Coronavirüs pandemisi insanları sadece yakalandığı zaman hasta etmekle kalmayıp, yakalanmayanlarda da psikolojik açıdan sorunlara yol açmakta. Bunun en canlı örneğini 10 Nisan akşamı yaşadık..!
Nüfusunun yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz ve bu nüfusun büyük bir kısmı da soracak olsan Ramazan ayında oruç tuttuğunu söyleyecektir. Oruç tutabilmek bir irade işidir ve bu irade beraberinde genel anlamda da kişilere gereğinde iradeli olabilme özelliğini katmış olmalıdır kanaatindeyim. Bu çerçevede İslam dininin, bu dine mensup kişilere oruç ibadetinin olmadığı dinlerin mensuplarına kıyasla, bu açıdan da sağladığı bir avantaj mevcut. Hal böyleyken, 11-12 Nisan 2020 tarihlerinde hafta sonu sadece 2 gün ülke genelinde ilan edilen sokağa çıkma yasağını duyan bu Müslüman ülkenin vatandaşları bir anda aç kalacam korkusuna kapılarak bunca zaman doktorların vermiş olduğu çabayı birkaç satte yerle bir etmeyi becerebildiler. Bravo!!!
Tabi ki de oruç örneği sadece konunun bir açıdan ele alınması gereken tarafı. Aslolan; Allah’ın insanlara vermiş olduğu akıl ve muhakeme yeteneğini kullanarak insanların kendisi için yanlış olanı yapmama, doğru olan yapma eğiliminde olması gereği...
Türkiye’de bu virüsün tespitinden bugüne değin her gün onlarca kere gerek siyasiler, gerek bilim insanları, gerekse medya aracılığıyla yapılan her türlü yayınlarda izolasyonun önemi, temasın sakıncaları anlatılıp durdu. Belli ölçüde insanların dikkatinin çekilmesi başarıldıysa da büyük oranda süren vurdumduymazlık da vardı. İşte bu vurdumduymazlar yüzünden sadece 2 gün için de olsa genel bir sokağa çıkma yasağı gereği düşünüldü ve işte o vurdumduymazlar bu kez de işi bir seferde halletti!!!
Toptan, birkaç saat içerisinde, dip dibe olacak şekilde biraraya gelerek 2 günlük sokağa çıkma yasağının kaş yapayım derken göz çıkarılan bir uygulamaya dönüşmesine yol açtılar resmen... Durum inşallah ölen ölür, kalan sağlar bizimdir noktasına varmaz! Ancak, yaşanılan bu durum sanki önümüzdeki 14 günlük süreçte yaşanacak bir doğal seleksiyonun habercisi gibi maalesef...
Demek ki neymiş?! En az sağlık kadar, eğitimin de önemli olduğuymuş!! Eğitimsiz, cahil, algı ve sorumluluk yoksunu insanların sayısı bir toplumda ne kadar fazla ise o toplumun adam olma şansı da o kadar düşüktür zira...
İşte bu eğitimsizliğe bir de art niyet ve fırsatçılık da eklenecek olursa bu kez de karşımıza şehir eşkiyaları çıkıyor. Bunlar oluşan boşlukları kural tanımazlıklarının dozunu arttırarak dolduruyorlar. Tıpkı son zamanlarda bomboş yollarda görülen trafik kazalarındaki artışa yol açanlar gibi...
Karşıyaka sahilinde sadece son 1 haftada bile çok ciddi trafik kazaları yaşandı. Hatta Bostanlı Pazar yerinin orada can kaybı dahi oldu! Oysa ki kaza yapabilmenin kaza yapmamaktan daha zor olduğu, tek yönlü, üç şeritli ve şu dönemlerde özellikle bomboş olan yollar bunlar...
Benim de Bornova tarafında bir benzinlikten çıkarken başıma benzer tipte birisinin yol açtığı maddi hasarlı kaza geldi birkaç gün önce. Kendi aracı değil de teknik servis aracı olan arabasıyla benzinlik çıkışına, benzinliğin içersinden ve yol falan olmayan taraftan, yani tamamen ters yönden,sağ taraftan aşırı süretle gelmek suretiyle benim arabama çarptı. Refleks olarak yaptığım frene rağmen ön tamponumu ve bir farımı az bir sürtünmeye rağmen aşırı sürati nedeniyle tamamen götürüp ancak 5-10 metre sonra durabildi.
Bu rahatlığa, bu kural tanımazlığa yol açan ise zaten genelde varolan bu karakterleri dışında bir de şu günlerde yolların boş olması yansıra maalesef yeterli trafik denetimlerinin de yapılmıyor oluşu bence! Yollar boş diye denetimler mi azaltıldı, yoksa zaten bu seviyede miydi bilmiyorum ama bence asıl şu sıralar daha sıkı denetim yapılıp cezalar konusunda kimsenin gözünün yaşına bakılmamalı! Yoksa üzülerek söylüyorum ki ilerleyen günlerde bu kaza haberleri ile daha sık karşılaşıyor olacağız.
Bu arada hekim olduğum için hayatımda belki de ilk defa karşılaştığım bir öncelikten de bahsetmeden geçersem, bana bu jesti yapanlara haksızlık olur. Başıma gelen kazanın akabinde gerekli prosedürleri tamamlayıp arabamı servisine götürdüm. Şu sıralar gerek sigorta şirketlerinde çalışanların gerekse kendilerinde çalışan tamir ustalarının sayıca azlığından bahsedilerek, bulaş riskinin az olması için geçilen esnek çalışma sistemine istinaden bu durumun olduğu söylendi ve arabamın teslim zamanının 1,5 ayı bulabileceği izah edildi.
Bu kadar süre içerisinde hastaneme, hastalara ulaşmada yaşayacağım sıkıntı büyük olacak diye firmanın genel müdürlüğüne bir mail atarak şu dönemin özelliğine istinaden ‘’hayatımda ilk kez’’ doktor olduğumu söyleyerek bir öncelik talebinde bulundum. Ne yalan söyleyeyim beklentim düşüktü... Ancak bana ertesi gün geri dönüş yapılarak ellerinden gelenin yapılacağı söylendi. Umuyorum ki hastalarıma ulaşımım konusunda bana gösterilen bu ayrıcalık sayesinde gerek hastalarım gerekse ben olabilecek en az mağduriyeti yaşayacağız. Bunu sağlayan Toyota ailesine sonsuz teşekkürü bir borç biliyorum..! Hatta şu dönemlerde sağlık çalışanlarının verdiği mücadeleye destek olmak adına adımlar atan tüm firmalara sonsuz teşekkürlerimle, bu savaşı el birliğiyle kazanacağız diyorum...
Şayet 10 Nisan akşamı toplu intihar girişimi gibi bir tutumla marketlere, tekel bayilerine, fırınlara hücum edenlerin yol açacağı ciddi yayılımdan nasibimizi almazsak ve sokağa çıkma yasağı olmayan zamanlarda zaruriyetten trafiğe çıkınca kural tanımaz, fırsatçı cahillerin kurbanı olmazsak, kendi adıma ise mesleğim gereği coronavirüs mücadelesinin ön saflarında yer alırken meslek şehidi olmazsam ilerleyen günlerde bu köşede yine siz sevgili okurlarımla biraraya gelebilmek ümidiyle...
Sağlıcakla kalın..!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!