Basketbolda Karşıyaka'nın kendi sahasında Fenerbahçe karşısında aldığı galibiyet çok da şaşılası bir durum değil. Çünkü Karşıyaka bu salonda zaten Barcelona'yı da, Efes'i de yenebilen, kendi evinde her zaman için galibiyete inanan bir kimliğe sahip.
Güzel ve gerekli bir galibiyet olmasının yanısıra tabii ki de aradaki ciddi bütçe farkına ve kadro derinliği farkına bakılınca aynı zamanda da gurur verici bir galibiyet oldu. Biz Karşıyakalılar için bu galibiyetin taşıdığı anlamı bu şekilde özetleyip geçebiliriz. Ne daha fazla abartmaya ne de hakkını teslim etmeyecek kadar tevazuya gerek yok! Peki aynı seviyedeki olgunluğu basketbol camiası içerisinde geçirdiği aktif yılları 25 seneyi bulmuş olan, Fenerbahçe ve milli takımda kaptanlık mertebesine kadar yükselmiş olan bir oyuncunun gösterememesine ne demeli?!
Melih Mahmutoğlu'ndan bahsettiğimi anlamışsınızdır. Hatırlıyorum da geçen seneki play off serisinde de tavırları aynıydı. Aşırı sevinç gösterileri, boyun damarlarını şişire şişire abartılı bağırmalar, 32 dişini ve küçük dilini gösterecek şekilde haykırışlar, yüznü kırmızıdan mora çalan hale getirecek kadar çıldırmalar, garip garip vücut hareketleri, son derece antipatik jest ve mimikler... Hani bunları genel davranış özellikleri olarak her oynadığı rakibe karşı yaptığını bilsek üzerimize de alınmayacağız ama maalesef sanki özellikle Karşıyaka maçlarında kendini şekilden şekile sokacak kadar ekstra bir motivasyon ve agresyon içerisinde!
Vardır bir nedeni elbette ama bence nedeni her ne olursa olsun sahip olduğu tecrübe ve olması gereken kaptan olgunluğu ile bunları frenlemeli. Karşıyaka'ya karşı olan bu özel durumunun altında yatan nedeni aşamıyorsa da gerekirse bir psikiyatristten özel destek almalı. Çünkü başarılı bir şutör ve genel itibarı ile iyi bir oyuncu olduğunu söyleyebileceğimiz birisinin koskoca Karşıyaka camiasının öfke duyduğu bir kişi durumuna düşmesi kendisi için de eminim üzüntü verici olacaktır. Bir basketbolcu, bir basketbol ekolünün tamamı tarafından sevilmediği zaman üzülmelidir en azından...
Maçın son anlarındaki şans üçlüğü+ faul alması sonrasındaki sevincinde kameralara yansıdığı kadarıyla ağzından hiç de hoş olmayan sözler de dökülüyor gibi ama bundan çok da emin olmadan yargılamamak lazım tabi... Umarım öyle değildir. Hiçbir sporcuya yakışmaz... Fakat öyle sanıyorum genel algı bu yönde olmalı ki, Fenerbahçe maçını kazanmanın verdiği mutluluktan çok, Melih'e verilen bir ders gibi görülüp de sevinen Karşıyakalılar çoğunlukta sanki!
Böyle mi olmalı sevgili Melih?! Üstelik yaz tatillerinin bir kısmını geçirdiğin güzel İzmir'in basketboldaki en değerli takımına karşı bunu yapman sence de çelişkili değil mi? Sevmediğim İzmir değil, Karşıyaka Spor Kulübü diyorsan o başka tabi. Bir basketbolcu olarak basketbolda Karşıyaka gibi bir dev'i karşına almayı yanlış bulmuyorsan sen bilirsin... Hayatta herkes hata yapabilir. Yaptığı hataların bedelini de yine kendi öder. Önemli olan hatada ısrarcı olmamaktır.
Son maçtaki halet-i ruhiyesini hiç de iyi görmediğim Melih'e bir abi tavsiyesi olarak bunları söylüyorum. Tavsiyem dışında bir de temennilerim var tabi; Melih'in Euroleague'de de daha fazla süreler alabilmeyi başarması, orada da takımına daha fazla katkı verebilmesi, milli takımdayken de Karşıyaka'ya karşı gösterdiği maksimum agresyonu beceriye dönüştürebilme vasfını yakalaması gibi...
Ha bu arada sevgili Melih; ''nasıldı ama M'Baye'nin verdiği geri dönüşümsüz cevabı?!'' Senden de sadece oyununla cevap vereceğin basketbol bekliyoruz. İşte o zaman hakettiğin saygıyı herkesten görürsün...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!