Geçtiğimiz haftalar içinde spordaki başarının psikolojik tarafı tartışıldı. Alanında en kıymetli araştırmacılardan biri olan Prof. Dr. Turgay Biçer “Sporda başarının p’i psikolojidir” şeklinde açıklamada bulununca ortalık karıştı. Efendim, “Psikoloji bu kadar etkili olur muymuş, sporda yapılan diğer çalışmaların etkisi olmuyor muymuş?
Konu radyolarda tartışırken ben de dinlediğim için lehte ve aleyhte aktarılan görüşleri öğrendim. Bir ara bir dinleyici beni de aradı: “Hocam olaya neden müdahil olmuyorsunuz? Siz antrenman ve hareketten başlayıp egzersiz fizyolojisine kadar uzanan bir yelpazede bize dersler anlattınız. Başarı yalnızca psikoloji ile mümkün müdür?”
Bir kere, sporda başarıyı yalnızca bir parametre ile açıklamak mümkün değildir. Sporda üstün performansı ortaya koyabilmek için en az on yıl geçirilmesi gereklidir. Yetenekli sporcuların seçiminden başlarsak, çeşitli yaş gruplarındaki antrenmanlar, doğru ve düzenli beslenme, iyi yaşam koşulları, eğitim ve egzersizin beraber gitmesi, uygun antrenman ve maç koşulları, kullanılan malzemeler, antrenör kalitesi, yönetim ve kulüp becerisi gibi faktörler başarının en önemli belirleyicilerinden bir kaçıdır.
Dr. Turgay Biçer spordaki başarıda psikolojinin rolünü yüzdelik oran ile vererek aslında çok güzel bir tartışma alanı yarattı. Konuyu Turgay hocam ile de görüştüm. O da bir kesimin olayı yanlış değerlendirdiğini söyledi. Sonuçta antrenman ve yaşantıların doğru gitmesinden sonra ortaya çıkacak performansta psikolojinin baskın rolünün sayısal değeri açıklanmış oldu.
Genelde her başarıyı bir ya da birkaç parametreye bağlamayı çok seviyoruz. Oysa sporda kondisyon ve performansı belirleyen o kadar çok etken var ki, bunlardan herhangi birinin gözden kaçırılması başarısızlığı getirecektir.
Bazen aşırı yüklenmeler, bazen çeşitli sürantrenman tabloları, beklenmedik yaralanmalar, uzun süren sakatlanma dönemleri, sezon öncesi yetersiz hazırlıklar, psikodinamik sorunlar gibi sebepler, spordaki başarıyı frenleyecektir. Bu konular bireysel ve takım sporlarında farklı oranlarda ama neredeyse birbirine benzer sıklıkta karşımıza çıkmaktadır.
Bu ve buna benzer nedenleri öne sürerken, her şey yolunda gider ve artık yarışmacı bir ruh hali ile başarıya ulaşmak istersek, psikolojinin başarıdaki rolünün p olması çok normal bir oran olduğunu kabul etmeliyiz. Hocamızın bu sözünü alıp, “Tamam, biz yalnızca psikolojik egzersizler yapalım ve başarının p’ini oradan yakalayalım” derseniz kalenizde epeyce gol bulursunuz.
Sonuçta psikoloji önemli fakat her şey değildir. Ona varıncaya kadar yüzlerce yerine getirilmesi beklenen parametre bulunmaktadır. Çok küçük bir örnek vermek gerekirse, uzun yıllardan bu yana top ile oynanan spor oyunlarına başlama yaşı olarak 10 yaş verilirdi. Şimdi ise bu yaş 6’ya düştü. Şimdi ne yapacaksınız? Geçen yılların teknik, taktik, oyun ve mücadele azmi eksiklikleri nasıl tamamlanacak?
Asıl bu sorulara cevap aramakla meşgul olmamız bize daha iyi başarı kapıları açacaktır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!