Basketbolda neredeyse tüm hazırlık maçlarını ve ilk resmi lig maçını kaybettik. Ama futbolda (son mağlubiyete rağmen) hem ligde hem kupada iyi gidiyoruz ya, hurrraa!
Voleybolda yeni sponsor bütçeyi küçültme kararı alıyor, 2 yabancı oyuncuyu gönderme kararı alıyor. Karşıyaka voleybol takımının baş antrenörü Reşat Yazıcıoğulları’nın, yabancıların gönderilmesi ve bütçenin küçültülmesinin ardından ‘’iddiasız takımda olamam’’ diyerek sözleşmesini fesh edeceği de gelen haberler arasında. Bu arada yeni sponsor kombinelerde lütfedip de ‘’Karşıyaka’’ adını voleybolun önüne yazmamış bile. Sadece logo, ardından kendi isimleri ve voleybol kelimesi geçiyor. Amaaa futbolda (son mağlubiyete rağmen-nazar boncuğu olsun) hem ligde hem kupada iyi gidiyoruz ya, hurrraa!
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Karşıyaka ‘’spor’’ kulübüdür. Uzunca bir dönemde de branş sayısı olarak Türkiye’nin en büyük kulübüydük (buna gs,fb, bjk de dahil edildiği halde bu böyleydi). Hadi branş sayısı olarak en büyük olma özelliğimizi kaybetmeyi sineye çektik diyelim, peki ya adımıza spor kulübü diyerek gururlandığımız ve bu gururu yaşatmak için de elde kalan futbol dışı branşlara yönelik tutumumuz böyle mi olmalı?!
Bir grup Karşıyakalı’ya göre futbol Karşıyaka Spor Kulübü’nün lokomotifi. Ve bu böyle düşünen bir grup Karşıyakalı da çoğunlukta olduklarından çok emin. Ben size söyleyeyim; çoğu Karşıyakalı futbolun kulübün lokomotifi falan olduğunu da düşünmüyor. Sadece idari anlamda kulüpte söz hakkı olanların, tribünlerde söz hakkı daha çok olan ve açıklama yapma şansı anlamında daha fazla pozisyon bulabilenlerin, yani kısacası sesini kitlelere daha fazla duyurabilme imkanı olanların düşüncesi böyle. O nedenle de her yerde herkesçe ‘’futbol bu kulübün lokomotif branşıdır’’ şeklinde bir görüş olduğu zannı hakim.
Gerçekte ise Karşıyakalılar adlarının zirvede daha fazla anılmasını sağlayan, Türkiye çapında en üst klasmanlarda Karşıyaka’yı başarıyla temsil eden branşlarıyla çok daha fazla gurur duyuyorlar. Lokomotif tabiri illa ki bir branşı diğerinden daha fazla yüceltmek için kullanılacaksa da (-ki bence kullanılmamalı) son 40-50 yıldır lokomotifliği yapan branş tabii ki de basketboldur.
Ancak benim nazarımda birini diğerinden ayırt etmek mümkün değil. Kulübünün bir spor kulübü olduğuna inanan ve bununla gurur duyan her gerçek Karşıyakalı için de eminim bu böyledir. Hal böyleyken basketbolda ve voleybolda gelinen bu nokta nedir böyle anlamak mümkün değil?!
Hadi basketbol için; uyum sürecidir diyelim, Ufuk Hoca yine toparlar takımı diyelim, basketbol seyircisinin oyunu okuyan ve yerinde-tam zamanında-doğru destekleri ile süreç pozitife döner diyelim ve umudumuzu koruyalım… Peki ya voleybolda yapılanlar!..
Voleybol şube konusunda ahkam kesecek kadar haddimi bilmez değilim. Hele ki bu gazetede Mert Erboy var iken bana hiç düşmez. Ancak 7 yılllık görev sürelerinde kendi spor salonunu ve kamp merkezini yapıp, hem A takıma hem milli takıma oyuncular yetiştiren önceki voleybol şube yönetiminden sonra gelinen şimdiki nokta gerçekten çok üzüntü verici. Serkan Ergüven, İlter Köseoğlu, Atakan Aygün, Mert Öztamur, Egemen Dinçer, Ulaş Dal, Mert Erboy, Onur Akgün, Sonat Toraman, Erkan Fidanboy, Gönen Karakuş, Ömer Yılmaz önceki şubede görev yapanlardan aklıma gelenler ve hepsine de minnet borçluyuz. Unuttuğum isim varsa da affola…
Yeni voleybol şube başkanı arkadaşın (sanıyorum adı Veysi Kubba imiş) voleybol şube ile ilgili aldıkları kararlarla ilgili kendisine yöneltilen bir soruya cevabı da şöyle (cevap hakkını teslim etmek adına yazıyorum); ‘’sizlere bildirmek isterim ki takımımız altyapıya daha çok önem veren, daha kalıcı başarıları tesis ederek gençlerin önünü açan ve verimsiz oyuncuların yerine daha verimli oyuncuların alınmasını hedefleyen ve bu yolla büyük hedeflere koşan bir yönetim anlayışı ile hareket edecektir. Endişe etmenizi gerektiren bir husus yoktur. Takımımız eskisinden daha güçlü daha büyük hedeflere varmak için yeni yönetim anlayışını tesis etmek istiyor. Bu konuda büyük hedefler için yönetime geldik. Biraz sabır diliyorum.’’
Bu cevap açıkçası beni tatmin etmedi. A takımı zayıflatmanın gerekçesini izah eden bir içeriğe sahip olmadığı gibi kombinelerin üzerinde ‘’KARŞIYAKA’’ isminin olmayıp sadece sponsorun isminin olması konusunu ise tamamen cevapsız bırakıyor.
Sadede gelecek olursak; ne sadece futbol, ne sadece basketbol, ne sadece voleybol ne de sadece bir başka tek branşta başarı biz Karşıyakalıları mutlu etmeyecektir. Bir tarafı düzeltirken, düzgün işleyeni bozmaya da iş yapmak denilemez. Hiç olmazsa önceki voleybol yönetiminin yaptıklarına hürmeten voleybolu küçültmemek, daha da güçlendirmek ve adımızı da o kombinelerde en kısa sürede tekrar görmemizi sağlamak lazım…
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!