Karşıyaka, Gaziantep maçında adeta iki farklı takımla mücadele ettiği izlenimi verdi. İlk yarıdaki oyunuyla ligde bulunduğu konumu hak etmeyen, seviyesinin aslında çok daha üst sıralarda olması gereken bir düzeyde takım görüntüsü çizerken, ikinci yarıda ise sıralamada bulunduğu yere cuk oturan bir takım görünümündeydi...
Çocukluğumdan beri basketbolla iç içeyim ve gerçekten de çok nadir yaşanacak bir durumu yaşattı Karşıyaka, Gaziantep maçında... 30 sayı farktan 3 sayılara kadar gerileyen bir durum cereyan etti ki Gaziantep ve Markovic için takdire şayan, Karşıyaka ve Trifunovic için ise utanç vericiydi! Karşıyaka fırtına gibi başladığı maçta 30 farka koşarken, o kazanmayı alışkanlık haline getiren yakın geçmişteki Karşıyaka gibi oynayarak bunu başardı. Yani hızlı hücum, rakibi bu oyun tarzına mecbur etmek ve rebaund toplayabilme becerisi ile birlikte iyi savunma...
Rüzgar yön değiştirdiğinde ise her zamanki gibi Trifunovic'in tribündeki seyirciden bile daha az oyuna dahil olması farkın hızlıca erimesine yol açtı. Bunda takımın ilk yarıda harcadığı inanılmaz efor sonrası yorulması, rakibin oyunun başlarında bir türlü maça konsantre olamayan skorerlerinin devreye girmesi ve Markovic'in yerinde müdahaleleri de mutlaka rol oynadı, ancak ne olursa olsun o kadar büyük bir farktan rakibe maçı başabaş hale getirecek geri dönüş şansı vermenin baş sorumlusu kenar yönetimdir...
Oyuncular bazında bakılacak olursa eğer, daha önceki yazılarımda da belirttiğim bir şeyi tekrarlamak istiyorum ve bu takımda kalmaları gerektiğine inandığım Jarrod Jones ve DJ Kennedy ile acilen sözleşme yenilenmeli diye düşünüyorum. Oyun kurucu anlamında ise Berk ve Waters birlikte oyundayken ikisinin toplamının tek bir oyun kurucuda olması gereken vasıfları ancak sağladığını söyleyebilirim. Doğru düzgün izleyemediğimiz Bryon Allen umarım sakatlık sürecini çabuk atlatıp formda bir şekilde takıma geri döner de ne zaman ne yapacağı bilinmeyen Dominic Waters yerine daha istikrarlı bir oyun kurucuya kavuşur Karşıyaka...
Sezon başından beri söylediğim bir diğer konu da Karşıyaka'nın sahip olduğu kadroyla çıkacağı her maçta her rakibe karşı aslında zorlu bir takım olabileceği gerçeği! Ancak yığınla kişiden oluşan ve pek de bir işe yaramadığını düşündüğüm bu teknik kadroyla ne yazık ki bu sezon sonuna kadar korkulu rüya görmeye Karşıyaka'nın devam edeceği de bir diğer gerçek gibi duruyor... Turgay Büyükkarcı gibi basketbol şubeden gelen ve bence doğru bir kararla şu anda da basketbol şubeyi kendine bağlayan yeni başkanın bu soruna bir çözüm bulacağına inanıyorum ya da en azından inanmak istiyorum...
Bu arada, bu haftanın göz önünde olan bir diğer maçı da Fenerbahçe-Efes karşılaşmasıydı. 26 sayı gibi ciddi bir farkla Fenerbahçe kazandı. Ligin ilk yarısında Efes koçu Ergin Ataman değilken Anadolu Efes, Fenerbahçe'yi yenmişti oysa ki! Ve son oynanan, Fenerbahçe'nin farklı kazandığı maçın ardından Obradovic'in verdiği demeçte ''saygı duyduğumuz bir takıma karşı, çok iyi bir maç çıkardık'' şeklinde bir cümlesi yer aldı. Oysa ki Karşıyaka'nın Efes mağlubiyeti sonrası Ataman'ın yaptığı açıklamada olduğu gibi ''rakibin kadro olarak bizden aşağıda bir takım olması nedeniyle bu galibiyet benim için çok da önem arzetmiyor'' tarzı bir açıklama çok daha centilmence, çok daha şık olurdu öyle değil mi?! İkisi de başarılı, ikisi de kariyerli koçlar, ancak ben kendi adıma Karşıyaka'nın başına hem başarılı hem de yense de yenilse de sportmenlik ruhuna yakışır açıklamalar yapabilen kişilikte birisinin gelmesini daha çok tercih ederim. Tabi eğer Trifunovic'in Antep maçının kazanılmış olmasına rağmen artık gönderilmesi gerektiğine dair bir kanaat Karşıyaka idarecilerinde de oluştuysa ve gereği yapılacaksa...
Karşıyaka-Gaziantep maçının kazananı yok aslında! Trifunovic 30 sayı fark çöl güneşinde eriyen buz gibi erirken seyirci kalmak suretiyle Karşıyakalıların güvenini, Markovic ise düşme tehlikesi yaşayan bir takımın koçu olarak bir maçı daha kaybetti... Her şeye rağmen son olarak şunu söylemek isterim ki; Karşıyaka düşmez, Karşıyaka için basketbolda umutsuzluğa yer yoktur ve Karşıyaka eninde sonunda layık olduğu yeri tekrar alacaktır. Trifunovic'e rağmen...
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!