Okullarımız açılıyor ve çok sık karşılaştığımız demeçleri duymaya devam ediyoruz. Okul sayısını arttırdık, şu kadar derslik sayısını arttırdık, öğretmen sayısını yükselttik… Kaç tane spor salonu yaptık, kaç tane atletizm pisti inşa ettik, kaç tane yüzme havuzu ürettik gibi sorulara yeterli cevaplar bulamıyoruz. Bu arada, var olan spor tesislerinin kullanım oranları, günde, haftada ne kadar süre ile kullanıldığı da meçhuldür. Bazı yöneticiler, tesisler temiz kalsın diye salonlarına antrenman ya da müsabaka için kulüplere tahsis etmemektedirler.
Yetenek seçimi: Benim bildiğim, son 10-15 yıldır yeteneklileri seçmek için hem milli eğitim hem de spor bakanlığımız olağanüstü bir çaba içerisine girdi. Durmadan test yaptık. Hatta test yapmak için salonları kapattık, spor yapanları bile engelledik… Ama şu yeteneklileri bir türlü keşfedemedik.
Bu hafta sonu İzmir’de kulüplerarası atletizm şampiyonası vardı. Kullanmakta olduğum yayıncı şirketin bilinen kanallarının tamamını taradım. Maalesef Olimpiyad düzenleme hayali içinde bulunan ben ve benim gibiler olarak bu yarışları eğer göremiyor, izleyemiyorsak milletimiz atletizmi nasıl seyredecek, nasıl sevecek? Üşenmeden başından sonuna kadar tüm kanalları tarayınca bir Afyon televizyon kanalının bu yarışları verdiğini gördüm. Hem sevindim hem de şaşırdım.
Afyon demişken, orada Dünya Motokros Şampiyonasının yapıldığını umarım biliyorsunuzdur. Bunun temelini, yıllar önce TMF adına FIM Avrupa Seçimlerine katılmak için Ogün Baysan ile gittiğimiz Krakow’daki toplantılarda atmıştık. Hatta gala yemeğinde İtalyanların bulunduğu masada yer almış, konuyu enine boyuna tartışarak, bunu yapacağımızı bildirmiştik. Spor organizasyonlarının alınmasında başka bir diplomasi yapısının gerekliliği unutulmamalıdır. Afyon harika bir iş çıkarıyor. Şampiyonadaki emeği geçen herkesi içten tebrik ediyorum.
Motor demişken Transanatolia’dan bahsetmezsem rahmetli Kemal Merkit’e haksızlık etmiş olurdum. Sporcumuz bu yarış esnasında yolunu kaybeden bir motor kullanıcısına yol tarif ederken bir başa sporcunun kendisine çarpması sonucu hayatını kaybetmişti. Motor sporlarını birbirlerinden ayırmadan tanıtmalıyız, toplumu haberdar etmeliyiz… Motosiklet damarım kabardı yine…
Okul sporları yok olmuş, Üniversite sporları beklemede, spor bilimleri fakülteleri için yetenekli spor öğrencilerinin seçilmesinde akıllara zarar bir sistem uygulanmış (Bugün itibarı ile hala sonuçlar belli değil, tercih yapma programı bile yayınlanmadı), spor federasyonlarının seçiminde delegeler mevcut federasyonların başkanlarını tekrar seçilebilmesine imkan verecek şekilde belirlenmiş, ne yapacaklarını açıklamayı bile düşünmeyen başkan adayları ortalıkta, özerkliği devletin verdiği bütçeyi istediği gibi kullanma rahatlığı olarak algılayan federasyonlar iş başında…
Şimdi, toplayın bu yazdıklarımı, ortaya çıkan sonucu Paris Yaz Olimpiyat Oyunlarında aldığımız madalyaların açıklaması olarak değerlendirebilirsiniz. A’dan Z’ye her konuda restart yapmak zorundayız. Benim şimdilik önerim, Sinan Canan hocamdan alıntı olarak “Fabrika Ayarlarımıza Dönelim” şeklindedir. Bunun çok basit yöntemleri var. Birkaç arama konferansı ve çok boyutlu çalıştaylar ile yeni bir plan yapılabilir.
Spor teşkilâtı, Olimpiyat Komitesi ve Üniversiteler bir arada çalışmaya başlamalıdırlar. Bunun nasıl olması gerektiğini sabrınıza sığınarak haftaya yazmak istiyorum.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!