Bu konu Türkiye’nin en sancılı, bitmek-tükenmek bilmeyen, herkesin bildiği ama hiçbir şey yapmadığı, işi bilmeyenlerin iş başında olduğu, kulüpleriyle eşitsizlik yaratan; eğitimin, kültürün, sanatın uğramadığı, üstelik zor devrilecek bir yapının varlığıdır.
Bir kere, belediyeler neden spor kulübü kurarlar, bunu incelemek gerekir? Kurulmuş kulüplerle yapacağı rekabet daima onların lehine olacaktır. Çünkü, sporcu ve antrenör maaşları sürekli ve garantili biçimde ödenmektedir. Seyahatler uçakla yapılmakta, bol yıldızlı otellerde konaklama, şehir içi transferlerde eğer benzer bir parti orada yönetimde ise o kentin araçları kullanılmaktadır.
Yerel yönetimlerin bu girişimleri ve işleri ilk bakışta ne kadar güzel, belediye spora da destek oluyor algısı yaratmıştır. Bu algı sürdürülmeye çalışılıyor. Ama şunu unutmamak gerekiyor; spordan, acaba belediye kulüplerini çıkarırsak spor haritasındaki açıklıkları görmek hepimizi ne kadar şaşırtacaktır?
Hafızası güçlü olanlarımız hatırlayacaktır, bundan epeyce yıl önce spor teşkilatının yönetimini yerel yönetimlere devredelim görüşü pişiriliyordu. Belediyeler spor yoluyla daha çok reklam yapıyor, işsiz antrenörler siyasi görüşleri nedeni ile bu yapılarda yer buluyor, var olan kulüplerle eşit koşullarda olmayan rekabetler yaşanıyordu. Hata bazı belediyeler, bünyelerinde bulundurdukları branşların federasyonlarına sızıyorlardı.
Doğru mu değil mi, yanlış mı değil mi tartışmasını yapmak üzere bu hafta sonu bir ilimize konuşma yapmaya gideceğim. İzmir, İstanbul ve Ankara’da görev yapmış, arada bir de Kocaeli deneyimini yaşamış biri olarak yerel yönetimlerin sporla olan ilişkilerinin bir bölümünü orada açıklayacağım.
İzmir’de Fuar Turnuvası için gece yarısı Çiğli’ye gelen uçağın içinden çıkan sporcuları orada bulunan belediye zabıtalarının belediye başkanına telsiz mesajı ile bilgi vermesi sonrası makam araçlarını Çiğli havalimanına gönderen Burhan Özfatura’yı; Ankara’da bir turnuva için kendisini ziyarete gidip sponsor olmasını istediğimiz Halk Ekmek Genel Müdürü Ali İlkbahar’ın “Bu iş kaç halk ekmek eder?” demesini, hentbol maçlarını oynayan ASKİ’nin hem antrenman hem de maç yaptığı spor salonunun Sirk Salonu olmasını; İstanbul’da 2027 EYOF ve 2036 Yaz Olimpiyat Oyunlarını yaşamdan uzak düzenlemeyi planlamaya çalışan kıymetli dostlarımı eleştirmeden geçemeyeceğim.
Yerel yönetimlerin yapmadığı iş neredeyse yok gibi… Spor teşkilatı, spor yazarları derneği, amatör spor kulüpleri konfederasyonu, olimpiyat komitesi, kendi çaplarında (!) faaliyetlerini sürdürüyorlar. Bazıları değişim ve dönüşüm içindelermiş gibi olsalar da aslında spordaki gelişim ve sıçramalar için ufukta yeni bir şey görünmüyor. Bu durum, konuyu dikkatle takip edenlerin hafızalarında ciddi ölçüde travmalara yol açıyor.
Konu çok basittir: Herkes için spor, herkese spor yeterlidir. Tesis, insan kaynakları ve bilgi, yerel yönetimler tarafından üretilmeli, herkesin hizmetine sunulmalıdır. İşte bu kadar…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!