Uzun zamandır seçim ile ilgili yazı yazmıyorum. 2009-2011-2014 ve 7 Haziran 2015 verilerini YSK verilerini baz alarak çok da güzel bir çalışma yaptığım halde yazmak içimden gelmedi. Oysa ne çok isterdim İzmir cezaevlerindeki ilginç oy dağılımını yazmayı… Siyasette en çok sevdiğim iki insanın da, her telefon açtığımda cevap veren, veremediği zamanda geri dönme inceliği gösteren 10 yıldır değişmeyen politikacı dostumun adını da yazmayacağım. Algı operasyonuna hiç ama hiç girmek de istemiyorum. Seçimde telefon numarasını verip sonra telefonunu açmayanı, yapması gerektiği işi hatırlatmak için de olsa telefonunu paylaşmayanı da yazmayayım… Güzel insanlar isimlerini yazmadığım için kusura bakmasın, seçimde verdiği sözlerin arkasında durmayanlar, tek oyu bile hak etmeyenlerin ismini yazmadığım için de sevinmesinler.
İçimden siyaset yazmak gelmiyor. Elimde değil.
*****************
Son zamanlarda başkalarını kötüleyerek, kendine değer verdirmek için çalışan yalakalar çoğaldı. Güzel dostlukları, güç birliklerini bozmaktan zevk alanlar… Ünlü aşk masalındaki Mem ü Zin’deki Beko’dan daha ustaca davranmakta. Ve ne yazık ki beyler! Bu oyuna kolay gelmekte.
İnsanlar tuhaflaştı. Güven, dostluk yok. Merhaba dersin “Ne verirsin?” der gibi bakar. Apartmanda insanlar komşunun ölümünü ya saladan ya basından öğrenmekte. Asansör kapısında karşılaşılırsa selam verilmekte. Hormonlu gıdalar mı değiştirdi insanlığı anlayamadım. Yanında gördüğünü hemen karşında görebiliyorsun. Bazıları kendini âlim, karşısındakini cahil görmekte.
Her dilden, her dinden insanlar ile konuşmak,7 düvel ile barışık yaşamak lazım. İnsanların senin gibi düşünmesini beklemek en büyük hayal kırıklığıdır. Haddini aşanlara da değer vermeyeceksin. Karşınızdaki her şeyden önce insan olacak.
Geçenlerde bir sohbette adam bana "Ben çok dürüstüm" diyor. "Dürüstlük övünülecek bir şey değil, her insan dürüst olmak zorunda zaten" deyince bana küstü. Çekti gitti. Bu durumda "Canı cehenneme desem, siz de bana kızar mıydınız?"
Bir bilim insanı ile tanıştım geçenlerde. Siyasete atılmış. “Yılmaz Hoca sizden çok söz ediyorlar, sizi tanımayı çok istiyordum” dedi. “Hocam yanlışınız olmasın, bu ülkede kimse başkasından söz ederek, başkasını kendinden daha üstün görmek istemez. Sizinle beraber gezen beni çok sever, o sık sık benden söz etmiştir. Oradan aklınızda kalmışımdır.” deyince, “Sizi şimdi daha çok tanımak isterim” dedi. Bu süreçte siyasetten kendimi uzak tutunca tanışmak, tartışmak nasip olmadı. Hayırlısı.
Çok kıskanç bir adam varmış. Bir gün bu adamın karşısına bir cin çıkar. “Dile benden ne dilersin. Ancak; sana vereceklerimin iki katını komşuna vereceğim” der. Adam o kadar hain ve alçak duygulara sahip ki durur ve düşünür. Ben bir araba istesem komşumun iki arabası olacak. Ev, arsa, fabrika istesem komşuma iki kat verecek. Komşusunun ondan üstün olmasını ister mi?
Cine der ki “Benim bir gözümü, komşumun iki gözünü çıkar.”
Son söz “İnanmak istemeyeni, hiçbir mantık inandıramaz.” Cenap Şahabettin
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!