Oryantiring sporunu ilk haber yaptığımda mesleğimde değil ama İzmir basınında emekleme dönemlerindeydim…
İtiraf etmeliyim ki, Akhisar’da muhabirlik yaptığım 1968’den sonraki yıllarda oryantiring sporuyla bırakın tanışmayı, adını bile duymamıştım. Akhisar’da varsa yoksa futbol. Sonra spor salonunun yapılmasıyla da okulda oynadığımız basketbol popüler oldu, voleybol salona taşındı. Okullarda yol koşusu yapılır, köylerde de yağlı pehlivan güreşi. Yılın belli aylarında da deve güreşi olmazsa olmazlardandı…
Şimdi öyle mi?
Akhisar, oryantiringe gönül veren spor eğitimcisi/öğretmen Özgür Morbel sayesinde adı üst sıralarda yazılıyor… “Akhisar’da spor olarak neler var?” dediğinde oryantiringi ilk sıralarda sayanların sayısı oldukça fazla… Sonrasını sen sırala… Hemen hemen her branş var ve başarılarla dolu… Türkiye, Avrupa ve dünya şampiyonlukları…
Ne mutlu Akhisar’a…
Bu arada Akhisarspor futbol takımını hiç sormayın. İçimiz acıyor!
Oryantiring dediğimizde, biz de (Bostanlıspor) kısa sürede hatırı sayılır bir başarı elde ederek İzmir’de neredeyse “Bir Numara” durumundayız…
Nereden, nereye?
1979 yılı Ağustos ayında İzmir’de oryantiring sporunun adını ilk kez Silahlı Kuvvetler Şampiyonası için haber yapmaya gittiğimde duydum. Güzelyalı’daki İzmir Hava Eğitim Komutanlığı’nda, o dönemin kıskandıran güzellikteki spor salonunda silahlı kuvvetlerin şampiyonasına hazırlanan basketbol takımından haber yapacaktık.
Gazetecilik merakı ya…
Açık alanda çalışma yapanları gördüğümüzde mutlaka “Bunlar kim?” diye sormuşuzdur!
“Oryantiringinciler” dediklerinde şaşırmadık mı?
Elbette şaşırdık!
Şansımıza, takımının antrenmanına denk gelince, yine özel izinle oryantiring takımının da haberini yapmıştım… O gün bugün, kıyısından köşesinden oryantiringin içinde yer aldım. Foça’da gazeteci olarak takip ettiğim Silahlı Kuvvetler Oryantiring Şampiyonası’nda da bu sporun güzelliklerini yakından gördüm. Pusula, özellikle de harita ile yönünü buluyor, hedeflere ulaşıyor ve en kısa zamanda sonuca ulaşmak için koşuyorsun…
O gün aklımın bir köşesine kazıdım: “İç içe olacağın doğada; zekâ, güç, çeviklik, sürat. Hepsi aynı anda olan bir spor… Bir gün biz de bu branşın içinde olacağız…”
Günler, aylar, yıllar birbirini kovaladı…
Bir gün genç sporcumuza lisans çıkaracağımızda velisi “Yalnız lisansı var. Oryantiring de çıkarmıştık” dediğinde Cengiz Altun ile yollarımızın kesişeceği an yaratıldı…
Ve biz o lisans-bonservis vesilesiyle Cengiz Altun ile tanıştık. Böylelikle de, oryantiring serüvenimiz başladı…
“İyi ki tanışmışız” dediğim ender kişilerden birisidir, Cengiz Altun…
Bugün yine söylüyorum. İyi ki onu, harika eşi Gülşeker, mükemmel oğulları Harun ve Doğukan ile gelini güzeller güzeli Büşra’yı tanımışım… Sonra da torunları “dede” demeye başladı…
Her biri mükemmelden de ötesi diyeceğim de, şu anda o kelime aklıma gelmiyor…
Şimdi bir aile gibiyiz…
Kim ne derse desin Türkiye’de oryantiring sporu dendiğinde Altun’lar akla gelir ve kesinlikle de yaptığı işler, verdiği hizmetler alkışlanmalıdır… Ceplerinden harcadıkları paranın da haddi hesabı yoktur… “Örnek Aile” olarak da gösterilen, “Altun Ailesi” Oryantiring Tarihine altın harflerle yazılmalıdır…
Olimpiyatlardan sonra federasyonlarda başkan ve yönetim kurulu seçimleri yapılacak.
Oryantiringde adaylığını ilk açıklayan eski başkanlardan emekli albay, araştırmacı yazar Atilla Güler oldu.
