Bu yazıyı Sakarya maçının hemen ardından sıcağı sıcağına yazıyorum. Biraz öfkeli, çokça üzüntülüyüm... Yaşadığım hayal kırıklığının ise tarifi mümkün değil. Bir önceki yazımda play off hayalleri içersindeyken şimdi ise ne olacak bu takımın hali duygusundayım!
Oyuncuların bireysel olarak yeteneklerine baktığımızda her birinin kendince farklı özellikleri var ve ligdeki bu durumla örtüşmüyor. Öyleyse sorun nerede? Takım olamamakta..! Takım olmayı sağlayacak olan en temel faktör ne peki? İyi bir kenar yönetimi... Trifunoviç bu güne kadar ne diyordu hep; dar rotasyon, kadro eksiği temelinde şeyler... Peki ya şimdi? Sen bu takımın koçu olarak transfer yasağı kalktıktan sonra alınan oyuncuları seçmedin mi?! Senin seçtiğin varsayımından yola çıkarak (ki öyle olmalı normalde) takımın en temel eksiği olan pivot sorunu ile ilgili olarak bulduğun çare adam Banic mi yani?
Son yıllarda hep olduğu gibi Karşıyaka yine bir kahraman yarattı. Vasat pivotlar artık can atıyordur zannımca bir Karşıyaka maçında Karşıyaka’nın rakibi olan takımda yer almak için... Sakarya’da oynayan Moustapha Fall isimli 2,18’lik dev ama yetenekleri sınırlı oyuncuyu yıldız yaptı Karşıyaka bu sefer de... Normalde ortalaması 9 sayı olan oyuncu 25 sayı ile tamamladı Karşıyaka maçını. Bravo takım, bravo Trifunoviç... Buna rağmen, yani pivot seçimindeki hataya, takım olamamaya rağmen bireysel anlamda farklı yetenekleri olan oyuncularıyla Karşıyaka maça ortak olmayı başarıyordu ki devreye Trifunoviç girdi! Nasıl mı?! Negatif yönde tabi ki! Öyle bir kırılma anında öylesine lüzumsuz bir ayrıntıya takıldı ki, gemisini kurtaran değil batıran kaptan oldu resmen... Moustapha Fall’un smaçla tamamladığı bir pozisyonda steps yaptığı iddiasıyla takındığı tavırlar neticesinde aldığı teknik faul Karşıyaka için tüm umutları söndüren, gardını düşüren, Karşıyaka’yı içten yıkan bir hareket olmuş oldu... Bunu tecrübesiz bir oyuncunun yaptığı hata olarak yaşasa Karşıyaka anlayabileceğim belki ama bunu yapan bu takımın koçu üstelik...
Düşünmek istemiyorum ama aklıma maalesef bu hareketiyle ilgili komplo teorileri bile gelmiyor değil. Acaba o esnada inancını kaybetmeyen oyunculara karşın, koç olarak kendisi kazanma inancını kaybetmişti de farklı bir mazeret yaratmış olmak için mi çok basit olan bir pozisyonu abartılı boyutlara taşıdı!!! Kurnaz biri olarak elinde artık transfer yasağı, alınması gereken oyuncuların alınamaması vs gibi mazeretler de kalmayınca yeni mazeretini kendi mi yaratmak istedi acaba?! Üstelik gayet iyi biliyor ki bir grup fazla ateşli Karşıyaka taraftarının da hoşlanacağı türden hareketler bunlar; bağırıp çağırmak, ortalığı karıştırmak, bir stepsin ardına sığınarak kaybettiğini düşündüğü maçta hedef saptırmak için kenarda bir oraya bir buraya yürürken kendi kendine söylenmek gibi hareketler... Böylece konunun özünden yani kötü kenar yönetiminden izleyenleri uzaklaştırıp bakın ben ne kadar heyecanlı, ateşli adamım profili çizip bir de üstüne üstlük kaybedilen maçın ihalesini hakeme yıkma çabası... Eğer gerçekten de bu maksatla yapılmış bir durum söz konusuysa sadece takımı takım yapamama basiretsizliği değil işin içinde bir art niyet de var anlamını taşır ki umarım böyle değildir, umarım benimkisi sadece kaybetmenin verdiği üzüntüyle akla gelen fesatça bir komplo teorisidir...
Öyle ya da böyle Karşıyaka yine kaybetti, yine rakipten bir kahraman yarattı, yine umutları ve beklentileri azalttı maalesef... Ve bu maçı kaybettiren çok net olarak Trifunoviç idi... Sayın Trifunoviç düzel artık, oyun planı kur artık, bu oyuncularla yapılabilecekleri yap artık ve tüm bunları yapamıyorsan hala, o zaman şunu açıkla en azından; şimdiki mazeretin ne?!
Yeni yılda yeni umutların yeşerdiği, herkes için sağlık, huzur ve başarıların yer aldığı günler görmek umuduyla...
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!