Huzurun şehri Karşıyaka! Yani yakın bir geçmişe kadar öyleydi... Yakın geçmişe kadar diyorum, çünkü son zamanlarda doğup büyüdüğüm toprağımda şahit olduklarım karşısında ciddi endişeler taşıyorum!
Rahmetli babam anlatırdı ve hala daha annem de anlatır durur; bir zamanlar çarşının bir ucundan diğer ucuna kadar herkesin birbirini tanıdığı, hergele meydanında takılan delikanlıların oradan gelip geçen genç kızların kimin kız arkadaşı olduğunu bilip veya hangi arkadaşının ilgi duyduğu birisi olduğunu bilip de hal ve tavırlarını ona göre ayarladıkları, sahilinde gezinirken ailecek çoluk çocuk her saatte güven içerisinde denizin tadının çıkarıldığı, parklarında neşeyle sohbet eden insanların ve oynamakta olan çocukların seslerinin yankılandığı, herkesin Karşıyakalı olduğu veya en azından Karşıyaka kültürüne yakışır şekilde davrandığı bir ortam varmış bir zamanlar Karşıyakamızda. Hatta, ucundan kıyısından o dönemleri yakalamış birisi olarak, ''-mış'' dememe çok da gerek yok aslında...
Şimdilerde gördüklerim ise; gerek konuşmasından gerekse davranışlarından bu memleketin çocuğu olmadığı her halinden belli olanların (sözüm saygısız olan belli bir kesime tabi) ve en önemlisi de bu memleketin çocuğu olmamasından ziyade, sahip olmadığı insana saygı-sevgi kavramlarının önemini kavrayamamış olmalarından kaynaklı meydana gelen olumsuzluklar...
Mesela, bakıyorum da neredeyse tüm kaldırımlar işgal altında ve buna engel olması gereken yetkililer çok nadir yaptıkları denetimler nedeniyle önleyemiyorlar doğal olarak... Aslında o kaldırımı işgal ederek oradan geçmesine engel oldukları yaşlılar, çocuklu aileler, engelli vatandaşlar nedeniyle bunu yapanların kendi vicdanlarına hesap verememesi ve bu yaptıkları terbiyesizlikten kendilerinin vazgeçmesi gerekir ama nerde..!
Diyorum ya, temel kavramlar olan saygı-sevgi yoksunu, insan görünümlü bir takım canlılar çünkü bunlar. Biz, birbirine ve yasalara saygılı Karşıyaka'nın yerlisi Karşıyakalılar veya Karşıyaka'nın yerlisi olmasa da Karşıyaka kültürünü içselleştirmiş olanlar ezilirken, sonradan gelip de vahşi batı yasalarıyla hareket edenlere hiçbir şey olmuyor maalesef!
Yine bakıyorum da; hemen her yaya geçidinde bir araç park etmiş vaziyette... Bizim gibi her kurala uyana, takılı emniyet kemerinden dolayı ''emniyet kemeri takılı değil'' şeklinde yalandan ceza yazan sevgili polislerimiz ise sadece çarşı girişinde sabit dikilip hiçbir denetime çıkmıyorlar ve asıl vatandaşa zarar veren kural tanımazlara ceza da yazılmamış oluyor böylece. Bu yaya geçidi işgaliyesinden dolayı herhangi bir yaptırıma maruz kalınmaması da beraberinde daha da bir cüretkar davranmalarını getiriyor kural tanımaz şehir eşkiyalarının...
Şayet işlettiği kafe'nin önünde yaya geçidi olup da orayı gelen müşterilerine park yeri olarak kullandırtmayan işletme sahibi varsa getirin onu alnından öpeceğim! Çünkü bu uygulamayı yapmak artık rutine dönmüş vaziyette ve vatandaşı da buna alışmaya mecbur bırakmış durumdalar. Yiyorsa herhangi bir vatandaş bu tipi bozuk, içinin çirkinliği yüzüne yansımış zat'lara gidip de bir uyarı yapıversin bakalım! Karşıyakalı'nın kendi Karşıyaka'sında nasıl da itilip kakılacağının, darp edilip dövüleceğinin veya en hafifinden küfre maruz kalacağının canlı örneğini anında yaşar...
