Kışa girmeye başladığımız şu günlerde havalar soğumaya başladığı halde çok sıcak günler geçiriyoruz. Sıcak günler; çünkü covid pozitif kişi sayısında bir patlama yaşanıyor.
Hatırlarsanız sokağa çıkma yasağı günlerinin olduğu dönemlerde bile yakın çevremizden çok da covid pozitif kişi haberi almıyorduk! Ancak, eminim şu son zamanlarda herkesin bir şekilde bir yerlerden tanıdığında veya yakınında bulunan birilerinde coronavirüs tespit edildiğine dair haberler kulağına çalınıyordur...
Hatta belki de ''bana bir şey olmaz'' kafasında olup da kendisinde hadisenin vuku bulduğu kişiler de oldukça fazladır! Bu durum aslında çok da şaşırtıcı değil... Bu durum, ''geliyorum'' diye bas bas bağırarak geldi aslında başımıza ve önümüzdeki kış günlerinde de artarak devam edecek ne yazık ki!
Herkes tutturmuş bir aşı da aşı diye... İyi hoş da, şayet aşının koruyuculuğu gerçekten de açıklandığı gibi yüzde 90 civarı olsa bile;
1) Bu aşıya kolayca erişebileceğinizden emin misiniz? Velev ki erişiminiz mümkün olacaksa bile, en erken sizce ne zaman?!
2) Basitçe, her iki tarafın da maske takması halinde, uzun süreli ve yakın mesafeli temas olmadıkça yüzde 97'lere varan koruyuculuktaki maske kullanımı sizce de hem daha ucuz hem de uygulanması daha kolay ve gerçekçi değil mi?
3) Aşı eksi 70 derecede saklanması gerekirken ve Türkiye'nin bu nitelikteki soğutucu depo sayısı yetersizken, Türkiye'nin tüm vatandaşlarına aşı teminini sağlayabilecek ekonomik gücü olup olmadığı bir soru işaretiyken, aşının ücretli olması halinde iki dozun toplam 300 tl civarı bir rakam tutacağı hesaba katılınca herkesin alım gücünün buna yetmeyeceği aşikarken, tüm toplum aşılanmadıkça maskelerden kurtulmanın mümkün olamayacağı bilinirken, hali hazırda daha önemli bir kavram olan ''mutlak tedavi'' henüz bulunmamışken kalkıp da ''aşı rehaveti'' ne kapılmak da neyin nesi?
Bakınız değerli okurlarım, şu anda özellikle deprem sonrasında sadece İzmir'de vaka sayısında 4 kat artış yaşandı! İzmir Tabip Odası'nın açıkladığına göre İzmir'de pozitif kişi oranı genel İzmir nüfusuna göre yüzde 20'lerde... Yani yanından geçtiğiniz 5 kişinin biri covid pozitif!.. Artık semptomu olmayanlara test yapılmadığını da hesaba katarsak bu oran daha da yüksek!
Test yapılıp pozitif saptanan fakat nispeten hafif geçirenlerin ayaktan tedavisi düzenlenerek evine izolasyona yollandığı da biliniyor ve bunların çoğunun bu izolasyona riayet etmedikleri de hesaba katılrsa varın riskin yüksekliğinin ne olduğunu siz düşünün!
Şu aşamadan sonra birey olarak, toplum olarak yapabileceğimiz tek şey ''herkesi covid pozitif'' kabul etmek ve ona göre davranmak! Evet; ''maske-mesafe-hijyen'' üçlemesi artık her zamankinden çok daha hayati ehemmiyette!..
Ancak, bir diğer gerçek de bugünlerde yaşanan vahim tablonun sadece bireysel ve toplumsal tedbirlerle çözülebilecek aşamayı geçtiği... Bu tedbirler ancak ve ancak ölüm sayılarını bir nebze düşürebilir o kadar. Herkeste maske olur, mesafe ve hijyene dikkat edilirse bile bunun sağlayacağı en büyük fayda virüs yükünün az olması olacaktır. Tamamen engelleyiciliğini, kalabalık ortamlara insanların girmeye devam etmesi, ya da girmeye mecbur kalması sürdükçe sağlamak mümkün olamayacaktır. Virüs yükü az olursa ama, o zaman en azından daha hafif ve ölümcül hale gelmeden atlatılabilir belki! O da belki!
Olması gereken ise, bireysel ve toplumsal tedbirlerimize uymak yanısıra devlet tarafından alınması gereken ciddi bir takım tedbirlerin de uygulamaya sokulması. Gerekirse üç büyük şehirde ve vaka yoğunluğu fazla olan belli başlı şehirlerde 14 gün süreyle genel sokağa çıkma yasağı, şehirlerarası seyahatlerin tamamen yasaklanması, avm-berber-sinema-konser-tiyatro-cafe-restoran gibi topluca ya da yakın temaslı bulunulan ortamların Türkiye genelinde 14 gün süreyle kapatılması gibi...
Tabi tüm bunlar ekonomi merkezli düşünülünce bizim gibi ekonomik gücü malum seviyede olan bir ülkede nasıl uygulanır veya uygulanabilir mi sorusu da ayrı bir açmaz... Ancak ortada insan kalmayacaksa, sürdürülecek bir yaşam yoksa para kime nerede nasıl bir fayda sağlayacak sorusu da bir diğer realite!
Maalesef artık felaket kapımızda da diyemiyorum, felaketin düpedüz içindeyiz artık ve daha da büyük bir felakete doğru son sürat ilerlemekteyiz. Doğal seleksiyon denilen kavram bu olmasa gerek! Bu düpedüz ''göz göre göre toplumsal intihar''...
Eyy maske takmayanlar, eyy aynı masa etrafında saatlerce oturup yiyip içenler, eyy lüzumsuz yere avm, konser vs gibi kalabalık ortamlara girenler, eyy nereye nasıl dokunduğuna dikkat etmediği gibi elinin hijyenine de itina göstermeyenler, eyy yollarda fosur fosur sigara içenler, eyy ''bana bir şey olmazcılar'' sizlere sesleniyorum; hepinizin ama hepinizin bu savaşta yorgunluktan adım atacak hali kalmayan, çoluğunu-çocuğunu doya doya koklayıp öpemeyen, görev şehidi olarak vefat eden sağlıkçıların ve başka hastalıklarına derman aramak isteyip de hastanelerin covid pozitif vakalarla dolup taşması nedeniyle dertlerine deva bulamayan hastaların vebali üzerinizde!..
Eğer mümkünse; ''Sağlıcakla kalın!..''
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!