Sıralama açısından ve deplasman olması açısından önemli bir fırsatın kaçtığı İstanbul BBSK maçı sonrası üzerine eklenen hazin Kataja mağlubiyeti moralleri iyice bozmuştu. Bu anlamda Yeşil Giresun Belediyespor ile yapılacak karşılaşma birdenbire olduğundan da daha ciddi bir sınava dönüşmüştü. Daha güçlü rakiplere karşı yapılması halinde asla kazanılamayacak nice hatalarla dolu bir maç olmasına karşın sonuçta önemli bir farkla bu maçın kazanılması girilen sınavdan başarıyla çıkılması anlamını taşıyor. Önemli olan bu maç için galip gelinecek skorun elde edilmesi, uzun vadedeyse yapılan hatalardan gerekli dersleri çıkarabilmek. Yeşil Giresun maçından çıkarken bana düşündürdüğü bir kaç temel konu oldu;
Genç oyuncular; Karşıyaka’nın geleneğidir alt yapıdan gençlerle basketbolda varlığını sürdürmek ve zaman içersinde de başarılara erişmek. Bundan uzaklaşmaya başlanılan uzun yıllardan sonra bu sene biraz da maddi nedenlerden olsa bile gençlere şans tanınması önemli bir geri dönüş. Bu gençleri kazanmanın yolu da doğru maçlarda doğru zamanlarda şans vererek demoralize etmeden takıma adapte edip sonrasında da devamlılıklarını sağlamaktan geçiyor. Yeşil Giresun maçı da bu açıdan gayet uygun bir zemindi ve Nenad Markoviç de bu imkanı tanıdı. Sonuçta Alp Karahan için, Görkem Doğan için (her ne kadar çok az süre alsa da) ve özellikle de Egemen Güven için önemli bir güven tazelemesi oldu. Egemen Güven’den beklentilerin yüksekliğinin hiç de yersiz olmadığı aldığı süreye kıyasla yaptığı istatistiklerde görülebilir. 13 sayı 8 rebaund 1 asist. Devamlılıklarının olması ve başarılı olmaları herkesin ortak temennisi!
Nenad Markoviç; Kendisi hiç de kolay olmayan bir dönemde göreve geldi. Geçen sene yüksek bütçe ve taraftar desteğinin sonsuz olduğu bir sezon olmasına karşın gösterilen vasat performansı saymazsak ondan önceki iki yılda elde edilen başarıların ardından taraftarın kendisinden beklentilerinin yüksek olması son yılların bir alışkanlığı olarak doğal görülebilir belki..! Bu beklenti bile Markoviç üzerinde ciddi bir baskı unsuru olarak adeta ateşten bir gömlek giydiği anlamına gelir ki tek handikapı da bu değil! Yanısıra bütçedeki ciddi küçülme ve oyuncu yapısındaki ciddi değişkenlik de kendisi adına diğer zorluklar. Ancak verdiği röportajlarda en azından şimdilik hiçbir mazeretin ardına sığınmadığı, yeri geldiğinde sorumluluğu tek başına üstlendiği ve takım oyunu adına eksiklikleri dile getirmekten çekinmeyip daha fazla çalışmak gerektiği yönünde açıklamalar yaparak mücadeleden vazgeçmediği görülüyor. Bu düşüncelerinde samimiyse eğer taraftara düşen görev de bu sezonki kısıtlı bütçe ve dar rotasyona karşın savaşmaktan çekinmediğini belli eden Markoviç’e biraz daha sabırla yaklaşıp destek olmaktır. Bu desteği verebilecekleri ruh haline girebilmeleri için de ya kıyas yapmayı bırakıp aslolan Karşıyaka’dır diyecekler ya da kıyas yapmaktan kendilerini alıkoyamıyorlarsa da önceki dönemlerin koşullarıyla bu seneninkileri objektif bir gözle değerlendirip kıyaslarını ona göre yaparak daha doğru bir sonuca varacaklar...
Taklitler aslını yaşatır; Çook çok uzun bir geçmişe dayanan, Karşıyaka basketbol takımı ve seyircisi arasında, yaşanan her galibiyet sonrası karşılıklı olarak kaf kaf çekilmesi geleneği vardır... Bu Karşıyaka’nın Karşıyakalı’nın başlattığı ve yaşattığı çok güzel bir enstantanedir. Ancak görünen o ki takımın eski koçu sadece teknik kadrosu ve kendi oyun kurgusunu değil bu geleneğimizi de beraberinde gittiği yeni kulübüne taşımış! Kazanılan Yeşil Giresun maçı sonrası takım-seyirci arasında sırayla kaf kaf çekilirken birden aklıma geliverdi bu durum ve ne yalan söyleyeyim biraz üzüldüm bize ait bir hoşluğun bir başka mecrada da hayat bulmasına ama bir taraftan da haz duydum ‘’taklitler asıllarını yaşatır’’ sözünü hatırlayarak..! Strawberry, Erkan Veyseloğlu, Kenan Sipahi, yardımcı koçlar hepsi tamam da bari bu bize kalsaydı diyesi geliyor insanın... Benzer oyuncu kadrosu ve aynı taktik zihniyetle gidilen kulüpte de başarı elde edilmesi beklentisini saygıyla karşılıyorum ama ne yapılırsa yapılsın bir başka kulübün taraftarını da Karşıyaka taraftarı gibi yapabilmek pek de mümkün olamayacaktır. Karşıyaka’yı başarılı kılan şahıslar değil kendi basketbol ekolü ve basketbola da şehrine de aşık olan Karşıyaka taraftarlarıdır. Konunun güzel tarafıysa Karşıyaka’nın kendisinden kopanlar üzerinde bile bıraktığı tesirin kalıcılığı ve büyüklüğü...
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!