Uzun bir süredir zaten var olan ve son zamanlarda iyice ayyuka çıkan bir çirkinlikten artık bahsetmesem olmazdı! Her gerçek Karşıyakalının hemfikir olduğu üzere; ‘’Karşıyaka Spor Kulübüdür’’..! Ancak son zamanlarda iyice bariz hale gelen ve zaten önceden beri de varlıklarıyla zaman zaman rahatsızlık vermeyi sürdüren bir kısım kendini Karşıyaka taraftarı zanneden kişilerce mütemadiyen Karşıyaka’nın yüz akı olan (futbol dışı) branşlara yönelik saldırgan bir tutum söz konusu maalesef...
Karşıyaka’nın gururu basketbol ile ilgili olarak yapılan; ‘’yan branş’’, ‘’sponsor isimli yan dal’’, ‘’boşketbol’’ gibi son derece yakışıksız sözlerle yapılan tanımlamaları gördükçe bunu yapanlara karşı acımayla karışık bir öfke duyuyorum. Bunları söyleyenlerin soy ağacını çıkartsak içlerinde köken itibariyle Karşıyaka kültüründen nasibini almayanların yüzdesinin belki de yüzde doksanlardan fazla olduğunu göreceğimizden eminim. Durum böyle olunca da Karşıyaka kültüründen nasibini almayanların Karşıyaka’yı sahiplenmeye çalışmalarının doğurduğu sonuçlara acıyarak bakmam çok doğal.
Hiçbir gerçek Karşıyakalı kalkıp da Kaf Sin Kaf’ımızı branşlara bölerek, aralarında çatışma veya husumet yaratarak güç kaybına uğramamıza müsamaha göstermez. Ben bugüne kadar, futbol ile hiç alakası olmayıp basketbola aşık olan bir kısım Karşıyakalı’dan bir kez bile futbol aleyhinde cümle duymamışken nedir bu futbol fanatiklerinin basketbol başta olmak üzere diğer branşlara yönelik hadsiz saldırganlıkları anlamak mümkün değil! Bunu yapanların hiçbiri Karşıyakalı olamaz..!
Armamızda Atatürk’ün verdiği ay-yıldızı taşıyorsak eğer, bunu sağlayan Karşıyaka’nın 1926’daki futbolda tarihe geçen zaferleridir. Futbolun sadece ama sadece bu açıdan bile her daim saygı görmesi ve hakettiği konuma getirilmesi gereğini sonuna kadar savunanlardanım ben de... Ancak bunu elde etmenin yolu başarılı olan branşları görmezden gelmek veya takdir etmemek veya aşağılamak olamaz. Olmamalı..!
Bu şekilde davranıldığının somut bir delilini de daha geçtiğimiz günlerde Karşıyaka Spor Kulübümüzün açtığı bir tişört tasarım yarışmasında tekrar gördüm! Tasarımın dayandırılması istenilen konu; ‘’Karşıyaka Spor Kulübüdür’’ teması ve yarı finale kalan tişört tasarımlarından birinin üzerinde yazan ‘’yine gelecek o güzel günler’’..!! Üstelik de ne yazık ki (olasılıkla futbol fanlarınca sosyal medya daha fazla kullanıldığından) en çok beğeniyi de bu almış gibiydi... Neden mi ‘’ne yazık ki’’ ?! Şöyle;
Tasarımda yer alan eski güzel, kuğu gibi körfez vapurumuz ve üzerindeki yeşil kırmızı bayraklarımız, üzerinde yeşil kırmızı formalarıyla yer alan kalabalık taraftar grubumuz gibi unsurlar göze hitap eden güzellikler olsa da üzerindeki yazının taşıdığı anlam iki açıdan tamamen yanlış diye düşündüğüm için ‘’ne yazık ki’’ diyorum.
Birincisi, yukarıda da belirttiğim gibi diğer branşları hiçe sayan bir durum var ortada. Çünkü 2019-2020 sezonunda basketbolda Avrupa’da şampiyonluğu, ligde de olası bir Efes final serisini kaçıran takımımız varken, voleybolda 12 takımlı 1’nci ligde tamamen kendi imkanlarıyla altıncı sırada yer alan kadın voleybol takımımız varken, yelkende Derin Baytur’un elde ettiği dünya şampiyonluğu ve TYF kış kupasında tam 6 kupa alınmışken, teniste 12 yaşındaki tenisçimiz Mert Özler uluslararası GD Tennis Cup Europe 12 yaşta consolation finalisti olarak kupayla dönmeyi başarmışken en azından ben kendi adıma ‘’yine gelecek o güzel günler’’ demeyi uygunsuz buluyorum. Evet, futbolda arzulanan yerde bulunulmuyor olabilir ama futboldaki bu durum nedeniyle sadece 2019-2020 sezonunda bile diğer branşlarımızda yakalanan bunca başarılar varken bana bu günler de gayet güzel geliyor doğrusu...
İşte bu noktada da zaten ikinci yanlışın nedenini açıklayacak olursam; ‘’yine gelecek o güzel günler’’ ifadesi bende maalesef ezik bir ruh halini düşündürüyor. Şayet Karşıyaka’da doğmuşsam, Karşıyaka’da yaşıyorsam, Karşıyaka kültürüyle harman olup hayata Karşıyakalı gibi bakabiliyorsam bana her gün güzel dostlar, her gün... Gururlanacağınız şeyin futbolda elde edilecek zaferler değil, Karşıyakalı olmak olduğu gerçeğinden uzaklaşmayın lütfen!
Kulübün düzenlediği tasarım yarışmasının konsepti ‘’Karşıyaka Spor Kulübüdür’’ iken oraya bile sadece futbol merkezli bir tasarım ile başvurulması ve ilginç bir şekilde bu tasarımın içeriğinden rahatsızlık duymak bir yana beğenenlerin de çokça olması beni gerçekten üzdü. Eğer çoğunluk bu kafadaysa, yakında Karşıyakamızın basketbol maçlarında rakip takımı destekleyen futbol fanatiklerini de görmeye başlarsak şaşırmamak gerek.
Türkiye deplasmanlı basketbol liglerinin en eski, en sürekli takımı olan Karşıyaka’ya sadece 1998-1999 yılından bu yana Pınar adı eklenmişken (ilk şampiyonluğumuz 86-87, hatırlatırım...) kalkıp da buradan hareketle Türkiye’nin bir basketbol modeline ve üstelik de kendi içinden kişilerce (artık ne kadar içimizdense...) aşağılayıcı ithamlarda bulunulması asla kabul edilebilir bir şey değildir!
Bir basketbolsever olarak Karşıyakamızın futbolda layık olduğu yere gelmesi için gönülden desteklerimi verirken (ki babası Osman Bey parkındaki şampiyonluk anıtında adı geçenlerle mahallesinde top koşturmuş olan, sonradan kendisine farklı bir hayat şeması çizdiği için belki de adı oradaki kadroda yer alacakken yer almayan futbol sevdalısı birinin oğlu olarak) Karşıyaka’nın adını tüm yurtta duyuran, bayrağını boğaz köprüsü dahil her yerde gururla dalgalandıran basketbolumuza laf edenleri de takdirlerinize bırakıyorum...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!