Geçtiğimiz salı günü Türkiye’nin Bangladeş Büyükelçisi Sayın Mustafa Osman Turan’ın verdiği “Türkiye’nin Yeniden Asya Girişimi Bağlamında Bangladeş’in Önemi” isimli konferansa katıldım. İstanbul Gedik Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Sayın Hülya Gedik’in daveti üzerine, Meslek Yüksek Okulumuzun Konferans salonunda pandemiye rağmen büyük bir kalabalık önünde, interaktif sorularla Bangladeş’i ve ‘Yeniden Asya Girişimi’ni’ bizlere aktardı.
Bangladeş, Pakistan’ın ikiye ayrılmasından sonra kurulan bir ülke. Tekstil konusunda son yıllarda inanılmaz bir ihracat potansiyeli bulunmakta. Türkiye’nin Pakistan’daki yatırımları, Arçelik ve Aygaz’ın girişimleriyle dikkat çekiyor. Aygaz tüp gaz üretimi ve dağıtımı konusunda atağa geçmiş durumda.
Türkiye ile Pakistan arasındaki ticaret hacmi enteresan bir seviyede. Bunun en ilginç yanı Jüt dediğimiz bir malzemenin bizim ülkemiz tarafından yılda üç yüz milyon dolar civarında olan bir meblağ ile ithal edilmesidir. Jütü, çok eski izcilik günlerinden kalan bilgim ile açıklayacak olursam, çuval yapımında kullanılan bir bitki ya da ağaçtan üretilen bir malzeme. Fakat bu defa, bu ürünün özellikle halı üretiminde kullanıldığını, halının zemin kısmında bulunan ve buralara ilmik atılmasına yarayan bir işlemde son derecede önemli bir malzeme olduğunu öğrendim.
Bangladeş, geçtiğimiz yıl 50. Kuruluş yılını kutladı. Türkiye’nin yarısı büyüklüğünde bir coğrafyaya sahip ancak nüfusuna baktığımızda tam iki katımız. Ve bir başka güzel bilgi, Dakka Üniversitesi ise tam 100 yılını devirmiş durumda. Bu yüzden ülke 50, Üniversitesi 100 yaşında olarak karşımızda duruyor.
İklim değişiklikleri buraları da etkiliyor. Himalayalar’dan sularla gelen topraklar denizde adalar oluşturuyor. Ve bu adalar bir süre sonra yerleşim bölgesi olarak kullanılıyor. Alt yapı sorunları olduğu kesin ama emin adımlarla her konuda gelişmeyi sürdürüyorlar. Satır aralarından aldığım bilgilere göre yazılım konusunda da oldukça iyi olduklarını öğrenmiş oldum. O bölgede Hindistan’ın önemli bir gelişmişlik düzeyini biliyor olmamıza rağmen, Bangladeş’in bu alanda da çok yakında aranan bir ülke olduğunu görürsek şaşırmayalım.
Konferansı Spor Bilimleri Fakültesinin Öğrenci Temsilcisi olan öğrencilerim de izlediler. Dediler ki, “Hocam, Bangladeş parası 0,52 TL imiş, hemen oraya gidelim…” Gülümsedik tabii…
Aslına bakılırsa, uzun seneler bizim yönümüz hep Batı oldu. Oysa Güney Asya, Asya’nın kendisi çok daha farklı özelliklere sahip. Güneydoğu Asya’nın hem eğitimde hem de teknolojide gelişimlerini sanıyorum açıklamaya gerek yok. Uzakdoğu’dan başlarsak, Güneş doğudan yükseldiğine göre, artık yön ayarlarımızda bir revizyon yapmanın zamanı geldi gibi…
Asya derken, Çin’in önlenemez yükselişini göz ardı etmemek gerekir. Küresel bakıldığında, nerdeyse her alanda agresif biçimde yayılmacı bir hareket enerjisine sahip olan Çin’in, Myanmar ve Sri Lanka üzerinde oldukça ilginç girişimlere sahip olduğu aşikar. Söz gelimi, Büyükelçimizin belirttiğine göre; Sri Lanka Limanını borcuna bedel Çin, 99 seneliğine kiralamış. Ticaret ve ulaşım için bir limanın ne kadar stratejik olduğu düşünüldüğünde bu hamle daha da önem arz ediyor.
Ve Mustafa Kemal ile ilgili olan bölümüne bakacak olursak, Bangladeş’in kurucusu Banga Bandhu Şeyh Mucibur Rahman’ın şu sözü bizim hatırladığımız bir cümleye benziyor mu dersiniz? “Herkesle barış, hiç kimseyle düşmanlık…”
Bu konferanstan aklımda kalanları sizlerle paylaştım.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!