Maalesef ki evimizde yabancı olduk artık. Pis karakterli, pis görünümlü tipler adeta tüm köşe başlarını tuttular. Bunları durdurmak aslında hiç de zor değil. Bunlar kendilerine hareket alanı buldukça palazlanıyorlar, cesaret buluyorlar. Bunlar, karşısına biri ciddi ciddi dikildiği zaman, yanlarında en az 10 kişi olmadan kalkıp da cevap bile vermekten korkan tipler aslında. Ne zaman ki sürüleri tamamlanıyor, o zaman delikanlılıkları kabarıyor! Ancak, kural tanımaz, şehri berbat hale getiren, özgürce dolaşabilme hakkımızı bile verdikleri huzursuzlukla gasp eden bu tiplerle kalkıp da düz vatandaş mücadele etmemelidir tabii ki! O zaman kaos, kargaşa ve güçlü olanın kendi kuralını koyacağı bir düzen veya daha doğrusu düzensizlik hakim olur ortama...
Belediyenin zabıta birimleri, polis, mahalle bekçileri gibi resmi ve yetkili birimlerin bu tiplere göz açtırmaması ile sorunlar çözülebilir ancak! Ama öyle ki; illegal olarak hiçbir şey yapamayacakları şekilde, nefes bile aldırmadan yapılmalı denetim ve yaptırımlar. Öyle, ayda yılda bir falan değil yani...
Bekçi deyince aklıma geldi; nerede şu sayın bekçilerimiz gören var mı acaba?! Yetkileri arttırıldı, silah-kelepçe vs taşıma hakları var, ama kendileri yok sanki artık!.. Çocukluğumuzun, gecenin karanlığında öttürdüğü düdüğüyle güven veren bekçileri geri döndü diye sevinirken, sevincimiz kursağımızda kaldı resmen...
Bir zamanların en mutena muhitlerinden olan, Karşıyaka'nın tarihinde banka sokağıyla birlikte ilk asfaltlanan caddesi olmasından dolayı adı hala eski Karşıyakalılarca Fazıl Bey ''asfaltı'' olarak anılan, rahmetli Bülent Abi'nin (Dr Bülent Zeren) muayenehanesi ve Karşıyaka Spor Tarihi Müzesi'nin de yer aldığı caddede sadece son 1 haftada yaşananları yazmaya kalksam köşeme sığdıramam herhalde.
Mahalle bakkalından hırsızlık girişimi, caddenin karşısındaki sahil kesiminde parkta yaşanan bıçaklama hadisesi, cadde içersinde sahilden girince az ilerdeki çıkmaz sokağın oraya gelip gece boyu sağa sola en galiz küfürleri avazı çıktığı kadar bağıra çağıra savuran ve uyaranları da içerden yeni çıktığını söyleyerek tehdit eden insan müsveddesi, her gece tekel bayii'nin önünde maskesiz-pis suratlı tiplerin aralarında yaşadıkları kaynaşmalar vs vs...
Bakınız bunlar sadece son 1 haftada yaşananlar ve Karşıyaka'nın göbeğinde, kalbinde, Donanmacı mahallesinde oluyor. Sadece bıçaklama hadisesinde ve o da yaklaşık yarım saat sonra bir polis devriyesi geldi, diğer yazdığım hadiselerin hiçbirisinde hiçbir kolluk kuvveti ortama uğramadı dahi! Tekrar soruyorum; en azından bekçiler yahu, bekçiler!.. Neredesiniz? Ne yapıyorsunuz? Yoksa Karşıyaka'nın her mahallesi artık bu halde diye sayınız mı yetersiz kalıyor? Karşıyaka'da asayiş bu durumda mı yani?! Denetim, yaptırım, suçluların amansızca üzerine gidilmesini ve temiz Karşıyaka günlerimize geri dönebilmek istiyorum...
Durumu elveren bir kesimin Mavişehir tarafında kendilerine oluşturdukları (eskilerde yokluk içerisinde ve diğer insanlardan izole bir şekilde yaşamaya zorlanan Yahudilerin bulunduğu alanlara verilen isim olan ''getto'' kavramının pozitif yönde devşirilmesiyle oluşturulan bir terim olarak kullanabileceğim) ''yeni getto'' larında, pisliklerden izole, güvenlikli, her şeyin kendilerine özel kullandırtıldığı ortamları dışında bir Karşıyaka da var! Ve asıl Karşıyaka da bu yeni gettoların dışında kalan, Karşıyaka'yı Karşıyaka yapan gerçek Karşıyakalıların çoğunlukta olduğu bu yerler zaten! Bunu tüm sorumlulara hatırlatmak isterim...
Güvenlik hepimizin ihtiyacı, güvenlik hakkı da her vatandaşın hakkı olduğuna göre yeni getto'ların kendi imkanlarıyla sağladığı huzuru, geriye kalan Karşıyakalılara da sağlamak lazım ve bu da bu şehri yönetenlerin vazifesi diye düşünüyorum...
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!