Birbirinden farklı, birbirinden hızlı, çok garip günlerden geçiyoruz.
Artık her gün değil, her saat gündem değişiyor Türkiye’mizde.
Dünyada ve ülkemizde sağlıklı, huzurlu ve mutlu yaşamak zor oldu. Arada sevinçli durumlar olsa da, yapılan yanlışlardan, insanlara epeyce acı çektirdikten sonra dönülmeye çalışılsa da, tüme bakınca hayat gerçekten çok zor.
Son günlerde ülkemizde cumhurbaşkanlığı seçimleri önde gelen konulardan birisi.
CHP Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayını belirlemiş, üzerine bir risk almış, siyasal konjonktür açısından doğru tercih yapmıştır. Ülkenin ortamı bu tercihi gerektirmektedir. Karşı tarafın suskun, yorumsuz, sessiz olması enteresandır. Adayın reklamı olabileceği endişesiyle olsa gerek, yorum yapmaktan bile kaçınıldığı görülmektedir. Bu bile çok önemli, iyi bir göstergedir. Keşke ortam tüm CHP seçmenlerinin gözü kapalı onaylayabileceği bir adayı göstermeye uygun olabilseydi, ama maalesef değil. Rasyonel bakmayı, sonucu o şekilde değerlendirmeyi başarmalıyız. Bu şartlarda bize düşen; Genel Başkanımızın ardında dik bir şekilde durabilmektir. 10 ve 24 Ağustos’ta tatilde değil, oy kullanacağımız şehirde olmak ve oyumuzu kullanmak görevimizdir.
Yoksa hayat bizi zorlamaya, -kaldığı yerden- şiddetle devam edecektir.
Biliyoruz ki; bu ülkede kadın olmak daha zor, eskiye göre. Kadınlarımız, gittikçe daha çok ve haksızca hırpalanıyorlar, şiddete maruz kalıyorlar. Ön yargılar ve toplum baskısı nedeniyle öldürülüyorlar. Cahillikten oluyor, gururdan oluyor, kötülükten oluyor. Sonuçta ezilen ve haksızlığa uğrayan hep kadınlar oluyor.
Bu ülkede çocuk olmak daha zor, eskiye göre. Çocuklarımız, gittikçe daha fazla baskılanıyorlar, tüketime özendiriliyorlar. Yanlış sistemlerle, deney aracına dönüşüyorlar çoğunlukla. Plansızlıktan oluyor, eğitimsizlikten oluyor. Sonuçta ortada bir sürü kendine güvenmeyen çocuklar oluyor.
Bu ülkede erkek olmak daha zor, eskiye göre. Erkeklerimiz, evlerini geçindiremezlerse suçlanıyorlar, her şeyden sorumlu oluyorlar. Erkeklikleri ile test ediliyorlar çoğunlukla. Erkek egemen toplumda, gittikçe daha fazla yük yükleniyorlar. Sonuçta sorunlu erkek sayısı giderek artıyor.
Bu ülkede ağaç bile olmak eskiye göre daha zor. Boyuna bosuna bakmadan yok ediyorlar ağaçları. Rant uğruna kesiliyor ağaçlar çoğunlukla. Maden için oluyor, HES için oluyor, AVM için oluyor, ama esas “para” için oluyor. Kapitalist sistem acımıyor hiçbir şeye, hiç kimseye. Ağaca bile…
Toplumun raydan çıkarıldığı, paranın ve görüntünün yüceltildiği, kişiliğin ve insani değerlerin önemsenmediği bu ülkede, bu gidişle insanlar acı çekecek ve de daha fazla ağaç kesilecektir. Ezilen kadınların; eğitimli, kendini ezdirmeyen kadınlara, sorunlarla yüklenmiş erkeklerin; paylaşımcı, olgun erkeklere, kendine güvenmeyen çocukların; iyi yetişmiş, kendinden emin çocuklara hızla dönüşmesi gerek. Özgürlük, demokrasi ve adalet kavramlarının yeniden hayata geçirilmesi gerek.
Yanlış gidişe dur demek için önemli bir şans var önümüzde. Seçimler çok önemli. İnsanlar kavşak noktalardaki seçimlerle belirler hayatlarını. Şansımızı kaçırmayalım. Zor zamanları etap etap aşmak gerektiğini ve duygusal düşünmenin artık bir “fantezi” olduğunu bilelim. Kaybedecek zaman ise hiç yok.
Bütünlüğümüzü bozmadan akıl ve bilim yolunda hızla ilerlemek gerek.
Zor zamanları aşıp, huzurla yaşayacağımız günlere kavuşmak umudu; içimizde saklı.
Bu ülkede gerçekleri görebilen herkes bu huzuru sonuna kadar hakediyor.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!