“Gülerken göbeği oynamayandan, kork” der, bir Çin atasözü. Bu sözü, öğretmenlik dönemimde öğrencilerime, arkadaşlara söylediğimde gülüp göbeklerini yoklarlardı. “Kendinizden şüpheniz mi var da kendinizi kontrol ediyorsunuz ”derdim.
Söz çok anlamlıydı benim için. İçten gülüşlere insanın vücudunun büyük bir kısmı tepki verdiğini, İçten olmayan gülüşlerde ise insanın sadece dudak hareketini görmek mümkün.
24 Nisan’da YSK kesin aday listelerini açıklayacak. Adaylar şimdiden belli. 24 Nisan’ı beklemeye gerek yok. Yolda, sokakta göremediklerinizi sık sık görmeye, boş pencerelere, balkonlara el sallayanları da görmeye hazır olun.
4 yıl seçim yok. 7 Haziran seçiminden sonra 2019’a kadar seçim yok.
CHP, AK Parti, HDP seçim bildirgelerini/beyannamelerini açıkladı. MHP 3 Mayısta açıklayacak. Seçim bildirgeleri/beyannameleri ve uygulana bilirlikleri tartışılacak. Bildirgelerinde/beyannamelerinde samimi olup olmadıkları, belki de bugüne kadar gösterdikleri tutumları nedeniyle sorgulanacak. Kim Karşıyakalı, İzmirli denilecek, vizyonu sorgulanacak. Partiler de algı operasyonları ile oylarını artırmaya çalışacak.
Tartıştığı kişilerin yüzünü 4 yıl göremeyeceğini düşünmeden arkadaşlar, kardeşler bu parti benim, o parti senin tartışmaları ile yıllarca birbirine küsecek tartışmalara girecek. Seçimden seçime yüzüne gülen adamın, yıllarca onu hiçe sayanı yok sayacak, en son sandıkta bu sefer de bu olsun diyebilecek!
Yıllardır her partiye eşit mesafede bulunmaya çalıştım. Her partiden sevdiklerimde, ismini anmak istemediklerim de var. Oyumu hak eden alacak. Ben meclise gidemiyorum ama beni temsil edebilecek adam gitsin derim. Mahalle baskısı, moda söylemler beni temsil edecek kişiyi seçmemi engellemez. Elini sıkarken gözü başka yerde olacak kadar samimi davranmayanları da, gece aradığında yanı başında göreceğine inandığın insanı vekil olarak seçmek de var, hem de 4 yıllığına.
Eşinin oyunu bile alamayanı, binlerce oya etki edene tercih edenin, çevresinde yanlışlarına alkış tutanları barındıranların her zaman kayıbettiklerini çok gördük. Kraldan daha kralcı kesilen, ne olduğu belirsizleri çevresinde barındıranların da kaybettiklerini de. Açıkça söylemek gerekirse bu seçimde çok rahattım. Ne Binali Yıldırım, ne Aziz Kocaoğlu aday. İkisi de benim için ayrı değerlerdi.
Nisan’da Karşıyaka bir başka güzeldi
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) dünyaya teşriflerinin 1444. Yıl dönümü nedeniyle “Kutlu Doğum Haftası” vardı. “Daha iyi bir dünya için sevgi, saygı, merhamet” teması çok ama çok anlamlıydı. Sevginin, saygının ve merhametin olduğu yerde yanlış yapılması mümkün mü? Cehennemi rüyasında gördüğünde ter içinde kalanların yaptıkları yanlışlarda ısrarcı olmalarını anlayabilmiş değilim. Etkinlikleri mümkün olduğunca izledim. Alaybey Camii Müezzin Kayyımı Süleyman Süngü’nün güzel sesinden okunan Kura’n- Kerim Tilaveti beni derin düşüncelere götürdü. Sesi güzel imamdan bir başkadır Kuran’ı dinlemek.
“Köy kökenli aydın kuşağı” yaratan Köy Enstitüleri’nin 75. Kuruluş yıldönümü kutlamaları vardı. Komünist besliyor denilerek 1954 yılında kapatılmasaydılar, köyden kente göç olmaz, organik ucuz ürün yerdik. Saygı duyduğum bir Köy Enstitüsü mezunu ile yaptığım bir söyleşide camide imamlık bile yaptıkları halde kendilerine komünist denilmesine çok kırıldığını söylemişti.
23 Nisan, neşe doluyor insan. Hele Karşıyaka’daysan. Cıvıl cıvıl, rengarenk giysiler içinde dünya çocukları ve tabi ki ülkemin çocukları. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar 23. Şenlikte egeden çocukları da katmış bu şenliğe. Seneye Anadolu’dan çocukları da katacak müjdesini verdi. Batman’dan, Van’dan, Rize’den, Edirne’den, Avrupa’dan da gelsin dünyamın çocukları. Bir ihtimal de olsa unuttuğumuz sevgiyi, kardeşliği, dostluğu bize hatırlatırlar!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!