Çok değil, daha birkaç gün önceydi. Gördüğümde Allah onu ayrıcalıklı yaratmış bir tavırla yürüyordu. Sarılarak şapur şupur öptüğü, kartvizitini ellerine tutuşturduğu, omzuna basarak yükseldiği! insanları tanıma hafızasını kaybetmişti.
Oysa bugün yine etrafına gülücükler saçıyor. İnsanlara sarılıyor, şapur şupur öpüyor. Egoları yerlerde sürünüyordu. Çünkü seçim vardı, oraya kendini taşıyacak omuzlara sahip insanlara ihtiyacı vardı.
Bu cümleleri boşuna yazmadım. Kafamda da kurgulamadım, bizzat yaşadım, yaşayanları dinledim. Yüce Rabbim ’in beni güzel kullarını sevindirmekle görevlendirdiğini düşünürüm. Kullarına beni adres göstermiş, onlara yardımcı olmakla yükümlüyüm derim. İnsanların sorunlarını götürdüğüm yöneticilerin ne kadar samimi olduklarını ne kadar ilgili davrandıklarını çok iyi bilirim.
Seçim sathı mahaline yine girdik. Şimdilerde belediye başkanlığına, adaylığını açıklayan olmazsa bari meclis üyeliğine girerim diyenler etrafta kol geziyor. En çok yüreğimi acıtan da partilerdeki birileri tarafından demokrasiyi hiçe sayarak, evrensel yönetim ilkelerini ayaklar altına alarak halktan kopuk, çevreyi tanımayanların tepeden atanması. Her zaman yazarım Karşıyaka’yı Seyir Tepesi’nden tanıyanlar değil belediye başkanlığına, meclise bile girmemeli. Kaprisli, kibirli, ufku dar insanlar tarafından yönetilmemeli. Hiçbir proje, hiçbir iyileştirme gerçekleştirmeyenler diskalifiye edilmeli. Benden olsun ne olursa olsun zihniyeti değil mi ülkeyi bu hale getiren.
Israrla yazıyorum. Bütün siyasi partilere sesleniyorum. Halkın içinde yetişmiş, halkla iç içe yaşayan, halkı ve çevreyi iyi bilen, yöneticiler lazım. Yaşanılır bir kent için işine yüreğini katanlar şart. Evrensel yönetim ilkelerini, demokrasinin yaşatılması lazım. Türkiye’nin aydınlık yüzü Karşıyaka’ya bu yakışır. Aktif ve etkin birçok STK var. Bunların çok çalışan, sosyal sorumluluk projelerine imza atan yönetici ve üyeleri var. Halkla iç içe olan, Karşıyaka’da kabul gören, güzel yürekli isimler var. Gerekirse onlar ikna edilmeli ve yönetime katılımı sağlanmalı. “Yerde iken avucumuzda yerler, uçarken kafamıza s…lar” sözünü söylettirilmemeli.
29 Ekim’de Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladık. Kutlama programlarını kaçırmamaya çalışırım. İnsanların o sevinçlerini fotoğraflama keyfini de beraberinde yaşarım. Cumhuriyetin 100. Yıl kutlamasına bayramlık elbiselerimi giydim. Bizim dönemdeki öğrenciye rol model olan öğretmenliğin hakkını vererek. Büyük bir coşku vardı çelenk töreninde ve de kutlama alanında. Karşıyaka’da ilk kez bu kadar yoğun bir halk katılımını gördüm törenler için trafiğe kapatılan Bahriye Üçok Bulvarındaki alanda. Hafta sonuydu kutlamalar. Kurumlarda kutlama programları olmadığı için gözlerim çelenk koyma ve kutlama programına bütün kurumların yöneticilerini aradı. Uyku mu tatlı geldi yoksa daha öncelikli programları mı vardı? diye kafamda sorular oluştu.
Bir 24 Kasım öğretmenler gününü daha kutladık. Öğretmen deyip geçmeyelim. Öğretmenler bir ülkenin geleceğinin mimarıdır. Bir ülkenin kalkınması eğitim öğretime verilen değerle başlar.
“Gençlerin zihinlerini eğitirken kalplerini eğitmeyi de unutmamalıyız” der, Dalay Lama.
Japon öğrenciler ilkokuldan itibaren Dōtoku diye bilinen derste ahlâk ve etik öğreniyor. Ahlak ve etik kavramları eğitimin temelini oluşturur. Öğrenim sürecinin başarısı, iyi bir eğitimin verilmesi ile sağlanır. Öğrencilerime her zaman söylerdim ‘Saygılı insan dinler, dinleyen anlar, anlayan öğrenir, öğrenen öğretir’ diye. Temel felsefe insana saygıdır. Kişiliği oturamamış birinin çocuklara kişilik kazandırmasını beklenebilir mi? “Kötü bir okul yöneticisi öğrencilerin katilidir” sözüne katılmıyorum. Asıl öğrencilere kötülük yapanın o okul yöneticisi değil onu atayan, kollayanın olduğunu düşünürüm.
Öğretmenler gününde sosyal medyada sıkça paylaşılan bir paylaşımda Japonya’da öğretmenlere verilen saygıdan söz ediliyor. Bu saygıyı hak eden, kendi çocuğuna yapılmasını istemediğini, öğrencisine yapmayan öğretmenlerimizi buradan saygı ile selamlıyorum.
Sonsöz “En tehlikeli insan ne katabilirim diye değil ne kapabilirim diye düşünendir.” Yılmaz Durmaz
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!