Spor liselerinden sonra spor ortaokulu açıyoruz. Başvuruları başladı. Birkaç pilot uygulama ile ortaokul müfredatı ile spor dersleri birlikte eğitim tarihindeki yerini alacak. Bunun tartışmasını pedagoglara bırakmak gerekir diye düşünmekle beraber ben hâlâ ilköğretimin ilk 3 yılındaki beden eğitimi ve spor derslerinin hangi meslek grubu mensupları tarafından işleneceği konusunu tartışmaya devam edeceğim.
Bu okullara hangi öğrencilerin ne tür testlerden geçerek başlayacağı, eğitim ve öğretimi sürdürecek öğretmenlerin hangi kaynaklardan geleceği, spor tesis ve malzemelerinin nelerden oluşacağı, öğrencilerin yatılı mı yoksa gündüzcü mü olacakları gibi sorulara doğruya yakın cevaplar vermek zorundayız.
Konuya başka açılardan bakarsak, aslında her ortaokul öğrencisine daha çok spor yapma şansı ve hakkı verecek uygulamaları desteklemeliyiz. Sporun, yalnızca spor ortaokullarında değil her okulda belirli program ve müfredat dahilinde yapılması sağlanmalıdır. Bu yaş gruplarının eğitiminde keodikatif yaklaşım gereklidir. Puberteye kadar yapılacak egzersizler, yüklenmeler, dinlenmeler, toparlanma süreçleri dikkatlice takip edilmelidir. En çok karşılaşılan bir konu olarak, bu yaş gruplarında olan çocuklarımız acaba sportif yarışma ve karşılaşmalara katılacaklar mıdır?
Birçok sporda yaş altı (U14, vb.) diye tabir edilen bir eşleşme olasılıkları kullanılmaktadır. Bazı sporlarda belirli yaşlarda aşırı yüklemeli egzersizlerin yapılması tehlikeli bulunmaktadır. Bazılarında ise ne kadar erken başlanırsa o kadar başarılı sonuçlar alınmaktadır. Cimnastik buna en iyi örnektir. Spora başlama yerine “harekete başlama” tabiri daha doğru bir ifade olacaktır. Spor denilince içinde yarışmanın da bulunduğu aktiviteler akla gelmektedir. Ama söz konusu okul kapsamında yüzme, cimnastik, atletizm (Belirli branşlarda) yarışmaları düzenlenebilir. Süre, alan, vb. kurallarda bazı değişiklikler yapılabilir. Sporun “mini”si uygulamaya konulabilir.
Sonuç olarak salt spor ortaokulu konusu, sanıyorum çeşitli tartışmaları da beraberinde getirecektir. Buna karar verenlerimizin uzun bir hazırlık dönemi geçirdiklerini düşünüyorum. Acaba Üniversitelerimiz, bazı önemli kurullarımız, pedagoglarımız bu konuda tartışıp bir sonuca ulaştılar mı? Bunların kimler ve hangi kurumlar olduğunu bilmemiz gerekir. Bu kararı çok agresif, biraz da provakatif buluyorum.
2025 yılı içerisinde yapılacak bazı kongrelerde sanırım bu konu bilimsel araştırmalarla tartışılacaktır. Millî Eğitim Bakanlığımız, Üniversitelerimiz, Spor Federasyonlarımız ve Olimpiyat Komitemiz de dahil olmak üzere birlikte yapılacak etkinlikler, kafalarda oluşacak bazı soruların doğru cevaplarının bulunmasını sağlayabilecektir.
Bu arada Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği müfredatı üzerinde yeniden bir çalışma yapmak gerekiyor. Şimdi ben Prof. Dr. Sefer Ada’yı ziyarete gidiyorum. Kıymetli hocamdan öğreneceğim çok şey var. Bana müsaade…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!