ve olağan kararlarla yaşamın bir parçası olan insanlar için hayatın iki yönü vardır. Birinci evi, ikincisi işi… Sabah evden çıkar, işine gider, akşam işinden çıkar evine gider… Sonrasını siz düşünün…
Oysaki bazen delilik yapmak, yepyeni projeler üretmek, üretken olmak, cesaretli kararlar vermek de gereklidir. 
Bu konuda Akhisargücü Başkanı Nihat Uz’u örnek göstermek istiyorum.
Yaptığı iş deli cesareti…
Tüm imkânsızlıklara rağmen arkadaşlarıyla birlikte Akhisargücü’nü kurmak için gözü kapalı cüretkarlık gösterdiler ve bugün Akhisar gençliğine futbol ve pek çok branşta spor yapma şansı tanırken, onların ufkunu açıp bir üst liglere gitmesine vesile oldular.
İyi ki bu işe girmişler diyenler çoğunlukta!
Akhisargücü sayesinde, Akhisarlı gençler, öğrenim, iş, kariyer ve daha üst liglerde spor yapma şansını yakalıyor…
Ne mutlu ki, Akhisar sporunda Akhisar’ı seven ve spora amatörce hizmet eden Nihat Uz ile arkadaşları var… 
Aslında Akhisar sevgisi bir başka…
Derler ya; “Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanı” diye…
Akhisarlı da nerede olursa olsun, hep Akhisar’a dönmenin hayalini kurmakta veya kentine geri dönmekte… Bunlardan birisi de KKTC’de tanıştığım Em. Albay Hilmi Kuyucu… Babası rahmetli Nedim Kuyucu ile o dönemin en popüler gayrifedere futbol takımı Akgünspor da oynamıştık.  Rahmetli benden büyüktü. Bize hep ağabeylik yaptı. Yol gösterdi…
Hilmi de son görev yaptığı KKTC’de emekli olduktan sonra Akhisar hayali kurup, dönmenin hesapları içindeydi…
Şimdilerde Akhisar’da tatilde bile olabilir!..
İnanıyorum kesin dönüşü de yakındır… Tıpkı diğer “Akhisar Sevdalıları” gibi…
Spora sevgisi, Akhisarspor’a olan gönül bağını daha ilk tanışmamızda anlamıştım…
Ne de olsa babasının oğlu…
Mütevazı, kibar, beyefendi…
Akhisar’a dönenlerden ve Akhisar’a hizmete devam edenlerden birisi de İbrahim Macana…
Matbaagücü futbol takımında birlikte futbol oynadığımız, Yeni Akhisar’ın Sesi Gazetesi ve Matbaasında birlikte çalıştığımız İbrahim Macana, İstanbul’da Günaydın, Hürriyet gibi dönemin en büyük gazetelerinde matbaa ustası ve şefi olarak çalıştı. Emekli olduğu gün “İşe devam et” önerileriyle yüksek maaşı elinin tersiyle itti ve ver elini Akhisar diyerek memleketine döndü…
“Akhisar Sevdası” İbrahim Macana, rahmetle andığımız, Akhisar amatör futbolun unutulmayacak ender insanlardan birisi olan Amigo Emin (Emin Otal) ile kapı kapı dolaşarak “Akhisar Spor Tarihi”ndeki eski fotoğrafları toplayıp bugünkü “Akhisar Spor Müzesi”nin temellerini attı… Bugün ülkenin adından en çok söz edilen müzesine vesile olacağı belki o günlerde aklına bile gelmezdi. “Türk Spor Tarihi”nde yerini alan, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç’un hayran kaldığı eseri ortaya çıkaran İbrahim Macana’nın Emin Otal’ın vefatından sonra tek başına sırtlandığı yükü halen “onur ve gururla” taşıması muhteşem bir olay…
“Devler gibi eser vermek için karıncalar gibi çalışmak gerekir.”
İşte İbrahim Macana ve onun gibi spor sevdalıları bu sözü gerçekleştirdi.
Çalışmak kadar başarmak da önemlidir.
Sporda çalışmanın daha ötesi, daha çok çalışma olmalıdır.
Bulunduğun yerle yetinirsen, yarın onu da bulamazsın.
Başarıyı elde etmek çalışmanın sonucunda olduğu gerçeğinden yola çıkacaksanız, bugün yapılacak olan Karşıyaka Spor Kulübü Olağanüstü Genel Kurulu da muhalefetin çok çalışması sonucunda gerçekleşecektir. 
Karşıyaka Spor Kulübü’ne gönül veren üyeler, bugün ve yarın yeni yönetimini seçecek. İnşallah bu yönetim de sıkıntılar çıkmaz da Karşıyaka özlediği başarıları elde eder.
Unutmayın, “Özlemek sonbahara benzer, insanlar özler ama içinden serin rüzgârlar eser.”
Şimdi genel kurul yapılacak. Başkanlık için mücadelesini sürdüren İlker Ergüllü tüzüğe takıldığı için yönetimde kalacak ve geçici başkanla el ele verecek.
Geçen yazımızda bunu açık açık yazmış, gerekçelerini de ortaya koymuştuk.
Gülenler, “Yok öyle bir şey” diyenler, “Biz hallettik” sözünü söyleyenler oldukça fazlaydı…
Unutmayın ben yokken rüzgârım eser, o da size yeter.
Açıkçası: Yazdıklarımıza inanın…