''Sol'' gazetesinde Orhan Gökdemir isimli köşe yazarının 18.09.2018 Salı günü yazmış olduğu ''Beton Tayyar'ın İzinde'' başlıklı makalesinde son dönemlerde Karşıyaka'nın parklarının aldığı içler acısı hal ile ilgili olarak yetkililere yönelik eleştiriler ve daha da önemlisi ağır ithamlar mevcut. Yazıdaki ithamlar ağırlıklı olarak İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik. Uzun uzadıya yazının ayrıntısına girecek değilim. Doğruluğu konusunda, ithamlara maruz kalan tarafın da görüşleri alınarak akla mantığa yatkın olan hangisi ise o şekilde herkes kendince bir kanaat oluşturacaktır zaten!
Benim varmak istediğim nokta ise, ne gereği var böylesi ağır ithamlara maruz kalmayı göze alacak şekilde bazı uygulamaların yapılması konusu! Yani biz Karşıyakalılar olarak parklarımızdan gayet memnunduk ve aileler, gençler, yaşlılar, çocuklar güzel havaların tadını çimlerimizin üzerinde mutlu mutlu çıkarıyorduk zaten... Gerçekten de yapılmakta olan düzenleme bittiğinde gelen gideni aratmayacak mı! ''Ne gereği vardı'' lafımı bana geri aldıracak denli memnun kalınacak mı! Merak ediyorum..!
Yazıda birkaç kez geçen bir ifade yer alıyordu; ''beton var, çimen yok!''. Birşeylerin değiştirilmesi ve yeni bir şeyler yapılması maksadıyla devasa aluminyum panolarla önleri kapatılan parklarımızda, o panoların ardında yapılan iş gerçekten de bu mu yoksa? Bence zaten memnun olduğumuz parklarımıza dokunulması konusu yeterince düşündürücü iken, bir de mevcut çimlerin sökülüp de betonlaştırılacağı şeklinde bir durum ''gerçekten!'' sözkonusu ise konu milyon kat daha düşündürücü bir hal almış demektir. Tabi bu konu şu an itibariyle bir köşe yazarının bahsetmesi dışında resmi kaynaklarca verilmiş bir bilgi olmadığından sadece bir varsayım.
Peki ya belki de aslı astarı olmayan böyle bir iddiaya maruz kalmak bile parklarda yapılan yeni düzenlemeler konusunda vatandaşa net bilgi vermiyor olmanın yanlışlığını gösteren bir durum değil mi! Bırakın denizle aramıza çekilen setin Karşıyakalılarda aylardır yarattığı rahatsızlığı, bir de böylesine bir ithama maruz kalmaya değer mi diye konunun sorumluları hiç mi düşünmüyorlar! Belki de her Karşıyakalı'nın eskisinden daha da çok seveceği, yeşilin de korunacağı harika bir düzenleme çıkacak ortaya ama uygulama sürecinin çok uzaması ve uygulama sürecindeki sanki devlet sırrıymışcasına sade vatandaşla paylaşılmayan bilgiler devreye girince onca emek onca çaba da karşılığını takdir görmek olarak bulamamış oluyor ne yazık ki...
Bence parklarımızı uzun zamandır kapalı bir kutuya çevirerek bir şeyler yapan yetkili ve sorumlular öncelikle vazifelerinin bir parçası olması nedeniyle yapılanlarla ilgili olarak halkı bilgilendirmeli, ikinci planda kalan fakat direkt kendilerini ilgilendiren bir diğer gerekçe olarak da Orhan Gökdemir'in köşe yazısındaki ithamlara birebir tatminkar cevaplar vererek zan altında kalmaktan kurtulmalıdırlar.
Karl Marx'ın dediği gibi; ''cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir''. İnanıyorum ki son derece iyi niyetli bir şekilde planlanan değişimde ve yapılan işlerde, sonuçta beklenen bir takdir varsa, sadece bilgilendirme eksikliği veya başkalarınca ortaya atılan bilgi kirliliği gibi nedenlerle, bu beklenen takdirin yerini üzülerek söylüyorum ki proje sonuçlanıp da parklara kavuşuluncaya kadar öfke alacaktır. Ve umut ediyorum ki proje tamamlanıp da parklarımıza yeniden kavuşacağımız günler geldiğinde de yeşilin yerini beton almayacaktır..! Zaten ancak böyle mümkün olabilir öfkenin niteliğinin geçici olmaktan daimi bir duruma dönüşmemesi...
Sağlıcakla kalın...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!