Söylenecek hem çok şey var, hem de hiçbir şey yok! Bakış açısına göre değişen yorumlar yapılabilir. Çok pozitif, çok iyi niyetli bir kesim için elde edilen sonuç olan Avrupa ikinciliği tebrik edilesi büyük bir başarı. Hatta bu ikincilik, sanki Karşıyaka için varılabilecek zirve noktaymışcasına bir takım açıklamaları da henüz final karşılaşması oynanmadan gördük.
Gerek başkan Büyükkarcı’nın, gerekse Karşıyaka Belediyesi’nin final maçı öncesi yaptıkları ‘’yenilsen de yensen de sizleri seviyoruz, tebrik ediyoruz, harika iş çıkarttınız, buraya kadar gelmeniz bile takdire şayan’’ anlamındaki bazı açıklamaları bana kalırsa final maçının kaybedilmesinin ardından yapılmış olsaydı anlamlı ve güzel kabul edilebilirdi. Öncesinde yapılan bu açıklamalar ise adeta bir ‘’kabulleniş’’ manasında izlenim yaratıyordu. Şayet bu açıklamaları okuyan, duyan oyuncular da olduysa (-ki olmuştur mutlaka) acaba bunlar onlarda daha da bir mücadele şevki mi yaratmıştır, yoksa zaten buraya kadar gelmemiz yeterince takdir görmüş düşüncesiyle rehavete ve inanç kaybına mı yol açmıştır diye düşünmek lazım!..
Üstelik bir de headcoach Ufuk Sarıca’nın da final öncesi yaptığı ‘’bir ilki daha başardık’’ açıklaması var ki, sanki asıl varılmak istenen hedef kupa değil de finale kalabilmekmiş ve bundan sonrası olmasa da nihai hedefe varılmış kabul edilebilir zannı yaratıyor adeta! Şerefli Avrupa ikinciliğine çok çok sevinen büyük bir çoğunluğun olduğu ortamda bunları yazmam eminim ki o çoğunluğun hoşuna gitmeyecektir. Ama her zaman çoğunluğun dediği doğru olmuyor maalesef. Bakınız, 1930’ların Almanyasında seçimle işbaşına gelen, çoğunluğun tercih ettiği lider olan Hitler örneği!..
Hal böyleyken de inandığım doğruların arkasında durmaya devam edeceğim. Karşıyaka’nın artık bir Avrupa kupası alma zamanı gelmişti. Ve koşullar da, rakip de bunun için çok uygundu. Daha önce iki defa Avrupa kupası fırsatına çok yaklaşarak bu konuda yeterli tecrübeyi de edinmiştik, karşımızdaki rakip de bizden güçlü değildi. Hedefe varmak işten bile değildi. Hedef; tabii ki de final oynayabilmek değildi, hedef; büyük düşünen, Karşıyaka’nın büyüklüğüne ve bu kupayı hakettiğine inanan her Karşıyakalı için olduğu gibi (ya da olması gerektiği gibi) şampiyonluk kupasıydı tabii ki! Olmadı...
Olmayınca suçlanan da çok olur, suçlamak da çok kolay olur. Bugünlere getirenlere gelinen bu nokta için teşekkür etmek de bir erdemdir, tüm bunlar doğru! Ama final öncesinde yenilsen de yensen de diyerek başlayan cümleleri kurmak da, bir ilki başardık demek de tamamen yanlış ve ancak şu an itibariyle bunları söylemek doğru olur! Ben de şu an itibariyle diyorum ki; teşekkürler takım, teşekkürler emeği geçen herkese...
Bu teşekküre eklemenin şart olduğu bir cümle daha var ki o da; ‘’Karşıyaka için basketbolda bir Avrupa Kupası alınmadan benim için bu hikaye tamamlanmamış, yarım kalmış bir hikayedir’’. Burgos bizden iyi takım değildi, ama bizden iyi takım oyunu oynadılar. Karşıyaka hep bireysel becerilerin ön planda olduğu bir sistemde başarılarını elde etti ve bu sistem zaman zaman teklemeye mahkumdu. Maalesef son teklemesini de bu finalde yaşadı. Üst üste atılan üç üçlük girmeyince maç da gitti. Ve kimse de o sayıları kaçıran oyunculara kızamaz. Çünkü onlar önceki bir çok maçta takımın kurtarıcısıydılar ve bu durumda kızılması gereken şey, bu takımın bugüne kadar hiç mi set hücumu yapma tecrübesi olmayışıydı... Bir basketbol takımının hücumda veya savunmada oyun kurgusunu kim yapmalıysa ona kızılmalı diyecem ama onu da diyemiyorum, zira bunu yapması gereken kişi için de finale kalmak bir ilki başarmak anlamını taşıyordu ve nihai hedefe varılmıştı.
İkinciliği konvoylarla kutladığımız günlerden, şampiyon olamayınca üzülüp de bunu haketmediğimizi düşünerek asıl hedefin daima şampiyonluk olması gerektiğinden uzaklaşmayacağımız gerçeğine döneceğimiz günler yakındır umarım.
Bir de sürekli basketbola laf eden futbol fanatiklerinin, Karşıyaka’yı futbol-basketbol diye ayrıştıranların bu kupanın alınması halinde gelecek olan parayla futbolda transfer yasağının kaldırılmasına büyük katkı sağlanacağına dair girdikleri beklenti ve bunu istediklerini ifade eden sözleri var ki insanın biraz utanması olur!
Evet, Karşıyaka bir bütündür ve gelecek olan parayla futbolun içinde bulunduğu durumdan çıkması için bir çabaya girmek de olması gereken doğru bir yaklaşımdır. Ancak, bunu dile getirenler arasında yer alan bazı tipler var ki sürekli basketbola hakaretler yağdırdıktan sonra bir de bunu yapmaları onların karakterleri ile ilgili ciddi bir takım kuşkular yaratıyor maalesef.
‘’Boşketbol’’ derken iyi güzel, senin boşketbol dediklerinin kulübe kazandırdığı parayı isterken ise utanma yok ama! Pes!
Tabi ki verilmeli, tabi ki bir bütünün parçaları birbirine destek olmalı ama bu basketbola laf edenlerin basketbola ne kadar da muhtaç olduklarını görüp, dillerini tutmayı da saygılı olmayı da öğrenmeleri gerek aynı zamanda!..
Herneyse... Biz boş konuşanların, boşketbol laflarına aldırmadan sadede gelecek olursak, takımımızın elde ettiği Avrupa ikinciliği elbette ki bir başarıdır! Buna da sevinilmelidir. Ama, buna sanki bir şampiyonluk muamelesi yapılmamalıdır. Söylediğim gibi, gerek mevcut koşullar gerekse rakibin gücü itibariyle olması olmamasından daha kolay olan bir şampiyonluğu kaybettikten sonra bu ikinciliğe bu kadar da sevinmeden, makul şekilde takdirlerimizi sunup, şampiyonluk istediğimizi ve bundan vazgeçmememiz gerektiğini tekrar ve çok net bir şekilde ifade etmeliyiz. Çünkü biz Avrupa’da kupa kaldırmayı hakediyoruz artık!
Bu kaçan şampiyonluğu onlar kazanmadı, biz kaybettik ve bu ellerimizden kayıp giden son Avrupa kupası olsun...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!