Victor Hugo’nun Sefiller isimli eserinde söylediği çok güzel bir söz var. Diyor ki: “Yaşantımız, hayallerimizin ete kemiğe bürünmüş halidir.”
Hayaller olmazsa insan, yaşamdan keyif almaz sanırım. Her yeni yıla büyük umutlarla gireriz. Güzelliklere kavuşmanın hayallerini kurarız. Kimi piyangonun büyük ikramiyesini kazanma, kimi sevdiğine kavuşma, kimi ise sevdiklerini kaybetmeme dileğinde bulunur.
İnsanlık adına olan dileklerimizin, birilerinin inadı ve rahatı uğruna gerçekleşmediğini görüyoruz. Gazze’deki soy kırıma, dünyanın birçok yerinde insanlar tepki gösterirken o ülkelerin başındakiler Netanyahu’nun iktidarda kalma hırsına destek vermeleri sağ duyulu insanların yüreğini dağlıyor. Hitler’in Yahudilere uyguladığı faşizan uygulamaları halen konuşurken, lanetliyorken günümüzde bu uygulamalara sesiz kalanların nasıl bir vicdana sahip olduklarını anlayabilmiş değilim.
Geçen yılın sonunda yazdığım “Asıl tehlikenin farkında mıyız?” başlıklı yazımda şunları yazmıştım. “Salgın, 2021 İzmir depremi ve Şubat 2022’den beri devam eden Rusya-Ukrayna savaşı. Salgının ve bu savaşın Türkiye ve dünya ekonomisi üzerindeki derin izleri. Bu izlerin silinmesi çok zor. Ülkemizde ki izleri kalıcı gibi. Alım gücünün düşüklüğü karşısında ekmeğin 5 lira olduğu, bulgurun kg mı 20, zeytin yağının litresinin yüz lirayı geçtiği gerçeği...
Asıl endişelendiren ise olası bir depremin ülkede sarılamaz yaraların açacağı. Konut fiyatlarının, kiraların akıl dışı artması bu endişemi daha da artırıyor. Artırıyor çünkü olası bir deprem senaryosunda yıkılan evlerini kaç kişi yeniden inşa edebilecek. Ya böylesi bir durumda patlayacak kiralık konut talebi ve akıl tutulması kira artışları? Düşüncesi bile ürkütücü.”
O tehlike geliyorum diyordu. Nitekim 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 9 saat arayla yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremler ve sonrasındaki artçı depremler 15 milyona yakın nüfusun yaşadığı 11 ilimizde (Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Adıyaman, Malatya, Kilis, Şanlıurfa, Adana, Osmaniye, Diyarbakır, Elâzığ) büyük bir yıkıma ve can kaybına yol açtı. Resmî açıklamalara göre 50 bin 783 kişinin hayatını kaybettiği, 107.204 kişinin ise yaralı olduğu belirtildi. Toplam 872 bin bağımsız bölümden oluşan 311 bin bina ise aldıkları hasarlar nedeniyle kullanılamaz hale gelmiş. Asrın felaketi diye adlandırılan bu felaket, bilim insanlarına göre başka felaketlerin habercisi. Özellikle nüfusun yoğun olduğu İstanbul ve İzmir için uyarılarda bulunuluyor.
Rusya-Ukrayna savaşı halen devam ediyor. Bana göre NATO burada yenilgiye uğradı. Olan Ukrayna halkına oldu. Gazze’de Hamas, savaşın fitilini ateşledi, olan Filistin halkına oldu/oluyor.
2023’te ekonomik kriz derinleşti. Emekçi ve emekli emeğinin karşılığını belirme gücüne sahip değil ama mal ve hizmet üreten kesim maliyet girdilerini gerekçe göstererek fiyatı belirleyebiliyor. Fiyatlar kontrol altına alınamaz duruma geldi. Türkiye, Avrupa ülkesi gibi dışarıda yemek yemenin lüks sayıldığı ülke oldu.
Konut fiyatları uçtu. Alım satım bıçak gibi kesildi. Hatta bazı emlak ofislerinin kapandığını görüyorum. Kiralar ateş pahası. Çocuk okutan bir emeklinin vay haline. Büyük şehirlerde üniversite okuyan çok sayıda öğrencinin kaydını dondurduğu, geri döndüğü haberleri içimi yaralıyor.
Faizler tek haneye düşürülmeye çalışılırken, yüzde 50’lerin üzerine çıktı. TL değer kaybetmeye devam ediyor.
2024 için karamsarım. 1 artı 1 daire almak bir yana, kiralamak bile hayal oldu benim gibi emekliler için.
Bana göre toplum olarak “Olmazsa da olur” diyebilirsek fiyatlar biraz dizginlenir. Çok zorunlu olmadıkça mal ve hizmet alımından bir süre vaz geçmek gerek.
Yine bize düşen hayal dünyasında yaşamak.
Bilgisi olmadan fikri olanlardan uzak durmak. Yerel seçimlerde iş üretecek, kibirli değil, halkla kucaklaşan adayların gösterilmesi.
Kısacası Victor Hugo, Sefilleri yazdı biz oynuyoruz.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!