Ufuk Sarıca yeniden Karşıyaka'da... Öncelikle hayırlı uğurlu olsun diyorum. Karşıyaka taraftarının son birkaç yılda kaybetmeye başladığı heyecanını tekrar dirilteceğine şüphe yok. Taraftarın layık gördüğü tabirle ''başbakan'' bu kez de aynı başarıda bir yönetim sergileyebilecek mi hep birlikte göreceğiz. Bunu başarabilmesi adına sahip olduğu basketbol bilgisi ve koçluk tecrübesinden hiçbir şüphe duymuyorum. Ancak başarının yolu çok sayıda faktörün bir arada olmasından geçiyor.
Şayet Ufuk Sarıca Karşıyaka'daki son sezonunda oldukça yüksek bir bütçeye ve inanılmaz bir tribün desteğine sahip olmasına karşın yaşattığı başarısız tablonun devam etmemesini istiyorsa düştüğüne inandığım bazı hatalara tekrar düşmemesi lazım. Yani Ufuk Sarıca'nın kupalarla süslediği başarılı performansına dönmesi, tekrar başarılı olması için;
- Aynı heyecanı yine hisseebilmesi lazım.
- Artık kendini ispatlaması için Karşıyaka'da yakalayacağı başarılara ihtiyacı kalmadığı duygusuna kapılmaması lazım.
- Her başarılı insanın başına geldiği gibi kendisinin de başına gelen, şahsi menfaatlerini aslında kulübün önünde tuttuğu halde sanki kulübün tek gerçek sahibi kendileriymiş gibi davranan bir takım karanlık işlerin mensuplarının etrafını kuşatıp arkadaş kisvesi altında kendisini yanlış yönlendirmelerine müsade etmemesi lazım.
- Sadece ama sadece basketbola konsantre olması ve bunun dışındaki konulara kendisini çekmeye çalışanlara prim vermemesi lazım.
- Kendisini Karşıyaka tarihindeki en büyük başarıları yakalayan tek kişi zannedip de kendini KSK'den büyük görme hatasına düşmemesi lazım (86-87 şampiyonluğunun hangi bütçe ile ve iki yabancı dışında tamamen altyapıdan yetişen yerli oyuncularla kazanıldığını ve bence çok daha değerli bir başarı olduğunu da bu noktada hatırlatmak isterim).
- Milli takım koçluğuna verdiği önem kadar Karşıyaka koçluğuna önem verip bunu bir ek iş olarak görmemesi lazım.
Tüm bunları başarıp, yanına da sahip olduğu basketbol bilgi ve birikimini de eklerse tekrardan büyük başarılara imza atmaması için bir neden yok! Tabi ki de bunlara ek olarak kulübün tutumu da önemli olacaktır. Şöyle ki;
- Kulüp yöneticilerinin Ufuk Sarıca'ya saygı göstermek kadar, aynı zamanda kendisinin bu kulübün bir çalışanı olacağı gerçeğini unutmaması gerekir.
- Ufuk Sarıca'yı tekrar takımın başına getirirken kendisine istekleri doğrultusunda bir takım da verebilmeleri lazım ki olası bir başarısızlık halinde hesap sorabilecek durumları olması ve Ufuk Sarıca'ya ardına sığınabileceği bir mazeret bırakmamaları için.
- Ne olursa olsun, ne yaparsa yapsın bir grup taraftarın Ufuk Sarıca'nın sanki müridleriymiş gibi bir duyguyla hareket etmelerinin tesirinde kalmaksızın akıllarından hiçbir zaman ''önce Karşıyaka'' düşüncesini çıkarmamaları lazım.
Bu saydıklarımın eklenmesi halinde yine tüm Türkiye'nin takdirini kazanan, basketbol şehri Karşıyaka'nın temsilcisi basketbol takımımızla koltuklarımız kabaracaktır. Peki Ufuk ve kulübe dair saptamalarımızla mı sınırlı olması gerekenler! Tabi ki de sacayağının üçüncü bacağı olmadan olmaz!.. O da, belki de en önemli olan ancak zaten basketbol bilgisi ve tutkusuyla pek de kaygı duymadığımız için sona bıraktığım Karşıyaka basketbol taraftarı. Taraftarın yaklaşımı da;
- Zaten her zaman var olan, kimi zaman kor ateşi gibi için için varlığını sürdürse de asla sönmeyen basketbol ateşini, basketbol tutkusunu tribünlerde hep diri tutmak olmalı.
- Sadece Ufuk Sarıca'ya değil, tüm takıma tribünlerden destek vermesi gerektiğini unutmamalı.
- Ufuk Sarıca'ya göstereceği toleransın aynısını takımı oluşturan oyunculara ve hatta yönetime karşı da gösterip en ufak bir başarısızlıkta yanlış bir tutum içine girmemeli (unutulmaması gereken bir gerçek varsa o da başarının sabırla çalışarak ve belli bir süreçte geleceğidir).
- Takımın gidişatına göre ve maçlar içerisinde yaşanması muhtemel taktiksel hataların tolere edilebilir yüzdenin üzerine çıkması halinde, her zaman övündüğümüz basketbol bilgimizle paralel olarak, yeri geldiğinde Ufuk Sarıca'nın da eleştirilebileceğini, Karşıyaka'nın her daim şahıslardan üstün olduğunu aklından çıkarmamalı.
Yazımın başında da belirttiğim gibi çok sayıda faktörün etkisiyle başarı elde edilebilir ve yukarıda üç ana başlık altında maddeler halinde sıraladığım faktörler olması gerektiği gibi olursa, hep birlikte sahilimizde marşlar söyleyerek yeni şampiyonluklarımızı kutlamamız tekrardan gayet de mümkün olabilir. Her zaman söylediğim bir cümlem var ki; ''söz konusu basketbol ise Karşıyaka her zaman en büyük başarılara adaydır''.
Umuyorum ki Ufuk Sarıca'nın Karşıyaka'ya dönüşü, kendisinin asıl işinin milli takım koçluğu olduğunu düşündüğü ve bu çerçevede de Karşıyaka ile ilgilenebilmek adına bazı hoşumuza gitmeyecek mecburi ihmallerini yöneticilere ifade ettiği halde yönetimin taraftara hoş görünmek, tekrar bir heyecan yakalamak için ancak ''razı gelmek'' olarak nitelendirilebilecek, Ufuk Sarıca'nın bir takım şartlarını kabul ettiği bir süreç anlamı taşımıyordur! Yine umuyorum ki başka hiçbir kulübün Ufuk Sarıca'nın hem milli takımı hem de kendi takımlarını çalıştırmasını kabul etmediği bir dönemde Ufuk Sarıca'ya Karşıyaka'dan gelen teklifi Ufuk Sarıca'nın kendisi için gelir anlamında bir bonus olarak görüp de geldiği bir durum da yoktur ortada!
Neyse, ortada hazır yakalanmış yeni bir heyecan varken bir takım komplo teorileriyle moralleri bozmayalım. Her şey çok güzel olacak temennilerimle Ufuk Sarıca'ya tekrar Karşıyakamıza hoşgeldin diyorum. Haydi Ufuk, yeniden o uğurlu mavi gömleğini Karşıyaka için terinin son damlasına kadar ıslat! Karşıyaka'nın büyüklüğüne yakışan yeni başarıları seninle tekrar yaşayalım...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!