Güzel İzmir… Hep böyle söylüyor ve bunun hatırına bazı şeylere de yıllardır katlanıyoruz. Ancak, temel yaşam şartlarına erişim imkanı kalmayacak olursa bırakın ‘’güzel’’ tarafını, İzmir standart yaşam koşullarını taşımayan ve yaşanılmayacak bir yer haline gelir. –Ki yağan yoğun yağmurların ardından da maalesef böyle oldu…
Aslına bakarsanız bu uzun yıllardır çözülemeyen bir sorun…
Bir sorunun bilinip de buna rağmen çözümüne yönelik sonuç alınamamasının açıklamasını yapabilmekse çok güç…
Bu yağmurların beraberinde sürüklemesi gereken çok kişi, çok kurum var belki de!..
Yaşanan şey bir nevi doğal afetti. Buna istinaden meydana gelen bazı enerji kesintilerine belli sürelerde olmak kaydıyla tabi ki de tolerans gösterilebilir. Ancak bu sürenin normal yaşam şartlarını aşırı anormal hale getirmeyecek kadar olması gerekir…
Taşkınlara varan yoğun yağış sonrası çeşitli yerlerde elektrik kesintileri yaşandı. Buraya kadar normal! Ama, normal olmayan şey anında müdahale edilip de sorunun büyüklüğünden kaynaklı olarak çözümsüzlük falan da değil, normal olmayan şey sorunun yaşanmasının ardından Yamanların zirvesine kar yağacak kadar soğuklarda vatandaşı dondurup, müdahale ekiplerinin olay mahalline 30 saat sonra gelmesi…
En azından benim yaşadığım muhitte bu yazı yazıldığı esnada kesinti sonrası 34 saat geçtiği halde (ve daha da ne kadar süreceğini bilemediğimiz) halen elektrikler gelmemişti ve ekipler 30’uncu saatte intikal etmişti. İşte en hafif ifadeyle bu; düpedüz insana, insan yaşamına, yaşlıya, küçük çocuklara saygısızlıktır!
Bir de yine bulunduğum muhitte zaten yıllardır elektrik akımı ile ilgili yaşanan dalgalanmalar oluyor ve buna bağlı olarak bugüne kadar bir klima ve bir televizyon kaybetmiştim. Bu seferki yeni kesinti oluşurken de yaşanan ciddi voltaj oynamaları bu kez de bir klima daha, bir fırın, kombi ve buzdolabı kaybıma neden oldu. Buna ne maaş ne yürek dayanır. Evin demirbaşlarını birkaç ayda bir kaybetmenin sabit gelirli, orta halli bir aile için ne demek olduğunu yaşayan bilir. Buzdolabındaki erzakların tamamının bozulması da cabası!..
Özellikle günümüzün zor, çok zor yaşam koşullarında hiç de kolay kazanılamayan paranın iş bilmez bir elektrik şirketi yüzünden bu kadar kolayca tarumar edilmesinin bir bedeli olmalı aslında...
Gelişmiş ve hukuki kanalların tüketici lehine hızlı çalıştığı ülkelerde bu gibi durumlarda mağduriyet yaşayanların zararı yüklüce tazminatlarla karşılanıyor. Fakat burası Türkiye ve ne yazık ki tek başına bir bireyin koskoca bir kuruma karşı açacağı davanın sonucunu alabilmesi çok zor! Zaten o da ayrı bir masrafa neden olacağından, cebinden gidecek dava masrafının uğradığın zarara eklenmesiyle kalacaktır süreç. Bu düzen maalesef böyle gelmiş ama böyle gitmemeli…
Özelleştirilen elektrik şirketleri üzerinde belediyenin de bir söz hakkı yok diye biliyorum. Ancak bu durum, belediyeyi de sütten çıkmış ak kaşık yapmıyor tabii ki!..
Alt yapı hizmetlerindeki yetersizliğin bir ispatıdır bu yaşananlar aynı zamanda…
Tamam bisiklet yolu da yap ama altyapıya da bak!
Tamam İzmir’i Avrupa gençlik başkenti yap ama altyapıya da bak!
Tamam yerli ata mahsulümüz karakılçık tohumunu da canlandır ama altyapıya da bak!
Tamam festivallerle, en ünlü sanatçılarla şehir hayatını canlandır, ama altyapıya da bak!
Tamam vatandaşla koşuya da katıl denizin dibine dalıp fotojenik dalgıç pozları da ver, ama altyapıya da bak!
Tamam en şaşalı resmi bayram kutlamalarını, Tarkan’ı getirerek en kalabalık konserleri de yap, ama altyapıya da bak!
Tamam sahnelere çıkıp danslar et gençlere hitap et çağdaş bir görünüm çiz, ama altyapıya da bak!
Yani neresinden bakarsan bak gerek özel elektrik şirketi gerekse belediye bu sınavdan da yine geçemedi!
Bu yağmurların beraberinde sürüklemesi gereken çok kişi, çok kurum var belki de!..
Neyse ki seçimler yaklaşıyor. Hakkımızda, haklarında hayırlısı…
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!