Suriye, Filistin ve Ukrayna da süregelen savaşlar, insanlığın son yıllarda yüzleştiği en büyük trajedilerdendir diyebiliriz. Bombalar altında can verenler, yıkılan şehirler, yaşanan göçler ve kaybolan nesiller. Çok büyük bir belirsizlikle karşı karşıyayız. Ne zaman yatışır, daha da mı kötüleşir, şartlar ne olur, kimse bilmiyor. Bu savaşlar bölgeyi yok ediyor. Yalnızca bu bölgeleri değil, tüm dünyayı da derinden etkiliyor. Savaşın yarattığı yıkım, ekonomik krizleri ve küresel istikrarsızlığı da körüklüyor. Dünyanın farklı köşelerinde milyonlarca insan açlıkla boğuşuyor. Temiz suya, gıdaya erişemeyenler, barınacak bir yer bulamayanlar, gün geçtikçe artıyor. Ekonomik kriz ise yalnızca yoksulları değil, orta sınıfı da perişan ediyor. Yoksulluk, küresel ölçekte en büyük sınavlardan biri haline geldi. Eşitsizlik ise her geçen gün daha da derinleşiyor. Bir yanda zenginlik içinde yaşayan bir azınlık, diğer yanda temel haklarından mahrum bırakılan milyarlarca insan. Bu dengesizlik, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve ahlaki bir sorun.
Yeni bir yıla merhaba demek, aslında hepimiz için küçük bir yenilenme şansı sunar. Takvimde değişen rakamlar, ruhumuzda tazelenen umutlara dönüşür. Ancak, ne yazık ki dünya sahnesinde tablo çok kötü. Yine de insan yapısı; bir umuda sarılarak ayakta kalmaya çalışan bir sistem. Başka türlü yaşamak mümkün değil, çünkü.
Yeni bir yıl; bizi karamsarlığa kapılmaktan alıkoyan güçlü bir hatırlatmadır. Çünkü her şeye rağmen değişim ve dönüşüm mümkündür. Tarih, hepimize bunu hatırlatan örneklerle doludur en çok da bizim şanlı tarihimiz; olmaz denileni olduran mücadelelerle, direnişlerle doludur. Birey olarak bile atacağımız küçük adımlar, büyük dönüşümlerin başlangıcı olabilir. Gerçekleri görmek, insanları bilinçlendirmek, kendimizi ve çevremizi eğitebilmek, bilinçli tüketmek, çevreye duyarlı olmak, sosyal dayanışmayı artırmak gibi adımlarla hem kendimize ve çevremize katkıda bulunabilir belki de bir oluşumu başlatabiliriz. Unutmamalıyız, en zorlu zamanlarda bile bir umut ışığı, bizi geleceğe bağlayan en güçlü bağ olabilir. Toplum olarak dayanışma içinde olmayı sağlamalıyız, farklılıklarımızı zenginlik olarak görmeyi ve ortak sorunlara birlikte çözümler üretmeyi hedeflemeliyiz. İnsanın mutluluğu, diğer insanların mutsuzluğu üzerine inşa edilemez.
Yeni yıl; geçmişin yüklerinden arınıp geleceğe dair hayaller kurmak için bir fırsat. Bu fırsatı değerlendirip hem bireysel hem toplumsal anlamda daha iyi bir dünya için çabalamak, belki de elimizde. 2025 yılı, birçok sıkıntının aşıldığı, barış ve huzurun öne çıktığı bir yıl olabilir. Biz buna inanırsak, belki dünya da değişir. Bunun için; tüm sorunlar karşısında, dayanışmayı ve barışı ön planda tutan çözümler üretmek zorundayız. Adaletin olmadığı bir dünyada barışın mümkün olmadığını hatırlamalıyız. İnsanlık, daha eşitlikçi ve sürdürülebilir bir dünya için birlikte hareket etmezse, bu sorunlar daha da derinleşecektir.
Yılın Sloganı şu olmalı;
Umut ve mücadele, karanlığı aşmanın tek yoludur.
Yepyeni umutlarla dolu, güzel bir yıl dileğiyle.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!