Geçenlerde ana haber bülteninde izledim. 3,5 aylık yarı kapanma ile 1 aylık tam kapanmanın ekonomiye getirdiği yük aynıymış. Hatta 12 aylık zaman diliminde yaşanan yarı kapanmanın maliyeti tam kapanmaya kıyasla 3 kat daha fazlaymış. Biz ise ülke olarak hala ısrarcıyız yarı mı desem, yarım yamalak mı desem bilemediğim türden kapanmaya devam etmekte...
Sağlıkçı olmama karşın, konuya direkt ekonomik boyutuyla girdiğimi farkındayım. Çünkü sağlık temelli olarak bugüne değin elimden geldiğince yaptığım uyarılara karşın gözlemlerim neticesinde vardığım nokta, insanlar üzerinde hiçbir tesir yaratmadığı... Ben de bari ekonomik açıdan ele alayım biraz da dedim...
Maalesef mal, candan daha tatlı pek çok kişi için. Bunu sadece coronavirüs nedeniyle kendinin, sevdiklerinin ve oraya gelenlerin yaşamını tehlikeye atarak hiçbir şekilde yüzde 50 kısıtlamasına da, maske mesafeye de uymayan hizmet sektöründeki işletme sahipleri için söylemiyorum. Balık hafızalı bir toplum olarak yine hemencecik unuttuğumuz deprem ve sonrası yaşanan bazı örneklere şahit olduğum için de söylüyorum.
Binası orta hasarlı çıkıp da yıkım kararı verilen, maddi durumu da gayet müsait olan, fakat binasına önceden çıktığı 8 katı yeni yapılacak binada çıkamayacağı için maddi zarara uğrayacağını düşünen, kendi için malı-mülkü-parası her şeyden, canından bile önce gelen bir kesimin dönüşüm yaptırmamak adına verdiği mücadelelere de şahit olmam nedeniyle söylüyorum aynı zamanda; ''mal candan daha tatlı pek çok kişi için'' lafımı...
Eeee hal böyleyken, ben de bari coronavirüse dair ekonomi temelli bir girizgah yaparak belki daha fazla kişinin dikkatini çekerim diye düşündüm! Demek ki neymiş?! Tam kapanma ekonomik olarak da daha avantajlıymış. Yani ekonomik anlamda da, günlük vaka sayılarının 40 binlere dayandığı şu günlerde sağlık anlamında da tam kapanma gerekli. Ne yazık ki ülkemizde, teori ile pratiğin örtüşmediği ise aşikar...
Biz Karşıyaka'dan bu sene basketbolda Avrupa şampiyonluğu beklerken maalesef son 8 şansını bile zora soktu, ama maşallah günlük vaka sayılarında Türkiye olarak şu anda Avrupa Şampiyonluğunu garantilemiş gibi görünüyoruz. Yere batsın böyle şampiyonluk o ayrı...
Önce önümüze bir harita konmuştu. Haritada; bir deniz çocuğu olarak benim de hoşuma gittiği üzere ''mavi'' en güzel anlam ifade ediyordu. Vaka sayılarının en az olduğu yerler anlamındaydı. Ve oralarda tedbirlerde gevşemenin dozu da (hakettikleri için mantığıyla olsa gerek) daha fazla arttırılacaktı. Uygulama devreye sokuldu, şehirlerarası seyahat kısıtlaması falan da yok tabi bu arada. Sonra ne olduğunu hepimiz gördük. Mavi sarıya, sarı turuncuya, turuncu kırmızıya dönmeye başladı bir anda. Son durak kırmızıydı...
Öyle bir hızda renk değişimi sürdü ki, çok kısa süre içerisinde neredeyse tüm Türkiye kırmızıya döndü. Tedbirler varken bile yüzde 50'ye bile varmayan oranda tedbirlere riayet edilirken, tedbirler gevşetilince doğal olarak hemen hemen herkes iyice saldı kendini. Kaçınılmaz sonucu hazırlayan tek faktör de bu değildi tabi...
Daha önce bir yazımda yine söylediğim gibi normalde su-i misal emsal teşkil etmemeliyken, nedense yurdum insanı hep kötüyü örnek almayı, hep kötünün peşinden gitmeyi marifet sayıyor sanki! Kendi gevşekliklerine bir de yanlış örnekleri emsal göstererek kılıf uydurmak suretiyle vicdanlarını rahatlatırlarken, aslında daha ne kadar insanın ölümüne veya ağır hasta olmasına yol açacaklarını bilselerdi tam tersine çekecekleri vicdan azabının boyutu tarifsiz olacaktı belki de! Tabi bu da, ancak bunu idrak edebilecek düzeyde bir zeka ve entellektüel donanımla mümkün olabileceğinden dolayı, bu tipler böylesi bir vicdani sorumluluğu da asla hissetmeyeceklerdir.
Sonuç itibariyle olduk mu kıpkırmızı?! Olduk.. Benim için utancın kırmızısı, cehennem ateşinin kırmızısı; vurdumduymazlar için, yarım yamalak tedbirlerle adeta aklımızla dalga geçenler için ise sanki kokusunu alıp da haz duyan kan emici vampirler gibi kan kırmızısı...
Bu kırmızı ortama sebebiyet verenler, belki de bu ortamın yaratacağı bedelleri ödemesi gerekenlerken, maalesef kurunun yanında yaş da yanıyor ama! Keşke herkes ektiğini biçseydi de, biz de gönül rahatlığıyla bu ortama sebebiyet verenlere ''sana kırmızı çok yakışıyor'' diyebilseydik...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!