Etkinliğin davetiyesine ne yazdın adres olarak? Peki ya etkinliğin yapılacağı salonun adını ne şekilde söyledin? Açıkçası ben cemaatlerden, tarikatlardan ve bunun gibi şeylerden hiç ama hiç anlamayan birisiyim. Söylendiğine göre İsmailağa cemaatine bağlı Sıla vakfı diye bir vakıfın içeriğini bilmediğim bir etkinliğinde yaşanan hadiseden hareketle girişteki soruları sordum.
Hadise şöyle; bir zamanlar Yamanlar Koleji olan ancak sonradan vatana ihanet eden bir örgüte ait olması nedeniyle el konularak imam hatip lisesine dönüştürülen okulun zaman zaman sosyal etkinliklerin de düzenlendiği spor salonunda bahis konusu vakıf tarafından da bir etkinlik düzenlenir ve bu etkinlik esnasında salonda asılı olan Atatürk posterinin üzeri vakfın bez afişleriyle kapatılır!
İyi de üzerini kapattığın Atatürk bu ülkenin kurucu lideri ve yapıp yapabileceğin ancak kendi küçük dünyanda posterinin üzerini kapatabilmek olabilir. Bunu yapmış olmanın sana vereceği anlamsız manevi haz dışında gerçekte asla ama asla üzerini örtemeyeceğin bir liderden bahsediyorum çünkü. Ne oldu sanki bunu yapınca! Atatürk'ü unutturdun ya da aşağıladın mı kendince!! Üstelik de etkinliğin yapıldığı okulun adresi de, etkinliğin yapıldığı salonun adı da Zübeyde Hanım iken!!! Atatürk'ün annesinin adını ister istemez, en azından davet ettiklerinin yolu bulabilmesi için davetiyene yazdın ama öyle değil mi?
Bu tarz hareketler yalnızca ve yalnızca küçük düşünen, ilkel seviyede zekaya sahip olan ve cehaletin gözlerini-gönüllerini kör edip akıllarının da tutulmasına yol açmış olduğu kişilerce sergilenecek olan beyhude saçmalamalardan öteye gidemez... O nedenle aslında çok da ciddiye almayacaktım. Ama maalesef yaşanan bu hadise Karşıyaka gibi Atatürk ilkelerine bağlı, laik Cumhuriyeti savunan, demokrasinin kalesi bir yerde cereyan ettiği için üzüldüm açıkçası. Neyse ki bu durumun Karşıyaka kültürüne ait olmayan ve Karşıyaka genelinden bağımsız çok küçük bir kesim tarafından yapıldığını anlatması açısından yüreklere su serpen Karşıyaka Belediyesi'nin vermiş olduğu çok anlamlı cevabı görünce üzüntüm büyük ölçüde hafifledi.
Okulun karşısındaki tüm billboard'ları üzerinde Atatürk'ün resminin ve Atatürk'e ait sözlerin yer aldığı afişlerle donatmış Karşıyaka Belediyesi. Atatürk'e ait olarak seçilmiş sözler de yaşanan hadiseye cevaben tabir-i caizse cuk oturmuş. Şöyle ki; ''Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, MEDENİYET TARİKATI'DIR!''. Karşıyaka Belediyesi vesilesiyle Ata'mız kendisine yapılan saygısızlığın cevabını yine kendisi vermiş olmuş böylece. Tebrikler Karşıyaka Belediyesi ve Cemil Tugay'a...
Bir diğer konu da Düzce-Kaynaşlı Belediye Başkanı Birol Şahin'in açıklamaları. Ne demişti; ''Allahu Teala'nın, örtünün vücut hatlarınız belli olmasın emrine karşı çıkarak açılıp saçılacaksın, kendini teşhir edeceksin sonra da Tokyo'ya gidiyoruz diye sevineceksin. Dünya şampiyonu olsan ne yazar. Müslüman kadın adap ve haya sahibidir. Yaptığı her işte Allah rızası gözetir. Dinimize göre kadınlar kendi aralarında spor yapabilirler. Erkekler huzurunda açık saçık olarak değil.'' Bu sözler üzerine yorum yapmaya bile gerek yok aslında ama biraz da olsa konuya değinmeden geçemeyeceğim...
Zihniyet ve kadını nasıl gördüğü, açıklamanın içerisinde çok net zaten. Kendi adıma ise, hayatım boyunca kadınların yer aldığı hiçbir spor müsabakasında ne yeni yetme ergen dönemlerimde, ne sağlıklı bir erkek olarak bekarlık dönemlerimde, ne de şimdilerde aklıma bir kez olsun cinselliği getirmediğimi söyleyebilirim. Eğer bir insanın bir spor müsabakasında bile aklına gelen bu ise, gerçekten o kişinin çok ciddi bir psikiyatrik desteğe ihtiyacı olduğunu düşünürüm ancak! Üstelik de bahis konusu takım ve oyuncuların elde etmiş olduğu uluslararası arenadaki çok önemli bir milli başarı mevzu bahis iken, ön planda bu değil de son derece çirkin bir başka bakış açısı tutuluyorsa... Medeniyet tarikatına mensup filenin sultanları hepimizin gurur kaynağı olmuştur ve bu tarz yaklaşımlar ancak sahibini yaralayacaktır ki zaten yaralamaya da başlamıştır.
Sonrasında gelen tepkiler üzerine verdiği cevap ise sanki özür değil de ateşe körükle gitmek gibiydi; ''Bunu genel anlamda yazdım. Kamuoyu beni takip ediyor. Takipçimiz çok. Art niyet taşımıyoruz. Bizler İslam ülkesinde yaşıyoruz. Müslümanım diyenin uyması gereken kurallar vardır. Müslüman bir kişi öyle bir kıyafet giyip erkek huzuruna çıkamaz. Bu haram.'' Bu açıklama içerisinde de kanaatimce ciddi bazı yanlışlar mevcut!
Öncelikle bu ülke bir İslam ülkesi değil, Cumhuriyet rejimi ile idare edilen, nüfusun yüzde 90'ından fazlasının Müslüman olduğu bir ülke. Kavramları karıştırmamak lazım! İran, Suudi Arabistan gibi ülkelerin rejimleri için ise o tabir kullanılabilir o ayrı! İkincisi; bir kadın bir erkeğin ancak ''karşısına'' çıkabilir, ''huzuruna'' değil! Müslümanın uyması gereken kurallar ve neyin haram olduğu konularında ise yorum yapabilecek yeterlilikte görmüyorum kendimi. Bu konuları gerçek İslam alimlerinin yazmış olduğu pek çok kaynakta ve en önemli kaynağımız olan Kuran'da bulmak gayet mümkün zaten. Keşke herkes benim gibi yapıp haddini aşan konulara girmese. Keşke herkes bulunduğu sosyal statünün kendisine yüklediği görev tanımı çerçevesinde hareketlerde bulunsa, konuşmalar yapsa...
Atatürk'ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti'nde, Atatürk posterlerinin kapatılmadığı, Türkiye'nin kadınlarının ülkesinin adını zirveye yazdırdığı her platformda yalnızca takdirle karşılanacağı daha güzel günler görmemiz temenilerimle...
Sağlıcakla kalın..!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!