2017, acılarımızla, sevinçlerimizle geride kalacak. “2018 daha fazla umut, daha fazla sevinç, daha fazla mutluluk getirsin, yaşamımızda güzellikler olsun, mutlu yarınlara uyanalım, gerçek dostluklar hep bizimle olsun, mutlu yıllar….” diyeceğiz yine birbirimize.
Yıllar hızla geçiyor. İçinde yaşarken değerini bilemediğimiz güzelliklere sonradan üzülüyor, geleceği kuşku, merak, bazen umutla bekliyor, anlarımızı ise yaşamayı atlıyoruz genel olarak. Bulunduğumuz ortamdan dışarı çıkıp kuşbakışı bakarsak hayatımıza, yolunda gitmeyen şeyleri düzeltmeye çabalamak, düzelemeyen şeyleri mümkünse uzaklaştırmak, olmuyorsa da kabullenerek yaşamak ve uygun koşulları yaratmaya çalışmak en akıllıcası sanki.
Çevremizden bağımsız değiliz tabii ki. Ülkede ve dünyada yaşanan olumsuzluklardan derinden etkileniyoruz. Yaşanan bütün dengesizlikler, yanışlıklar, problemler, acılar, artılar, eksiler hepsi ruhumuzu etkiliyor. Büyük bir hızla yaşıyoruz. Sanki kendi hızımıza ayak uyduramıyoruz. Pek çok şeye yetişemiyoruz. Teknoloji inanılmaz şekilde gelişiyor. Yapay zekanın bizi ilerde bir zaman diliminde yönetebileceği konuşuluyor. Dronlar, Afrika’da tıbbi yardım malzemesi taşıyabiliyorlar. Bazı şirketler siparişleri dronlarla taşımayı test ediyorlar. İnternet, hayatımızın tam da ortasında artık. Cep telefonsuz nefes bile alamıyoruz adeta.
Bu arada, Time Dergisi 2017 yılının teknoloji dünyasının en çok etkileyen liderlerini belirliyor. Birinci; Elon Musk (Tesla), sırayla Jeff Bezos (Amazon), Mark Zuckerberg (Facebook), Tim Cook (Apple), Sundar Piçhai (Google)…şeklinde gidiyor. Siber saldırıların artık fiziksel saldırılardan daha etkili hale geldiği ve şirketlerin en çok buna yatırım yaptıklarından bahsediliyor. Dijital hayat ne kadar da zormuş meğer !
Ne onunla, ne de onsuz olmuyor, mecburen içine dalıyoruz bir yerinden.
Bir taraftan bunlar olurken, başka bir tehlike daha var. Güç sahipleri, doğrunun ne olduğunun gerçeklikle değil de kim neye ne kadar inanıyorsa onunla ölçüldüğü bir süreci dayatmak istiyor. Alternatif gerçekler öne çıkarılıyor. Amaç bilgi edinmek olmuyor, inandırmak oluyor. İnanılan şeyin doğru olduğunu ispatlamak peşinde olan büyük bir grup var. Gerçek nedir? Çok da önemli değil, haklı olmak ve bunu kanıtlamak önemli. Kim kime neyi inandırırsa artık doğru o deniyor.
Bu durumda düşman; aklı ve fikri hür olanlar ve de bilim insanlarıdır.
Bir grup da gerçeği değil de duymak istediğini duymak ve rahatını kaçırmamak peşinde tabii. Esas tehlike aslında bunlar. Sorgulamayan, düşünmeyen, irdelemeyen kitleleri peşinden sürüklemek kolay çünkü. Gücü elden kaçırmamak ise ancak alternatif gerçekleri devam ettirmekle mümkün.
Ne tuhaf, bilgi içinde yüzüyoruz bir taraftan ama bilim insanları can çekişiyor. Bu kadar çelişkiyi üretebilmek de kolay değil hani. Gelişmeler bu noktaya geldi, insanlık bunu çözemedi demek ki. Nerede kilitleniyoruz acaba?
Kapitalizm, bu hızlı çöküşü anlamamamız için yaygara koparıyor sanki. İklim değişiyor, çevre kirleniyor, kentler plansız büyüyor, yüksek yapılarla ve yoğun trafikle içinden çıkılmaz ve içinde yaşanmaz hale geliyor. Üretim yok, tüketim çok, eğitim ise tam felaket.
Gelecek yıllar bize ne vaat ediyor? Bu karmaşa ve kaos ne zaman bitecek? Bunun cevabını sanırım yine biz, siz ve onlar vereceğiz. Her şey bize ve burada her şeyin içinde yaşayan insanlara bağlı. Umutsuz olmak yakışmaz yine de. Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir demişler. Değişecek tabii ki değişeceğiz ve değiştireceğiz. Geç olmasın yeter ki !
Dileğimizi dileyelim o halde; Adil bir düzende, demokratik bir ortamda, İnsanca yaşanacak, sevgi dolu huzurlu günlerin çabuk gelmesi dileği ile, sağlıklı, huzurlu akılcı yıllar hepimize.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!