Tarihimize şöyle bir bakacak olursak, Türk toplumunun çok uzun yıllar boyu göçebe bir hayat yaşadığını görürüz. Yerleşik düzene geçmemiz çok sonraları olmuş. Ancak, görünen o ki, göç etme alışkanlığı artık genlerimize işlemiş vaziyette... Tarihte yer alan kavimler göçünden sonra yaşanan en büyük göçü ''kovidler göçü'' şeklinde yaşadık ve bunun dönüşü de olacağına göre daha da yaşayacağız... Bu duruma dair akla takılan bazı sorular var tabi;
-Madem ki daha rahat ettiğiniz, uzun zaman geçireceksem eğer orada olayım dediğiniz bir başka yerleşkeniz mevcut, ne diye İzmir-İstanbul-Ankara vb gibi büyük şehir merkezlerini doldurup da kendi toprağınızda yaşamıyorsunuz?! Ne diye oralara hizmet verip, doğup büyüdüğünüz yeri daha da güzelleştirmeye çalışmıyorsunuz?! Ne diye ilk fırsatta bu denli kaçmak için can attığınız yerleri istila edip, nerde çokluk orda .... lafını doğruluyorsunuz?! Hazır gitmişken, dönmeme ihtimaliniz olabilir mi? Lütfen, olsun... Bir umuttur yaşatan insanı...
-Adına tam kapanma denilen, ancak çalışanların yüzde 61'inin muaf tutulduğu, tam kapanma olduğu tartışmalı bu durum zaten covid salgınını önleme anlamında yetersizken, nasıl olur da bu kararın açıklandığı ilk andan itibaren seyahat kısıtlaması getirilmez?! Hayal bu ya, bari başka şehre göç edenlerin dönüşleri ilelebet yasaklanabilir mi?!
-Evimin otoparkında önlü-arkalı sisteme tabi olarak bize ayrılan bölmeyi ortak kullandığımız komşum beni arayıp da ''tatilde burada mısınız?'' diye sorunca kafama dank eden, bu kapanma halinin bir de tatilmiş zannında görülmesi durumu var ki akıllara zarar... Son derce hızla yayılan ve her gün 350 civarı vefata neden olan (o da şimdilik) bir durumun önlenmesi için alınmış olan bu tedbir kararını tatil zihniyetiyle karşılayan yurdum insanı bu beladan kurtulabilir mi?!
-Kapanma öncesi 3 günlük hareket kısıtlaması olmayan süreçte normalde bir araya gelmeyen kaç aile bir araya gelip, özel araçlarına tıkılıp, nefesleri nefeslerinde olacak şekilde bir başka yere göç etmek için harekete geçti acaba? Normalde olan sayının defalarca kat üzerinde bir sayıya ulaşarak adeta yoğunluk rekoru kıran toplu taşıma araçlarının garajları, havalimanları, garları acaba bu tam kapanma olmasaydı insanların iç içe dip dibe kuyruklarda bekledikleri ortamı yaşar mıydı?! Tüm bunların anlamı, tam kapanmadan önce son bir kez topluca ölelim miydi?!
Kafamda daha nice deli sorular mevcut ama en çok aklıma takılanları sordum burada... Bu tam kapanma konusu uygulamada benim dışımda. Ama getireceği sonuçlar itibariyle direkt benimle, biz sağlıkçılarla ilgili tabi ki... Uygulamada benim dışımda dememin nedeni, sağlıkçıların rutin çalışma düzenlerini kapsamayacak şekilde yapılan bir uygulama olmasından. Kapsayamaz da zaten. Ortada ciddi bir sağlık sorunu varken kapsamamalı da... Ancak biz sağlıkçılar şimdiden kara kara düşünüyoruz, bu sürecin sonunda, bayram sonrasından itibaren geçecek yaklaşık 2 haftalık süre zarfında bakalım covid tablosu ne hal alacak diye!..
Umarım büyük şehir merkezlerinden, Anadolu'nun tamamına yayılmış bir tablo ile karşılaşmayız. Umarım daha kötü seyirli olduğu bilinen Güney Afrika, Hindistan mutasyonlarını ülke genelinde ve çok fazla sayıda görmeyiz. Umarım başedemeyeceğimiz yeni bir tablo ile karşılaşmayız. Emin olun biz sağlıkçılar herkesten çok istiyoruz vakaların azalmasını da, ölümlerin durmasını da... Size tatil görünen bu kapanma kararı, bize salgının hızını yavaşlatmak adına bir fırsat olarak görünüyordu. ''Görünüyor değil, görünüyor(-du)'' diyorum, zira yaşanan göç, resmen ''kovidler göçü'' oldu ne yazık ki!..
Aman gittiğiniz yerlerde uzun zamandır görmediğiniz eş-dostla topluca bir araya gelmeyi unutmayın. Şöyle güzel, büyük ve kalabalık sofralar kurun. Hep birlikte yiyin, için, halay çekin hatta... Toplayın tüm ahaliyi, bahçenizde mangal yakın. Sımsıkı kucaklaşın, şapır şupur öpüşmeyi de unutmayın e mi!..
Nasıl olsa biz sağlıkçılar görevimizin başındayız, nasıl olsa Türkiye genel nüfusuna kıyasla bir avuç olan bizler, 80 küsur milyonun tamamı hasta da olsa bakabilecek, herbiri birer süperman olan kişileriz... Nasıl olsa bu bizi bağlar sadece, çünkü bu bizim işimiz ve biz buna mecburuz. Bizden başka hiç kimseyi ilgilendirmiyor değil mi?!
Ananız, babanız, kardeşiniz, evladınız veya bir başka canınızdan çok sevdiğiniz birisinin başına bu melanet gelecek olursa, hele ki bir de vefat yaşanırsa, o zaman bir daha sormak isterim sizlere ''bu konu sadece biz sağlıkçıların dert etmesi gereken bir konu mu'' diye... Gerçi bunu yapsak, bu kez de ''sen öldürdün'' der, bizleri dövmeye, öldürmeye kalkarsınız o ayrı! Hepinize iyi tatilleeeeer... Allah içinize sindirsin!
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!