Çelişkilerle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Kuşaklar arası farklılıklar, geçimsizlikler bu çelişkileri derinleştiriyor. Bana göre teknoloji geliştikçe, paraya düşkünlük artıkça, insanlardaki vicdan ve merhamet duygusu azalıyor.
Bugün hemen hemen her insanın ve her ailenin yaşamının bir köşesinde yerini bulan Microsoft’un kurucusu ve dünyanın en zengin 4’üncü insanı olan 65 yaşındaki Bill Gates’in teknolojinin ilerlemesine verdiği katkı inkâr edilemez. Çok takdir ediyorum.
Bil Gates, teknolojinin dâhisi olmasının yanı sıra şu sıralar modern toprak ağalığına da soyunmuş durumda. Amerika’da yaklaşık bin kilometre karelik arazisi olduğu söyleniyor. Geçenlerde Trakya’da toprak alıyor söylentisi bile oradaki arazi/arsa fiyatlarını uçurdu.
Bill Gates’in toprağa yatırımını iklim felaketi öngörüsüne mi? Suyu az kullanan tohum ile üretim yapmasına mı bağlamak lazım! Dahası Gates hayvancılıkla da oldukça ilgili. Gates özellikle gelişmiş ülkelerde eti için üretilen ve atmosferdeki sera gazı miktarına büyük etkisi bulunan kasaplık hayvanların yerine Impossible Foods ya da Beyond Meat gibi sentetik etlerin tüketiminin yaygınlaşması gerektiğini savunuyor. Bütün bunlar dünyayı kurtarma projesinin bir parçası mı? Yoksa bizi nasıl bir geleceğin beklediği öngörüsü mü?
2008 yılından bu yana yaklaşık 45 milyar dolar Gates Vakfı’na aktardılar. Pandemiden önce korona virüse karşı geliştirilen 4 projeye destek oldular. Vakfın 2002 yılında Pfizer’a şirketine ilk yatırımı yapması dikkat çekici. Korona virüse karşı geliştirilen antikor tedavisini üretecek GlaxoSmithKline (GSK) projesinde de var.
130 milyar dolarlık servete sahip Gates çifti, iki çocukları olmasına karşı boşanıyorlar. Boşanmaları şimdi dünyanın gündeminde. Ama 130 milyar doları nasıl paylaşacakları konuşuluyor.
Gates’in Bebek Patlaması Kuşağı (Baby Boomers/1945-1964) ile onun teknolojisi ile gelişen kuşaklara dönelim.
TDK sözlüğüne göre “kuşak” tanımı; “Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğudur.”
Her kuşak bir öncekini tutucu bulup, kendinden sonraki kuşakları ise beğenmemekte. Gerek aile içi, gerekse eğitim sürecinde çatışmalara neden olmakta.
Yeni kuşak Alfa kuşağındakiler şimdi 8 yaşında. Bana göre bunlara pandemi kuşağı denmeli. Sosyal yaşamdan uzak kalan bu kuşak, evde teknolojiye bağımlı şekilde yetişiyor. Teknolojinin yararını inkar edecek değilim ama ben insani ilişkilere çok değer veren bir mantık ve duygu ile yaşayan biriyim. Eskiden özene bezene güzel kartpostalları seçer, özenle yazılar yazar, PTT’nin yolunu tutar, akrabalarımıza, dostumuza, arkadaşımıza yollardık. Şimdi kopyala yapıştır şekliyle başkalarının duygularını yazıp toplu olarak gönderiyoruz. Yapay hiçbir şeyin vicdanı, merhameti ve de tadı olmaz diyorum.
Dostluk kavramını çok önemserim. Bayramlarda ve özel gümlerde dosttan gelen telefon, günü anlamlı kılar. İnsanı mutlu eder.
4-5 yıl önce İzmir’den ayrılan ve şimdi Gaziantep’te görevde olan Ali Kahraman albayımın ve eşi banka müdürü Burçin hanımın Gaziantep’in meşhur baklavası ve bayramlık ikramlarını göndermesi bizim kuşaktaki dostluğun hala yaşandığını gösterdi. Pandemiden dolayı ev gezmelerinin yasak olduğu bayramda onların gönderdiği bu güzel dostluk mesajını dostlarımla paylaşamadım.
Sosyal medya hesaplarımda hep paylaşırım “Dostla içilmeyen çayın, kahvenin ve de rakının tadı yok” diye.
Dostluk bizim toplumun en önemli değerlerindendi. Ya şimdi…
Sonsöz ” ‘İnsan’ olduğunuzu hatırlayın… Geriye kalan her şeyi unutsanız da olur.” Einstein
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!