01Dünya bir yıldır Kovid-19 belası ile baş edemezken kapitalizm şimdi de uzaydan, gezegenlerden para kazanma derdinde.
Gezegenimize doğru saate 101 bin kilometre hızla ilerleyen yaklaşık 500 metre yüksekliğinde Bennu Asteroidi’ni “riskli” kategorisinde değerlendirilen NASA, olası bir felaketin önüne geçmek için öncelikli planı Bennu’nun rotasını değiştirmek. 8.8 ton ağırlığında olan Hammer (Çekiç) isimli uzay aracının asteroide çarptırılarak yönünü değiştirecekler. NASA’nın ikinci planı ise nükleer silah kullanmak. Bu seçenekte uzay aracına nükleer silah yerleştirilecek ve Bennu, Dünya’dan çok uzak bir mesafedeyken vurularak parçalanacak.
Projede görev yapan fizikçi Kirsten Howley, Bennu’nun 2135 yılında gezegenimize çarpma olasılığın şu an için düşük olduğunu belirtiyor. Yine de NASA şimdiden çalışmalar yürütüyormuş.
Bu kadar tehlikeli görülen asteroidlerden de para kazanma derdine düştüler. Çünkü asteroidlerde değerli madenler var. Kapitalizm gözünü bu madenlere dikti. Gezegenimizin küresel ekonomisinin toplam değeri sadece yaklaşık 75 trilyon dolar iken 16 Psycheasteroidin üzerindeki değerli madenlerin ekonomik değerine 10 bin katrilyon dolar değer biçiliyor.
NASA, 10 kentilyon dolar değer biçilen 16 Psycheasteroitine gitmek için geri sayıma başlamış. Keşif sondasının son montajına başlanmış, sondanın 2026’da hedefine ulaşması bekleniyor.
Bugüne kadar bir gök taşından sadece Japonya Uzay Ajansı’nın Hayabusa uzay aracı, 2010 yılında 25143 Itokawa asteroidinden Dünya’ya birkaç parça toz ulaştırabilmişti.
2026 yılında bakalım para hırsı insanlığa neler getirecek.
Elon Musk’ın şirketi SpaceX’in uzaya yolcu taşıma projesine bir de internet üzerinden dijital bir ‘Mars evi’ de 500 bin dolardan satışa çıkarıldı.
Bazıları insanları toplu yok etme peşinde! Yeni silahlar üretmekte. Pazar paylaşım savaşları sürerken Kovid-19’un bir proje olduğu akıllara getirmekte. Bilim kurgu filmlerindeki küçük bir örümceğin laboratuvarlarda dev örümceğe dönüştürülmesi ve sonrasında dünyanın bu dev örümcekle savaşımını düşününce. Bugüne kadar Kovid-19 canavarının her ne kadar laboratuvarda üretildiği ispatlanamadıysa da bu yönden çalışmaların devam ettiğini hepimiz biliyoruz.
Önceki hafta yazımda “Kovid-19 sorumsuz toplumu sever” başlığı ile yazı yazmıştım. 8 Şubat haftasında Türkiye’de sadece 9 il “çok yüksek” riskli il iken geçen hafta bu sayı 58’e çıktı ve yine kapanma, kısıtlama kararları çıktı. “Yüz yüze eğitim” hayal olacak gibi. Önlemlerin alınması şart. Esnaf kan ağlıyor, çocuklar evde sıkıldı ama kısıtlamanın gevşetilmesinin ilk cumartesi günü herkes fikir birliği edercesine sokaklara döküldü. Maske tamam da sosyal mesafe yoktu. Dışarda kalabalığın içinde pozitif olduğunu bilmeyen de vardı. Ama pozitif olduğunu bile bile kalabalığa karışmanın günahı ve vebali büyük. Bulaşa sebep oldu ise ve bu bulaştan bir insan vefat ettiyse bunun Allah huzurunda büyük günah sayılacağını düşünürüm.
Aşının yaygınlaşması için aşı geliştiricilerin teknolojilerini ve kullandıkları formülleri paylaşması gerektiğini de yazmıştım. Dün gazetelerde dünyanın ileri gelen bilim insanlarınınaşı milliyetçiliğinin önlenmesi ve aşı geliştiricilerin teknolojilerini ve kullandıkları formülleri paylaşması çağrısı vardı.
60 yaş ve üzeri aşı programı başladı. Aşının yararının aşının yan etkisinden daha çok olacağını düşünerek. E-Nabız üzerinden randevumu aldım çok şükür. Bu konuda da birileri çıkıyor açıklama yapıyor. Neymiş efendim aşının etkisi en fazla bir yıl olacakmış. Olsun bir yıl. Bir yıl içinde daha büyük etkili bir aşı bulunur belki.
Sonsöz “”Bedenimizi hasta eden, ruhumuzun baskısıdır.” S. Freud
Kaynak: Hürriyet ve Cumhuriyet web
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!