Karşıyakalı için izlemesi son derce ızdırap vericiydi. Acz, kabullenmişlik, beceriksizlik, inanç noksanlığı, teknik zaafiyet hepsi ama hepsi bir aradaydı. Türkiye Kupası'nda oynanan son Efes maçından bahsediyorum...
Parkede öyle bir oyun sahnelendi ki teknik analizini yapmaya dahi gerek yok. Şu oyuncu böyleydi, o oyuncu şöyleydi, bu böyle olmalıydı denilecek bir durum dahi yok ortada. Yenilgiler de olacaktır doğal olarak ama böyle olmamalı. Karşıyakalı başı önde ayrılmamalı maçtan sonra...
Bu takım bu sene önceleri de kaybetti fakat çoğu kez son topa kadar vazgeçmeden, deneyerek kaybetti en azından. Rakip çok güçlü olabilir, ama neticede önceden de mücadele ettiğimiz ve hep başa baş oynadığımız bir rakip. Yendik, yenildik ama utanmadık hiç bir zaman. Ve ne yazık ki verilen mücadele sadece salonlarda ve rakiplere karşı değilken çizilen bu görüntü, bir de içimizden (-miş gibi görünen) bir kesimin de ekmeğine yağ sürüyor...
Hemen gizlendikleri yerden kafalarını kaldırıp basketbola olan antipatilerine paralel cümlelerini ardı sıra sıralıyorlar. Kaynağını nereye dayandırdıklarını gösteremedikleri bir şekilde ''tarihin en büyük bütçeli takımı olmasına rağmen'' ile başlayan cümleler, basketbolda işe yaramaz adamlara verilen paralar yüzünden borç batağına saplanılacağı şeklinde ifadeler, basketbola verilen para futbola verilmeli diyenler (-ki futbola çok da uzun olmayan yıllar önce 10 milyon verilip de paraşütsüz düşüşümüz daha dün gibi akıllardayken) vs vs vs... Karşıyaka basketbolda gerçekten büyük bir mücadele veriyor yani anlayacağınız... Rakipler ve içimizde pusuda bekleyenlere karşı...
Basketbolda beklentilerimizi arttıran da, bu günlerde eleştirilere maruz kalan da doğal olarak Ufuk Sarıca. Ufuk Sarıca ile ilgili belki de en fazla eleştiri yapanlardan biri olmama rağmen her zaman hakkını da teslim etmeye çalıştım bu güne kadar. Eleştirilerimin varmak istediği nokta ise hiç bir zaman birilerine zarar vermek değil, yapıcı anlamda katkı sunmaktı çünkü... Mesela Ufuk Sarıca'nın artık alışkanlık haline getirdiği çift teknik faul alarak takımı sahada koçsuz bırakmaktan bir an önce kurtulması lazım diyorum yine. Ve bunu da hem kendisinin hem de takımın iyiliği için söylüyorum...
Karşıyaka'nın basketbolda rakiplerinin çekindiği bir ekip olarak saygınlığını sürdürebilmesi için de kendi yıldız oyuncularını yetiştirme geleneğine bir an önce dönmesi lazım. Bunun için de fırsatlar mevcut. Bakınız U16'da 17'de 17 yaparak İzmir şampiyonu olan çocuklarımıza... Bu günlerde ise mevcut kadronun önceden yaptıklarına bakarak yeniden yapabileceklerinin inancını tekrar oluşturmak lazım.
Biz gerçek Karşıyakalılar, sadece her gerçek Karşıyakalı gibi (pusuda bekleyip de en ufak bir başarısızlıkta saldırıya geçenler gibi değil) Karşıyaka armasının olduğu her alanda şerefimizle, onurumuzla, başımız dik ve utanç duymadan verilecek olan mücadelelerin derdindeyiz. Yoksa biz gerçek Karşıyakalılar yenilsen de yensen de her daim zaten seninleyiz, seninle kalacağız şanlı Kaf Sin Kaf'ım.
Daha önümüzde çok fazla müsabaka var. Karşıyakamız bizi yine gururlandıracaktır inancındayım. En azından son maçta olduğu gibi utandırmaması beklentisindeyim. Böylelikle de içerde dışarda basketbolumuza saldırmak için bekleyenlere de fırsat tanınmamış olur en azından...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!