Bu konuda yazmayı uzun zamandan beri düşünüyordum. Sıra şimdi ona geldi. Gündem o kadar hızlı değişiyor ki, bazen yazıya başlarken konu başlığını değiştiriyorum.
Milli sporcularımız, sayıları 55’i bulan branşta ülkemizi temsil ediyorlar. Bu sayı daha da fazla olabilir. Bir başka açıdan bakarsak, bu sporcular çeşitli uluslararası yarışmalara katılma hakkını elde edebilenler olarak açıklanabilir.
Her bir sporun kendine özgü koşulları, yarışma periyotları ve karşılaşma sistemleri bulunuyor. Spor oyunlarında maç sayısı oldukça fazla iken bu sayı bireysel sporlarda hatta mücadele sporlarında daha da az oluyor.
Örneğin Cimnastikte, eskiden Türkiye içindeki yarışma sayısı çok az idi. Bu sporda bir yıl içerisinde birkaç şampiyona düzenlenirken, Voleybol, Futbol, Hentbol gibi branşlarda sayısı oldukça fazla olan turnuvalar gözleniyordu. Bu durum Cimnastik ile uğraşan sporcuların aleyhine idi… Özellikle Üniversitelerin Spor Bilimleri Fakültelerinin çeşitli bölümlerine olan başvurularda, millilik sayıları nedeni ile diğerlerine oranla dezavantajlı oluyorlardı. Bazı Fakülteler konuyu branş bazında değerlendirirlerse millilik kontenjanlarından yararlanabiliyorlardı.
Şimdiye kadar yazdıklarım, bu sporcuların Üniversiteli olma yolunda karşılaştıkları sorunlar olarak görülebilir. Şimdi işin bir başka tarafına bakıyoruz:
Bu öğrenciler, Yüksek Öğretim Kurumlarına girdikten sonra bu defa sayısı oldukça fazla olan milli takım kamplarına katılmak zorunda kalıyorlar. Bu da onların eğitim-öğretim alanında son derecede geri kalmalarına sebep oluyor. Derslere katılamamaları, hatta sınavlara bile girememeleri karşımıza çıkıyor. Bir şekilde görevli-izinli olarak bu kamplarda bulunan milli öğrencilerimiz girdikleri sınavlarda başarılı sonuçlar alamıyorlar.
Bunu bir şekilde doğru bir yöntem ile sonuçlandırmak zorundayız. Bir öğrencimiz, hem de Dünya çapında derecesi var, bana şunu söylüyor: “Hocam diğer Üniversitelerde hocalar benim milli takımda yer alan arkadaşlarıma yardımcı oluyorlar, siz neden yardım etmiyorsunuz?” Gelin bu soruya cevap verin. Yardım derken ne anlama geldiği aşağı yukarı herkes anlıyordur.
Bunları da geçtim, diyelim bir şekilde mezun oldu bu öğrencilerimiz… Görev aldıkları takdirde, öğrencilerine, sporcularına ne öğretecekler? Konu burada düğümleniyor. Bugün, bana göre Naim Süleymanoğlu’ndan biz yeterince yararlanamadık. Yaşayan efsane Hamza Yerlikaya’dan daha fazla deneyim ve bilgi aktarımı bekliyoruz…
Milli sporcular derken konuyu dikkatlerinize sunmak istedim.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!