Karşıyaka'nın bir an önce gelecek sezon için takım kurgusunu oluşturması lazım. Şampiyonluk sonrası dağılan takımın yerine her sene yepyeni oyunculardan oluşan kadro oluşturuldu. Bu yapılırken de ne yazık ki ağırdan alınan bir süreç yaşandı. Bütçe durumu ve sponsordan gelmesi beklenen meblağın başlangıçta ne olacağının belirsizliği belki de bu transferlerin planlamasında gecikmelere neden olmuştu orasını bilemiyorum! Ancak nedeni her ne olursa olsun Karşıyaka bir şekilde elini çabuk tutmanın yolunu bulmalıdır. Erken kalkan fazla yol alır...
Önceki sezonlarda hep belli bir çekirdek kadronun korunup, onun etrafında uygun oyunculardan oluşan transferlerle takım oluşturulmasını savunmuştum. Ancak geçen sezonki takımın maalesef böylesi bir çekirdek kadro tanımı bile yoktu. Yani, bireysel anlamda takımda kalmasının fayda sağlayacağına inandığım bir ya da iki oyuncu dışında bir takım iskeleti olarak nitelendirilebilecek tablo yoktu... Böyle olunca da, şampiyonluk sonrasındaki kadro değişimlerinin yaşandığı birkaç sezonda tüm takımın sil baştan yenilenmesine karşıt olan görüşüm bu sezon için geçerli olamıyor tabi ki!.. Bu durumda da Karşıyaka'nın elini çabuk tutması daha da bir aciliyet kazanmış oluyor.
Yeni ve rekabetçi bir kadro oluşturmanın başlangıcı ise, kadroyu kendi kafasındaki düzene göre kurup tüm sezon boyunca taktiksel ve motivasyon anlamında idaresini yapacak olan coach tercihini bir an önce yapmaktan geçiyor. Bu açıdan bakıldığında kulübün basketbolda kendine yakışanı yapmak yönünde bir irade ortaya koyma çabasını görüyoruz ve bu bizleri umutlandırıyor. Çünkü takımın emanet edileceği teknik adam adayları olarak belirlenen ve ön görüşmeler yapıldığı iddia edilen isimler gerçekten de başa oynamayı kendine hedef seçen karakterdeki isimlerden oluşuyor. Bir basketbol ekolü olan Karşıyaka'ya da büyük düşünmek yakışır zaten. İsmi anılan adaylar; Oktay Mahmuti ve Ufuk Sarıca.
Her ikisi de basketbolu bilen, tecrübeli, hırslı ve kaybetmeye tahammülü olmayan koçlar. Tıpkı Karşıyaka'nın basketbol taraftarı profili gibi... Yakın bir geçmişte Ufuk Sarıca ile yakalanmış olan tarihi başarılar henüz tazeliğini koruyor. Seyirci ile Ufuk Sarıca arasında yakalanan ortak frekans, sinerji ve pozitif enerjiyi inkar etmek imkansız. Bunun başarıdaki rolü de aynı şekilde yadsınamaz bir gerçek. Ancak, başarı için, hele ki söz konusu olan kazanılan şampiyonluk kupaları ise, bahis konusu olan bu taraftar-koç arası bağ doğal olarak tek başına yeterli değildir. Ufuk Sarıca'nın başarısında, o dönem yakalanmış olan, her biri farklı yetenekteki önemli oyuncuların birbirleriyle uyum içersinde oluşturdukları takım gibi takım olarak nitelendirilebilecek inanılmaz bir toluluğun mevcudiyeti çok çok önemli bir rol oynamıştı. Böylesi altın jenerasyon veya altın çağlar sporda farklı farklı branşlarda karşımıza zaman zaman çıkan durumlardır. Ancak dediğim gibi; zaman zaman...
Yani, Ufuk Sarıca gelirse aynı şeyleri tekrar ve kesin olarak yaşarız beklentisinde olanların yaşama ihtimali olan bir hayal kırıklığı da hesaba katılmalı. Profesyonelce hareket edip, taraftarın tabiri caizse; ''duygusal gaza getirmelerinin'' etkisiyle davranılmamalı. Evet, Ufuk Sarıca elde ettiği başarılarıyla tüm Karşıyakalıların gönlünde taht kurmuştur. Ancak, aynı motivasyona, aynı heyecana sahip olmayan ve bir önceki döneminde kendisine sunulan aynı kalitede oyunculardan oluşan kalitede bir takımla karşısına çıkılamayacak olan bir Ufuk Sarıca'dan da Karşıyaka adına yüksek bir beklenti içersine girmek hayalcilik olur. O nedenle Ufuk Sarıca ile görüşme yapanlar, kendisinde aynı heyecan ve motivasyonu görüp göremedikleri konusunu da dikkate almalılar diye düşünüyorum. Takım kalitesi anlamında ise ister Ufuk Sarıca olsun ister Oktay Mahmudi, zaten belli bir seviyenin altındaki takımın kendilerine sunulmasını asla kabul etmeyeceklerdir ve kulübün bu açıdan bu üst seviye koçların beklentilerini karşılayıp karşılayamayacağını da düşünmesi lazım.
Genel anlamdaki kariyer geçmişi açısından Oktay Mahmuti, Karşıyaka ile arasında yakın bir geçmişte kurduğu muhteşem bağ açısından da Ufuk Sarıca benim hiç de itiraz edebileceğim adaylar değil doğrusu! En doğru kararı verebilecek olanlar ise, bu koçların her ikisi ile de görüşmelerde bulunan, onların Karşıyaka ile ilgili projelerini dinleyen, dinlerken de kendileryle konuşmakta olan koçun taşıdığı heyecan ve motivasyon seviyesini görebilen yetkililer olacaktır ya da en azından olması gereken budur. Bunun olabilmesi için de bizi temsil eden kulüp yetkililerinin basketbolu bilen, Karşıyaka'nın menfaatlerini her koşulda ön planda tutan, basketbolda Karşıyaka'nın başarısızlığına tahammülü olmayacak düzeyde Karşıyaka ve basketbol sevdalısı olan kişilerden seçilmiş olması gerekiyor.
Umuyorum ki bir an önce ve en doğru kararı vererek Karşıyaka'nın basketbolu emin ellere emanet edilir. Bu bir an önce yapılırsa, hiç olmazsa bu sezon oyuncu tercihleri için de erkenden harekete geçmeye vakit kalır. Başarının ilk adımları atılmış olur. Bu sayede de, Karşıyaka'nın play-off'lara kalabilmesi halinde sanki bir başarı elde edilmiş gibi görmeye başlayan, basketbolda düşülen bu seviyeye alışmaya başlayan bir kısım insana da tekrar; ''basketbol diye yazılır, Karşıyaka diye okunur'' sözü hatırlatılmış olur. Karşıyaka Türk basketbolunun lokomotifidir ve söz konusu basketbolsa Karşıyaka için başarının tanımı şampiyonluklardır, kupalardır!..
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!