Kentsel dönüşüm çerçevesinde Karşıyaka'da binalar ardı sıra yıkılıyor. Yerlerine yapılan deprem yönetmeliğine uygun binalarla daha güvenli bir yaşam alanı sunulacağı için de külfetine karşın gerekliliği de aşikar bir durum bu...
Her tarafın inşaat halinde olmasından ben çok sıkıldım o ayrı tabi. Şöyle bir hesaplamaya kalktım da, muhtemelen ailemde benden sonraki üç ya da dördüncü nesil inşaatların oldukça azaldığı bir dönemi yakalayabilecekler. O da belki...
Tozuna, kirine, pisine, gürültüsüne katlanmaya çalışalım tamam ama, bazı durumlar var ki değil katlanabilmek, neredeyse çıldıracak gibi oluyorum. Beni en fazla geren ve üzen konu ise her yeni inşaatın yakınındaki bir ya da birkaç ağacın mutlaka öldürülmesi, yok edilmesi...
Zaten yeşile hasret olduğumuz büyük şehirlerde biraz olsun bize keyif veren, sokaklardaki her iki kaldırım üzerinde yer alan ağaçlar da yakında tamamen ortadan kalkacak gibi.
Çamlık yolunda kaldırım yenilemesi sırasında verilen ağaç zaiyatlarını Karşıyaka Belediyesi derhal telafi etti ve yerlerine hemen yeni çam ağaçları dikti. Ama gelin görün ki, dikilmelerinin üzerinden daha 24 saat geçmeden içlerinden bir tanesi sökülüp atıldı. Bu yeni fidanlardan hangisinin bu zulme uğradığını tahmin etmişsinizdir; tabii ki de yeni yapılacak olan bir bina inşaatının önündeki... Çünkü oraya malzeme konulacak, araç girip çıkacak vs vs... O ağaca dokunmadan da orada her iş yapılabilecekken üstelik, sadece kolaylarına geldiği için o ağacın resmen katili oldular.
Bir de Fazıl Bey caddesi üzerinde keşif yapın bakalım... Kaç tane katledilmiş ağaç boşluğu bulacağınıza eminim sizler de şaşırırsınız. Hatta bazı noktalarda kare şeklindeki o bir avuç toprağın olduğu boşluklar ya beton ya da kaldırım taşlarıyla kapatılıyor bir de... Aman gidenin yerine bir başkası dikilemesin diye sanki!
Atatürk'ün bir ağaç için Yalova'da koca evi kaydırttığı herkesin bildiği bir durumdur. E peki yakışıyor mu Atatürkçülüğün kalesi Karşıyaka'ya böylesi manzaralar?! Bu konuyla ilgili herhangi bir resmi kurumun takip ve yaptırım yetkisi var mı bilmiyorum. Yoksa olmalı, varsa eğer bu kez de gereken yaptırımlar en ağır şekilde uygulanmalı diye düşünüyorum.
Hani meşhur bir kızılderili atasözü vardır; ''Son ağaç kesildiğinde, son nehir kuruduğunda, son balık avlandığında, işte o zaman paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaksınız.'' diye, ne kadar da doğru...
Uzun yıllar önce de Karşıayaka'daki palmiyelerimizin numaralandırılarak koruma altına alınmasının mümkün olabileceğini yazdıktan sonra bu durum uygulamaya geçmişti. Olasılıkla ben dediğim için yapılmadı tabi. Ama güzel de bir tesadüf oldu yazımın akabinde gerçekleşmesi. Umarım benzer durum şu anda devam etmekte olan inşaatların neden olduğu ağaç kıyımı için de gerçekleşir de bunun önüne geçmenin bir yolu bulunur.
Anne babalarımız daha yeşil, denizine girilen, tek katlı bahçeli evlerin olduğu Karşıayaka'da yaşadı. Bizler o güzelliği tadamadık ama bari biraz olsun bizlerin çocukları en azından bizlerin yaşadığı kadar güzel olan Karşıyaka'da yaşama imkanına sahip olsalar fena mı olur? Yoksa her yeni dönem daima bir öncekini aratmaya devam mı edecek!
Çocuklarımıza ardımızda bırakacağımız mirasın para, mal, mülkten çok daha değerli şeyler olması gerektiğine duyduğum inançla, yıkılıp yenileri yapılan binaların neden olduğu bu katliamın sona ermesini temenni ediyorum.
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!