Küçük Kulüp Anaokulu Karşıyaka Şubesi binası depreme dayanaksız olduğu gerekçesi ile boşaltılmıştı…
Van der Zee Köşkü son büyük İzmir depremi sonrasında dört bir tarafından demir iskeletlerle sarmalanıp ayakta durabilmesi için desteklenmişti adeta…
‘’Gönül ne kahve ister, ne kahvehane, gönül muhabbet ister kahve bahane’’ ama muhabbet ederken de sevdiklerimizle birlikte orada can güvenliğimizin olup olmadığını da bilmek ister yine bu gönül!..
Diyeceğim o ki; doğrusu ne bunun?!
Bilen var mı?
Yani Karşıyaka’nın sembol binalarında depreme dayanıksızlık söz konusu iken sonradan aslında depreme dayanıklı oldukları mı ortaya çıktı?
Veya şu anda kahve-sohbet ortamı olarak insanlara hizmet için açılmadan önce ‘’oldukça hızlı’’ bir güçlendirme de dahil olacak şekilde restorasyonu tamamlandı ve ondan sonra güvenli bir şekilde mi hizmete açıldı?
Ya da o binalarda aslında hiç kimsenin can güvenliği yok mu?
Var mı bir bilen?!
Şimdilik Löchner Köşkü ile ilgili bir olumsuz bilgi veya gözleme sahip değilim ama diğerleri böyle olunca onunla ilgili de insanın içine bir kurt düşmüyor değil hani!
Söz konusu olan Karşıyaka’nın tek tük kalmış olan köşkleri olunca depreme dayanıklılık konusu da, restorasyon konusu da, vatandaşın kullanımına açıldığı zaman kullanım koşullarının onlara zarar verecek nitelikte olup olmadığı konusu da haliyle apayrı bir önem arz ediyor…
İlk başta çok mutlu olmuştum; herkesin gidip görebileceği, tarihe dokunabileceği, içinde oturup tarihin geçmiş sayfalarında kendi hayal dünyasında çizdiği şekilde gezinebileceği bir imkana kavuştuğumuz için…
Ama…
Tabii ki de en başta can güvenliği geliyor…
Hem canımızın güvenliği, hem de canımız-gözbebeğimiz o binaların sonsuza dek ayakta kalabilmesi için doğru şeylerin yapılması konusu gayet de birlikte ele alınabilir ve her iki konu da ihmal edilmemelidir…
Mesela diyelim ki o binaların depreme dayanıklılığı arttırıldı ve toplumsal kullanıma öyle açıldı… Bu defa da akla şu soru geliyor; peki o binaların mutfağının buharı ile oluşacak su-nem-ısı etkisi, gelen gidenin binaya verme ihtimali olan zararlar hesaba katıldı mı?!
Kahveyi de çok severim, sohbete de bayılırım…
Ama öyle bilgisayar oyunlarındaki gibi birkaç can hakkım olmadığı gerçeğini de bilir, ona göre hem kendi canımın hem de sevdiklerimin canının kıymetini de bilirim…
Ayrıca tarihi binalara, tarihi eserlere büyük hayranlık, büyük saygı duymakla kalmayıp, hele ki bir şehrin karakterinin belirlendiği dönemlere ışık tutan semboller ise onların ekstradan bir üzerine titrerim tabir-i caizse… Hele ki bu semboller sevdamız Karşıyaka’nın sembolleri ise bunun dozu da haliyle çok daha yüksek olacaktır…
Yani kahveden de feragat edebilirim, sohbetten de… Ama haliyle, ne kendimin ne sevdiklerimin canından feragat edebilirim, ne de o canım tarihimizin estetik sembollerinin zarar görmesini isterim…
Hal böyleyken bu işin aslı nedir gerçekten çok merak ediyorum! Birdenbire Van der Zee Köşkü yanlarındaki destek demir iskeletler söküldü, bir anda Küçük Kulüp Anaokulu Binası depreme dayanıksız iken dayanıklı hale geliverdi! Nasıl oldu, nedir işin aslı?!
Birkaç satırla kaygılarımı ilettim. Bu kaygılarıma, hatta olması gereken daha doğru ifadeyle, ‘’hepimizin ortak kaygılarına’’, birileri bizleri ikna edecek şekilde yine tıpkı benim yaptığım gibi birkaç satırla da olsa cevap verecek mi göreceğiz…
Sağlıcakla kalın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!