Bu spora büyük hizmetlerde bulunan Atilla Güler oryantiring sporundaki eksiklikleri görmüş olmalı ki, hizmet yarışına yeniden katılmaya karar vererek, kollarını sıvadı… Ülkenin dört bir yanındaki oryantiring kulüplerini ziyaret etmeye başladı. Onların bilgilerine başvurup “Bu sporu nasıl daha da ileriye götürebiliriz?” sorusuna cevap aradı, fikirler aldı. Kulüp başkan ve yöneticilerinin şikâyetlerini dinledi, aksaklıkları öğrendi, önerilerini not etti…
Amacımız “oy almak değil. Bu spora hizmet etmek, daha güzelliklere ulaşmasını sağlamak için bir adım daha ileriye götürmek”le söze başlayan Atilla Güler “Kime oy verirseniz verin ama bu spora küsmeyin. Daha çok sarılın, sevin. Yapın ve yaptırın” derken son derece de mütevazıydı.
Oryantiring diyoruz…
Buraya kadar anılardan söz ettik…
Belki bilenler biliyordur ama ilk kez duyan ve okuyanlar için isterseniz oryantiring sporunu şöyle bir özet geçelim.
“Oryantiring zaman karşı yarışan sporcuların pusula ve harita yardımıyla hedefleri bulduğu bir spor branşıdır. Amaç araziye yerleştirilmiş hedefleri en kısa sürede bulup parkuru tamamlamak.”
Biraz daha ayrıntılara girecek olursak, pusula ve harita eşliğinde, değişik arazi koşullarında gerçekleştirilen bu sporun birçok farklı uygulaması vardır. Oldukça keyifli parkur sporu olan oryantiring, başlangıç seviyesinde harita ile arazide hareket edebilme kabiliyetini geliştirir. İlerleyen süreçte parkurlar zorlaştıkça harita okuma ve rota planlama becerisi ortaya çıkar. Koşmak için kondisyonun da büyük gelişme gösterir.
Oryantiring yarışları sadece arazide değil, son dönemde gece şehir içinde yapılan yarışmalarla da oldukça ilgi çekmektedir. Aslında haritası olan kapalı ve açık her türlü alanda bu spor yapılır. Ancak en çok tercih ormanlar, parklar olup sonrasında da şehir içi ve kampüslerdir. Haritalar; bilgisi olan, eğitimini almış kişiler tarafından Uluslararası Oryantiring Federasyonu (IOF) tarafından belirlenmiş kriterlere uygun çizilir.
Oryantiringde ülkemizde silahlı kuvvetler başta olmak üzere çok sayıda kadın, erkek oryantiring takımları ve bu branş için kurulan ihtisas spor kulüpleri mevcuttur. Yedi (7) yaşından itibaren ilerleyen yaşlara kadar herkes bu sporu yapabilir. Ülkemizde +50 üzerinde hatırı sayılır miktarda sporcu mevcuttur.
Bugün; oryantiringin sevilmesi ve yapılması günümüzde tamamen bu spora gönül verenlerin çabalarıyla gerçekleşmektedir. Elbette her sporda olduğu gibi bu spordan da nemalanmak isteyen ve buna teşebbüs ederek özel çaba gösterenlerde yok değildir. Bizlerin bu tiplerle mücadelesi devam etmektedir. İnşallah yeni dönemde federasyon tamamen temizler…
Tertemiz sayfanın açılmasını istediğimiz oryantiringde Atilla Güler’in başkan adaylığı büyük bir şans da olabilir. 36 yıllık kamu hizmetinin yanı sıra 5 yıl da savunma sanayi sektöründe üst düzey yöneticilik yapan, sporla özellikle de oryantiring ile her zaman iç içe olan Atilla Güler’in kuracağı güçlü yönetim ona her konuda yardımcı olup, oryantiring sporunu çok daha ileriye götürebilir. Avrupa ve dünyada söz sahibi ülke durumuna getirir. Gönül arzu eder ki, federasyon kurullarında İzmir’den, Ege’den temsilciler bulunsun.
Fikrimi soracak olursanız da, açık gönüllülükle söylüyorum; Cengiz Altun ile Özgür Morbel’i federasyon yönetiminde görmek isterim. Her ikisi de bu sporun zirveye çıkmasında yardımcı olabilecek bilgi, birikime sahip olup kendileri gibi kalpleri de tertemizdir. Aynen Atilla komutanımın olduğu gibi…
Hazreti Mevlana’nın sevdiğim sözüdür; “Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap…”
O nedenle iyi ekip çok önemlidir. Varsın hepsi akıllı olsun…
Tatar atasözüdür: “Yalnız olan rahat görmez. Yardımlaşan yorulma bilmez…”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!