Şimdi, bu başlığı görüp de sevinenler olacaktır... Eğer başlığa bakınca; ''oh be bizim düşüncelerimizi dile getirmiş adam'' diye düşünerek yazıyı okumaya başlayanlar varsa, yol yakınken uyarayım, hiç de hoşunuza gitmeyecektir yazının devamında okuyacaklarınız...
Futbolun Karşıyaka için, geçmişinden gelen, saygı duyulup sahiplenilmesini gerektiren çok önemli tarihi bir pozisyonu vardır. Ancak, buna karşın Karşıyaka'nın futbolda Türkiye çapında elde etmiş olduğu başarılar da yine tarihine bakarak görülebilecek kadar eskidir.
Günümüzdeki futbol taraftarları, iç- dış saha farketmeksizin statlarda yer alan cefakar Karşıyakalılar ne yazık ki (yaşı çok ileri olup da maçlara halen gidebilenler varsa şayet onları hariç tutarak söylüyorum) hemen hemen hiçbiri, hiçbir başarıya şahit olmadıkları halde Karşıyaka ve futbol sevdasından vazgeçmeyenlerden oluşmakta..! Bu da gerçekten takdire şayan bir durum..!
Yalnız bu durumun takdir edilmesi gerektiği kadar, bu cefakar, vefalı, karşılıksız sevdalı taraftarların da, başarıyı bir alışkanlık haline getirmiş ve sevdalısının sevdasına elde ettiği başarılarıyla karşılık veren branşlara aynı şekilde takdir ederek ve saygıyla yaklaşması lazım.
Son zamanlarda Karşıyaka Stadı ile ilgili olarak pozitif yönde gelen açıklamalar oldu. Karşıyaka Spor Kulübü, Karşıyaka Belediyesi ve bakanlığın ortak yürüttükleri çalışmalarda stadın yapılabileceğine dair önemli yol alındı. Gelinen bu aşamada da stadın kapasitesi gündemi meşgul etmeye başladı. Resmi bir açıklamaya her ne kadar rastlamamış olsam da öyle sanıyorum ki en fazla 15 bin kişi kapasiteli ''butik stat'' olarak tabir edilen bir ölçekte olacak! Hatta kapasitenin 15 binden az olacağına dair de bazı sesler duyulmuyor değil...
Hal böyleyken de, sosyal medyada Karşıyaka futbol taraftarları arasında (''futbol taraftarı'' şeklindeki ifadeyi özellikle kullanıyorum, yazının devamında niçin böyle söylediğimi göreceksiniz), bu konuya dair yoğun yazışmalar ve çeşitli yorumlar yapılmaya başlandı. Bunlar arasında güzel temenniler, gelinen noktaya dair tebrikler olduğu gibi, daha da fazlaca yine memnuniyetsiz ifadeler ve sert eleştiriler de mevcut.
Keşke eleştiri yapmayı bilmeden eleştirenler hiç olmasa tabi, ama maalesef çok sayıdalar onlar da... Bu kategoride yer alan bir zat, stat kapasitesi ile ilgili bir eleştiride bulunurken artık gelenekselleştiği üzere yine basketbola laf çarpmadan duramamıştı. Stat konusunda bile aklına basketbol aleyhinde bir şeyler söylemek her nasıl geliyorsa artık!..
Sadece bu da değil tabi... Bir de futbol takımımızın son haftalarda aldığı başarısız sonuçlardan sonra yazılanlar da var! Hele ki teknik direktörün görevden alınması sonrası, bu konuda olan yazışmalar iyice ayyuka çıkmış vaziyette. İyi bir Karşıyakalı olarak, Karşıyaka adının geçtiği her organizasyonda adımızın zirvede yer almasını isteyen biri olarak, sporda sadece belli bir branşın taraftarı olmayan ve Karşıyakalılığı sadece Karşıyaka Spor Kulübü taraftarı olmak şeklinde de yorumlamayan biri olarak, yani damarlarımda akan yeşil-kırmızı kanın doğal sonucu olarak Karşıyaka'ya dair her konudaki yorumları okuduğum gibi futbol takımının son durumuna dair olan o yazışmaları da okudum... Yine konunun dönüp dolaşıp basketbola laf geçirmeye dayanmasıyla karşılaştım tabi!..
İşin kötüsü, artık şaşırmıyorum da... Çünkü ''Karşıyaka futbol taraftarında'' bu bir alışkanlık oldu maalesef... Bu kez de, çok muhterem bir zat olduğundan emin olduğum birisi, futboldaki bu kötü durumla ilgili olarak; ''Mavişehir çocukları sevinsin'' yazmıştı. Öncesinde, bunu derken kastettiğinin basketbol taraftarları olduğunu belli eden ifadelerle... Bir diğer ve benim de tanıdığım ve sevdiğim birisi ise; ''futbola hiçbir şey vermeyip, basketbola bol keseden vermeye devam ederlerse olacağı bu'' anlamında bir şeyler yazmıştı...
Birincisi; basketbol salonumuz Mavişehir'de diye o salonu dolduranlar da sadece Mavişehir'de oturanlar falan olmadığı gibi, daha Mavişehir diye bir yer henüz Karşıyaka'da yokken de Karşıyaka basketbolda başarılar elde ediyor, lig şampiyonluğu ve kupalar alıyordu... Bir Alaybey çocuğu olarak o zamanları yaşayan, gören, bilen birisi olarak bunları çok net söyleyebilirim...
İkincisi; Karşıyaka basketbolda adının başında bir firma adı yokken ilk olarak şampiyon olmuştu ve Cumhurbaşkanlığı kupası almıştı. Sonrasında da başarıları daim olunca anasının ak sütü gibi helal olan uzun soluklu sponsor desteğine kavuşmuştu. Yani hiç de öyle kulübün kayırdığı ve fazladan para verdiği bir durum ortada yok! Futbol takımımızın da aynı yolu izleyerek, aynı mertebeye (maddi anlamda-güçlü sponsor desteği bulması anlamında) erişmesini temenni etmek dışında bir söz söylemek son derece yanlış...
Bu cevapları yazarken bile hicap duyuyorum... Çünkü beni de sanki kendi yanlışlarına bu ''futbol taraftarlarının'' ortak ettiğini hissediyorum şu anda... Çünkü ben de tıpkı onlar gibi davranmış ve kendimi ''onlar ve biz'' şeklinde ayrımcılık yaparken bulmuş vaziyetteyim ki ben asla söz konusu Karşıyaka olunca böylesine ayrımcı bir tutuma girmem, giremem..! Ne kadar hazin, ne kadar yanlış!
Buradan daha önceleri de defalarca yazdığım gibi, Karşıyaka bir bütündür. Spor kulübüyle ve kent kültürüyle bir bütündür. Karşıyaka Spor Kulübü de bir bütündür. Artık tarihi değer taşıyan başarılar olarak kalsa da futbolda yer alan birkaç nesil öncesinde elde edilmiş başarılar nedeniyle futboluyla da, yüz akımız basketboluyla da, yüz akımız yelkeniyle de, voleyboluyla da, tenisiyle de, tüm branşlarıyla...
Kendi içinde birlik olamayarak değil, bir bütünün her biri çok değerli olan parçaları olarak görülüp, her bir branşa duyulacak saygı ve sevgiyle ancak parlak bir geleceğe uzanabiliriz... Bize lazım olan ''sadece futbol taraftarı'' değil, ''Karşıyaka taraftarı''!..
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!